cnc, istanbul, torna, işleme merkezi


Osmanlıda Anarşinin Hortlaması Ve Köprülüler

Yazar jawscod2

Her türlü güncel ve genel bilgi rafist.com

IV. Murad’ın yerine kardeşi İbrahim Han (1640-1648) geçti. Onun saltanatı yıllarına Samur Devri denmektedir. Saltanatının ilk yarısı, ağabeyinin devrinin devamı gibidir. İkinci yarısında huzur bozulur ve anarşi hortlar.
Bu hükümdar zamanında büyük ve uzun bir Venedik savaşı başlar. Donanma-yı Hümayun İstanbul’dan hareket eder (30 Nisan 1645). Büyük bir Türk ordusunu Girit adasına çıkartmaya başlar (24 Haziran sabahı). Hanya fethedilir (22 Ağustos). Resmo alınır ve Kandiye muhasarası başlar (7 Temmuz 1647). İpsara’da Venedik donanması ezilir (9 Mart 1648). Ancak Kandiye bir türlü düşürülemez. Bütün Avrupa’dan çok büyük ölçüde yardım alan Venedik Cumhuriyeti Girit’te tutunmak için büyük azim gösterir ve Kandiye kalesini vermez. İki tarafın akıl almaz kayıpları içinde savaş uzayıp gider. Venedik, Ege ve Doğu Akdeniz’de son üssünü kaybetmemek için azimli gibidir.

Sultan İbrahim, bir ihtilalle tahttan indirilip ağabeyi II. Osman gibi katledilir. Yerine büyük oğlu IV. Mehmed’in (1648-1687) saltanatı başlar. Ancak yeni padişah 6.5 yaşında olduğu için iktidar çeşitli ellerde dolaşır. Önce Kösem Mahpeyker Büyük Valide Sultan saltanat naibesi olur. IV. Murad’la İbrahim Han’ın annesi ve IV. Mehmed’in babaannesidir. Türk tarihinin en meşhur kadınıdır. Fakat bu iyi bir şöhret değildir. Zekâsı derecesinde muhteristir. Onun 3 yıllık (1648-1651) saltanat naibeliği devrine Ağalar Saltanatı denir. Zira gerçek iktidar “ağalar” denen Yeniçeri ağalarındadır. Kösem Sultan iktidarı onlarla paylaşır. Devir yolsuzluk, rüşvet ve anarşi devridir. Kösem Sultan öldürülür. Yerine gelini IV. Mehmed’in annesi Hadice Tarhan Valide Sultan, saltanat naibesi olur. O, kayınvalidesi gibi nefsi için her şeyi yapabilen, yalnız şahsını düşünen bir kadın değildir. Çok yüksek ahlâklı, akıllı, devletin üzerine titreyen bir genç kadındır. Cihan devletinin naibesi olduğu zaman ancak 24 yaşındadır. Devletin uçuruma gittiğini gören devlet adamlarınca desteklenir. Kösem ortadan kalkar kalkmaz onunla işbirliği yapıp devleti soyan 38 ağa idam edilir.

Tarhan Sultan, tam 5 yıl çok akıllı denge hesaplarıyla devletin yüksek menfaatlerini savunur ve adam arar. 10 sadrazam değiştirir. Hiç birisi beklenen liyakatı gösteremez. Nihayet müşavirlerinin tavsiyesiyle bir hayli korka korka, pek de ümitli olmayarak, ihtiyar, şöhretsiz bir vezire, Köprülü Mehmed Paşa’ya mühr-i hümayunu verir (15 Eylül 1656). Köprülü’yü istediği selahiyetlerle donatır ve naibelikten şan ve şeref içinde çekilir. 29 yaşındadır ve oğlu IV. Mehmed artık 15 yaşına gelmiştir. Fakat II. Selim tipinde, devlet işlerine karışmak istemeyen bir hükümdardır. Bütün selahiyet Köprülü Mehmed Paşa’da toplanır. Böylece 1683’e kadar 27 yıl sürecek Köprülüler devri başlar ki, bazı tarihçilerce hatta Kanunî devri ile mukayese edilmeye lâyık görülen bir şan ve şevket devridir.
İhtiyar Köprülü’nün üstadı IV. Murad’dır. O padişahı taklid etmeye çalışır ve zulmuyle beraber taklid eder. Epey kan döker. Fakat anarşinin kökünü kazır. Erdel’e giderek buradaki anarşiyi bertaraf eder. Sonra Anadolu’da Celalîler üzerine yürür. Kırım Hanı Mehmed Giray, Pripet bataklıklarının doğusunda Çernigov’un 150 km. batısında Konotop zaferini kazanır (12 Temmuz 1659). 120.000 Rus askeri muharebe meydanında kalır ve 50.000’i Türklere esir düşer. Başkumandan Prens Trubeçkoy ve bütün maiyyeti ölüler arasındadır.
Köprülü’nün 5 yıllık iktidarının son günlerinde tarihin en büyük İstanbul yangını olur (25 Temmuz 1660). Şehirde 8.000 ev, 300 saray, 360 cami ve mescid, 100 ticaret hanı, 40 hamam ve daha pek çok bina yanar. 4.000 kişi yanarak ölür veya yaralanır. Köprülü’nün yerine 27 yaşındaki oğlu Köprülüzâde Fazıl Ahmed Paşa, aynı geniş selahiyetlerle sadrazam olur (30 Ekim 1661).

56.5 yıllık bir sulhtan sonra Almanya’ya harp ilan edilir (12 Nisan 1663). Uyvar fethedilir (24 Eylül). İkinci defa Alman seferine çıkan Köprülüzade, Serinvar’da Almanlar’ı ezer (5 Haziran 1664). Fakat Sen-Gotar’da Almanlarla yenişemez (1 Ağustos). Türkiye’ye çok büyük avantajlar sağlayan Vasvar anlaşması (10 Ağustos 1664), Türk-Alman Harbi’ne son verir. Köprülüzâde Girit işini bitirmeye karar vererek adaya geçer. 3 yıl Girit’te kalır. Nihayet Kandiye fethedilir (27 Eylül 1669). Venedik savaşı biter, Polonya savaşı başlar. IV. Mehmed, 2 Polonya seferi yapar (1672-1673). İlkinde Kamaniçe fethedilir, Polonya ve Galiçya alınarak sınırlar kuzeye doğru fevkalade ileriye götürülür.

Bucaş anlaşması (18 Ekim 1672) ile Polonya bu Türk fütuhatını kabul eder. Fakat şartlarına riayet etmediği için ertesi yıl tekrarlanır. Zorawno anlaşması (27 Ekim 1676), 4.5 yıllık Türk-Leh savaşına son veriri ve Bucaş anlaşmasını teyid eder. Polonya, lüzumsuz şartlarla çok ağır şartlarla ezilmiş olur ve bu ülkede jeopolitik sebeplere oturmayan geçici bir Türk düşmanlığı başlar.Köprülüzade Fazıl Ahmed Paşa, 41 yaşında ölür (2/3 Kasım 1676 gecesi). Hayatının büyük bir kısmı cephede geçtiği için yerine uzun yıllar kaymakamlık (sadrazam vekilliği) yapan eniştesi ve akranı Merzifonlu Kara Mustafa Paşa sadrazam olur (1676-1683). Köprülüzade’nin 15.5 yıllık sadareti hem Türkiye tarihinin en uzun süren iktidar devirlerindendir, hem de çeşitli bakımlardan en bahtiyar yıllardandır. Merzifonlu devrinde bu parlaklık zirvesini bulur.

İlk büyük Osmanlı-Rus savaşı 1677’de başlar. O zamana kadar Rusya Türkiye için tamamen ikinci sınıf bir devlettir. Kırım Hanı’nın basit bir tabiidir. IV. Mehmed, Rusya üzerine ikinci seferi yapar (1678-1680). Edirne anlaşması (11 Şubat 1681), bu savaşa son verir. Osmanlı devleti yeni avantajlar sağlar. Mesele, Osmanlı himayesinde bulunan Ukrayna’ya Ruslar’ın müdahalesinden doğmuştur.19 yıla yakın süren Almanya ile sulh, şimdi Çekoslovakya’da kalan Osmanlı topraklarına Alman imparatorluğunun müdahalesi ile bozulur. IV. Mehmed, Edirne’den Almanya’ya hareket eder (1 Nisan 1683). Fakat Belgrad’da kalır.
Ordu yoluna Sadrazam ve Serdar-ı Ekram Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın kumandasında devam eder. Mustafa Paşa, Kanûnî’den 154 yıl sonra Viyana’yı, Almanya imparatorluğunun başkentini kuşatmaya başlar (14 Temmuz 1683). Kendisinden çok emindir ve bir kaç stratejik ve teknik hata yapar. Bütün Avrupa ayaklanmış ve Almanların yanında yeralmıştır. Büyük bir Haçlı ordusu Viyana’ya yaklaşırken Sadrazam’dan hakaret gördüğü için ona diş bileyen Kırım Hanı Murad Giray Han, düşman ordusuna yol verir ve tek kurşun atmaz. Viyana açıklarında Türklerin Alamandağı dedikleri Kahlenberg’de geçen büyük meydan muharebesinde (12 Eylül 1683), Türk sağ kanadına kumanda eden Vezir Damad İbrahim Paşa’nın ihaneti yüzünden büyük bozgun olur.
Akşam saat 7′ de Viyana kurtulur ve bütün Avrupa kiliselerinde şükran çanları çalar. Serdar-ı Ekrem, Budin’e (Budapeşte) geldikten (22 Eylül) sonra, Vezir Kara Mehmed Paşa, müttefik ordunun başkumandanı Polonya Kralı Sobiesky’yi Ciğerdelen meydan muharebesinde -bugünkü Çekoslovakya topraklarında- bozar (7 Ekim). Fakat çok az kuvveti vardır. İkinci Ciğerdelen muharebesini kaybeder (9 Ekim) ve Estergon düşer (1 Kasım).

Düşmanlarının propagandasına kanan IV. Mehmed sadrazamı azletti (15 Aralık). Merzifonlu, Belgrad’da idam edildi. (25 Aralık 1683). Bu da felaket oldu. 1656’da Merzifonlu’nun kayınbabası ve manevî babası Köprülü Mehmed Paşa’nın iktidara gelmesinden önceki devir başladı. Bir türlü muktedir vezir bulunamadı. Bir sürü liyakatsiz adam birbirini takip etti. Bu sırada Tarhan Valide Sultan’ın ölmüş bulunması, IV. Mehmed’i, dalkavuk olmayan, gerçekleri söyleyen, devlet dostu, tarafsız bir müşavirden mahrum etmişti.

1683 Sonbaharında Türkiye, iki buçuk asır sürecek bir çekilme, gerileme ve çökme devresine girmişti. Viyana kuşatması vesilesiyle Avrupa’yı bir defa daha karşısında birleşmiş buldu. Ancak bu kerre tarihinde ilk defa olarak birleşmiş bir Avrupa’yı yenmeyecek, yenilecektir. Buna rağmen daha 90 yıl kadar bir duraklama devri yaşayacak güçtedir. İspanya’nın Hristiyan aleminin Osmanlı imparatorluğu olan bu devletin nasıl zirveden baş döndürücü bir şekilde yuvarlandığı hatırlanırsa, Osmanlı-Türk inhitatının oldukça yavaş tecelli ettiği ortaya çıkar.

Bu, şüphesiz Türk cihan imparatorluğunun temellerinin pek sağlam atılmış olmasındandır. Bu üstünlük, bir asra yakın bir zaman geçmeden gerçekleşmeyecektitr. Ancak Batı, üstünlüğünün bütün sebeplerini hazırlamıştır. Bütün imkânları ele geçirmiştir veya geçirmek üzeredir. Başta Okyanuslar üzerinde hakimiyet kurması gelmek üzere Doğu’nun henüz farkına varamadığı bir çok değerlere sahip olmuştur. Doğu pek azametli olan mirasını yemektedir. Bu miras, az zamanda tükenecektir.

Bu yazı toplamda 5259, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share
Ev ve İş Telefonu Başvurusu Yapmak İçin; Buraya tıklayınız...

CommentYorum