cnc, istanbul, torna, işleme merkezi


Bulmaca Sözlüğü

Yazar admin

Her türlü güncel ve genel bilgi rafist.com

Aba terlik.:PANTUFLA

Abartı. : MÜBALAĞA

ABD Başkanı Eisenho**r’in takma adı. : İKE

Abdülhak Hamit Tarhan’ın manzum trajedisi. : NESTEREN

Abla.:CİCE

Acem hükümdarı. : EKASİRE

Acemi zeybek.:KIZAN

Acemi,bir işe yeni başlayan. : NEVNİYAZ

Acemi. : TOR

Acı biber.:KAYEN

Acı çikolata : BİTTER

Acı kavun. : EŞEK HIYARI

Acı yitimi. : ANALJEZİ

Acıbadem ağacı.: EREZ

Acıklı olay,dram. :HAİLE

Acıklılık. : FECAAT

Aç gözlü.: TAMAHKAR

Açı ölçmeye yarayan dönme hareketli bir çeşit cetvel. :ALİDAT

Açık alan korkusu.:AGORAFOBİ

Açık duran baş parmağın ucundan işaret parmağının ucuna kadar olan uzaklık.: SERE

Açık eflatun renk.: KIZILŞAP

Açık havada ızgara veya kızartma yapmaya yarayan ocak.:BARBEKÜ

Açık kapı ve pencereler arasında oluşan hava cereyanı.: KURANDERE

Açık mavi, kırmızı ve beyaz,sıkı ve tatlı küçük elma. : ABİ

Açık tohumlardan parklarda süs bitkisi olarak yetiştirilen,yurdu Güney Asya olan,palmiyeye benzer ağaç. : SİKALAR

Açık toprak rengi. : BOZ

Açık toprak rengi.:BOZ

Açık ve yüksek sesle.:CEHREN

Açık yeşil ve pembe renkli,kolay işlenen,değerli bir taş. : YEŞİM

Açık,ortada. : AYAN

Açıkgöz,kurnaz,hin.:EKE

Açıkgöz.:CİNGÖZ

Açıklık,bellilik.:BEDAHET

Açıktan geç,yaklaşma anlamında bir denizcilik ünlemi.:ALARGA

Açma,açılış. : KÜŞAT

Ad kavmi hükümdarı Şeddad tarafından cennete benzetilerek yaptırılan efsanevi bahçe.:İREM

Ad veya numara çekilerek oynanan şans oyunlarının genel adı.: LOTARYA

Ada çayı. : MERYEMİYE

Adak. : NEZİR

Adalet.: TÜRE

Adana ve Mersin yöresinde güğümle doldurularak sokaklarda satılan ve böbreğe iyi geldiğine inanılan meyankökü şurubu.:AŞLAMA

Adanmış ülke yada İsrail ülkesinin eski adı.:KENAN

Adem ile Havva’nın üçüncü oğlu. : ŞİT

Adet görme. : MENSTRUASYON

Adet yokluğu: AMENORE

Adı kötüye çıkmış kimse.:BEDNAM

Adım aralığı. : FULE

Adını anma,sözünü etme.:ZİKİR

Adını bugünkü Bogota yakınlarında yaşamış bir yerli kabilesinin efsanevi yöneticisinden alan masalsı altın ülkesi.: ELDORADO

Adil hükümdar.:DAVER

Afgan halklarından biri. : PEŞTUN

Afganistan ve Pakistan kadınlarının yüzlerini örtmek için kullandıkları bir tür peçe: BURKA

Afrika kabilelerinde krala verilen ad.: KABAKA

Afrika kokarcası da denilen bir kürk hayvanı. : ZORİLLA

Afrika kökenli bir Amerikan müziği.:CAZ
Afrika kökenli bir dans.:BAMBULA

Afrika misk kedisi. : KALEMİS

Afrika ve Asya’nın kurak bölgelerinde yaşayan kemirgen bir hayvan.:GERBİL

Afrika zencilerinin çalı çırpıdan yaptıkları çardak gibi barınak.:APATAM

Afrika’da gruplar halinde yaşayan ve boyu 30 cm kadar olan memeli bir hayvan.: KUYRUKSÜREN

Afrika’da ve Amerika’da yaşayan,iri göv****,uzun yapraklı palmiye.: RAFYA

Afrika’da bir ağaç. : AKO

Afrika’da bir oyun türü. : AVELE

Afrika’da bir ülke. : BENİN

Afrika’da çitle çevrili bir hayvan barınağı ile çevresindeki evlerden oluşan yerleşme biçimi.:KRAAL

Afrika’da yaşayan bir antilop. : KOB

Afrika’da yaşayan bir leylek türü.:MARABU

Afrika’da yaşayan bir yaban kedisi.:İMPAKA

Afrika’da yaşayan iki antilop türünün ortak adı. : GNU

Afrika’da yaşayan İnek antilobu. : KAAMA

Afrika’da yaşayan iri bir antilop: BEİSA

Afrika’da yaşayan ve çok hızlı koşabilen bir antilop. : İMPALA

Afrika’da yaşayan,narin ve küçük bedenli bir antilop.: BEİRA

Afrika’da yetişen ve parlak kerestesi mobilyacılıkta kullanılan bir ağaç.:OKUME

Afrika’dan zenciler tarafından getirildiği sanılan ağır bir Küba dansı. : HABANERA

Afrika’nın en yüksek dağı Kilimanjaro’nun yerli dillerde özgürlük anl***** gelen adı. : UHURU

Afrika’nın hızlı koşular için yetiştirilmiş evcil hecin devesi. : MEHARİ

Afrika’nın tropikal bölgelerinde yaşayan iri bir leylek cinsi. : TANTAL

Afrika’ya özgü bir tür yaban kedisi.:SERVAL

Afyon yöresinde kadınlar tarafından oynanan bir halk oyunu.:FADİK

Afyon’un Sandıklı ilçesinde bir kaplıca.:HÜDAİ

Afyondan çıkarılan,öksürüğü kesmek için hekimlikte kullanılan bir madde. : KODEİN

Afyondan elde edilen ve hekimlikte kullanılan bir alkoloit. : PAPAVERİN

Agaragar.:JELOZ

Ağ : APIŞLIK

Ağ yatak. : HAMAK

Ağacın reçinesini çıkarmada,boyanmış eski mobilyaları temizlemede kullanılan beyaz toz.:[/B]POTAŞE

Ağaç bilimi. : DENDROLOJİ

Ağaç cilası.:LAK

Ağaç çemberler üzerine örülmüş torba biçiminde balık ağı. : VİNTER

Ağaç çivi. : KAVELE

Ağaç dallarından yapılmış gölgelik.:ÇARDAK

Ağaç işleriyle uğraşan ve ağaçtan çeşitli eşya yapan usta.:MARANGOZ

Ağaç rendelemekte kullanılan,uzun marangoz rendesi. : PLANYA

Ağaç sansarı.:ZERDEVA

Ağaç veya demir parçalarını birbirine bağlamakta kullanılan somunlu iri başlı vida: CIVATA

Ağaç veya fidan dikmeye yarayan yer.:OYUM

Ağaç veya kumaştan yapılmış bir kanal içinde hareket ederek açılıp kapanan perde.:STOR

Ağaç veya topraktan yapılmış küçük testi.:BODUÇ

Ağaç yada sebze dikmek için açılan çukur. : EMEN

Ağaç,bağ çubuğu veya sebze dikmek için açılan çukur.:EMEN

Ağaç,taş ve madenleri oyarak şekil veren usta.:NAKKAR

Ağaçların kütük ve dallarındaki yosun. : PUS

Ağaçlıklı yol.:ALE

Ağaçtan yapılmış iri çekiç.:TOKMAK

Ağaçtan yapılmış testi.: SENEK

Ağaçtan yapılmış top.: TOMAK

Ağdalı,koyu kıvamlı bir maddenin özelliği,ağdalık.: VİSKOZİTE

Ağı otu.: BALDIRAN

Ağıl,davar ağılı : ARKAÇ : KOM

Ağın her suya atılışıyla bir defada yakalanan balık. : FOROZ

Ağır akan su.:KARASU

Ağır başlı,uslu. : D**EK

Ağır bir şeyi denizden çıkarmak veya denize indirmek işinde kullanılan büyük vinçli deniz teknesi.:ALGARİNA

Ağır bir yükün yerden yükseltilmesini sağlayan alet.:KRİKO

Ağır cisimleri bir yerden başka bir yere kaydırmak ve özellikle deniz teknelerini karaya çekmek için bunların altına sürülen yuvarlak ağaç.Çekek tahtaları,felek. : FİLENK

Ağır ritimli bir İspanyol dansı.:BOLERO

Ağır tempolu bir İspanyol dansı.:SARABANDA

Ağır topuz.:GÜRZ

Ağır,kalın,dayanıklı ve sağlam.: KUNT

Ağırbaşlı,sözleri ve davranışları ölçülü olan kimse.:DENLİ

Ağırbaşlılık.:VAKAR

Ağırlama. : İCLAL

Ağız kısmı yayvan bakır kap.:ÜSKÜRE

Ağız ve dil hareketlerinden yararlanarak,soluk borusuna arka arkaya küçük miktarda hava göndermek için başvurulan soluk alma.:FROG

Ağız yangısı. : STOMATİT

Ağızdan ağıza söylenen parola. : PASAPAROLA

Ağızotu.:YEM

Ağrı Dağındaki bir yayla. : ELİ

Ağrı dağının eski adı. : ARARAT

Ağrı.: VECA

Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesine özgü bir tür köfte.:ABDİKÖR

Ağrılı ve kirpikleri dökülmüş göz.:ÇİPİL

Ağustos ayının ilk haftasına denk gelen yazın en sıcak günlerine verilen ad.:EYYAMIBAHUR

Ağustos böceği.: ORAK BÖCEĞİ

Ağzı çember biçiminde telden yapılma torbaya benzer büyük gözlü ağ. : APOŞİ

Ağzı geniş,tek kulplu su kabı: KANATA

Ağzı sıkı.:KETUM

Ağzın içinde oluşan pamukçuk. : AFT

Ağzına kadar dolu.:LEBALEP

Ahali,sakinler.:SEKENE

Ahbaplık,arkadaşlık,alışkanlık .: ÜNSİYET

Ahırdaki gübreyi dışarı atmak için kullanılan ****k, pencere. : TEMEK

Ahi kuruluşlarına girenlerin törenle bellerine bağlanan kuşak. : ŞED

Ahize,alıcı,reseptör. : ALMAÇ

Ahlaklı.: NEZİH

Ahmaklık. : HAMAKAT

Ahmet Raşit Öğütçü. : ORHAN KEMAL

Ahmet Rıfat’ın kurduğu,insanın bütün nefis baskılarından,geçici eğilimlerinden arınmasını amaçlayan bir Sünni sistemi.: RUFAİLİK

Ahşap ve çubuklarla yapılan ve pencerelere takılan siper.:KAFES

Ahududu soslu şeftalili,krem şantili dondurma.:PEŞMELBA

Ahududu. : AĞAÇ ÇİLEĞİ

Aids testi. : ELİZA

Aids virüsü.:HİV

Ailesine bakan./Yoksul: AİL

Ajanda.:ANDAÇ

Akaç. : DREN

Akaju. : MAUN

Akanyıldız. : AĞAN : ŞAHAP

Akarsu krosu. Sal yarışı. : RAFTİNG

Akarsu krosu.: RAFTİNG

Akarsu yatağı., mecra. : AKAK

Akbaba.:KERKES

Akciğer zarı iltihabı.:PNÖMONİ
Akciğer. : RİE

Akciğerleri dinlerken hekimin duyduğu patolojik ses. : RAL

Akdeniz ülkelerinde görülen, en çok keçi sütü ile bulaşan ateşli bir hastalık.:MALTAHUMMASI

Akdeniz yöresinde yetişen ve çiçek tomurcukları turşu yapımında kullanılan bir bitkiye verilen ad. : KEBERE

Akdeniz bölgesinde bir akarsu. : ALATA

Akdeniz Bölgesinde yaygın bir çiçek.:BEGONVİL

Akdeniz Bölgesinin batı kesiminde bir akarsu.: EŞEN

Akdeniz çevresinde bol yetişen,ateşe ve öksürüğe karşı sağaltıcı bir etkisi bulunan,uyarıcı,güçlendirici,y ara sağaltıcı olarak da yararlanılan bir bitki.:DALAKOTU

Akdeniz çevresinde yaşayanlarda görülen kansızlık.Cooley hastalığı. : TALASEMİ

Akdeniz çevresinde yetişen ve dalları sepet örmekte kullanılan bir ağaççık.:AYIT

Akdeniz ve Marmara’da yaşayan kırmızı renkli,eti lezzetli bir balık. : MAZAK

Akdeniz yöresinde görülen çok sıcak rüzgar. : SİROKO

Akdeniz yöresinde kendiliğinden yetişen ve dokumacılıkta kullanılan bir bitki.: ALFA

Akdeniz yöresinde yetişen ve köklerinden kırmızı boya elde edilen bir bitki. : HAVACIVA

Akdeniz yöresinde yetiştirilen ve lezzetli kökleri sebze olarak kullanılan bir bitki.:İSKORÇİNA

Akdeniz’de İtalya’ya ait bir ada. : ASİNARA

Akdeniz’de yaşayan beyaz etli bir balık. : HANİ

Akdeniz’de yaşayan iri karides türü. : NİKA

Akdeniz’de yaşayan,pullu,eti beğenilen bir balık.:SİNARİT

Akdeniz’de yaşayan,vücudu yassı,pullu,eti lezzetli bir balık.: İŞKİNE

Akıcı söz. : SELİS

Akıl hastalıklarının genel adı. : PSİKOZ

Akıl. : US

Akıldışıcılık. : İRRASYONALİZM

Akıllı,zeki.:LEBİB

Akıllıca. : ALEMİYANE

Akılsız,budala. : EBLEH

Akıntılı hastalık.:AKARCA

Akıtaç. : PİPET

Akıtma.:İSALE

Akkız otu,mübarek dikeni gibi adlar da verilen ve çiçekli dalları halk hekimliğinde kullanılan otsu bitki. : ŞEVKETİ BOSTAN

Akkor. : NARIBEYZA

Akla ve bilmeye değil de iradeye üstünlük tanıyan,ruhsal olayların ve bilgi sürecinin temelinde iradeyi gören bilim dışı öğreti.:VOLONTARİZM

Aklı başında olmayan,baygın.:BİHUŞ

Aklı yatmış. : KAİL

Akran,eş.:BEKTAŞ

Akran. : TAYDAŞ

Akrep takım yıldızının kuyruğunun güneyinde yer alan,küçük güney takımyıldızı,sunak.:ALTAR

Aksaray’da bir baraj. :APA

Aksu,ak basma,perde.:KATARAKT

Akşam vakti,akşam namazı. : AŞA

Aktinyum elementinin simgesi. : AC

Akut lösemilerin tedavisinde kullanılan bir antibiyotik. :AZASERİN

Akyuvar. : LÖKOSİT

Alaca benekli./Cüzamlı./Çiçek bozuğu. : ABRAŞ

Alaca,iki renkli.: YANAL

Alakasız.(Mecazi). : KELALAKA

Alamanadan küçük,üç çifte balıkçı kayığı. : MANYAT

Alan korkusu.:AGORAFOBİ

Alaşım. : HALİTA

Alaturka müzikte kullanılan bir tür zilsiz tef. : BENDİR

Alavereci. : SPEKÜLATÖR

Alay,eğlenme. : MEZEK

Alaysı. : İRONİK
Alçak kimse. : DENİ

Alçalma. : ZÜL

Alçı taşı.:JİPS

Alçıdan kabartma süsler.Süslemecilik sanatında alçak kabartma tekniğinde,mala ile yapılan alçı süslemeye verilen ad. : MALAKARİ

Aldatma,oyun,düzen.:DESİSE

Alev.Yalaz. : ALAZ

Aleve tutularak pişirilmiş.:FLAMBE

Alevi ve Bektaşi müritleri aydınlatmak için düzenlenen cemaatlerde dedelere yapılan yardım veya verilen para.:HAKKULLAH

Alevi-Bektaşi törenlerine verilen ad Alevi semahı.:CEM

Alışılagelen.:BERMUTAT

Alışkanlık.:ÜNSİYET

Alışkanlıkla elde edilmiş beceri.: RUTİN

Alışma,kaynaşma.:ÜLFET

Alışveriş. :AKSATA

Alışverişte çok kar amacını güden kimse.:BEZİRGAN

Alkalik. : KALEVİ

Alkil kökü. :AMİNO

Alkolde eriyen hayvani reçine.:GOMALAK

Allah’ın buyruklarına uyma.:TAAT

Almak,alıp götürmek.:APARMAK

Alman,Avusturya,İngiliz,Rus ve İsveç askeri hiyerarşisinde en yüksek rütbe.:FELDMAREŞAL

Almanca evet.:JA

Almanya dışına sürülmüş Musevilerin 14. asırdan başlayarak kullanmış oldukları Almanca-Yahudice karması dil. : YİDİŞ

Almanya ve Avusturya’da kullanılmış eski gümüş para. : TALER

Almanya ve İtalya’da resim müzelerine çoğu zaman verilen ad. : PİNOKOTEK

Alnın üzerine düşen kısa kesilmiş saç.:KAKÜL

Alosa’da denilen balık.: TİRSİ

Alt gagasında deriden bir kesesi olan iri kuş.: PELİKAN

Alt,aşağı.:ZİR

Altay panteonunda deniz tanrıçası. : AKANA

Altı aylığa kadar körpe yaban domuzu.:FESEK

Altı çan biçiminde genişleyen etekler için kullanılan sözcük. : KLOŞ

Altı düz,üçgen biçiminde yelkenli iki kişilik tekne. : ŞARPİ

Altı mukavva ile beslenmiş,üstü sırmalı işleme.: DİVAL

Altı veya sekiz çift kürekle çekilen dar,uzun bir çeşit kayık : KANCABAŞ

Altın alaşımı.: ORÜR

Altın kökü. : İPEKA

Altın renginde olan.:ALTUNİ

Altın ve gümüş eritilen kabın içine konulan çerçeve. : İLİCE

Altın ve gümüş işlemeli bir tür ipekli kumaş. İpekten sarımtırak dallı nakışlarla işlenmiş bir tür beyaz kumaş. : DİBA

Altından yapılma,altın rengi. : ZERRİN

Altıpatlar da denilen bir tabanca türü.:REVOLVER

Altmış santimlik bir uzunluk ölçüsü. : ARŞIN : ENDAZE

Altmış yıl.: SİTTİNSENE

Altmışlı yılların başlarında doğan bir Jamaika müziği.:SKA

Altyapı. : İNFRASTRÜKTÜR

Alüminyum,bakır ve magnezyum katılmış çinko alaşımlarına verilen ad. : ZAMAK

Alüminyumun simgesi: AL

Alüvyon. : LIĞ

Alyuvarlar. : ERİTROSİT

Amaçlamak. : İSTİHDAF ETMEK

Amaçtan şaşmak: ÇAVMAK

Amasya’da bir göl. : BORABAY

Amasya’nın Taşova ilçesi yakınlarında,sarkıt ve dikitleriyle tanınmış mağara. : BALLICA
Amazon bölgesinde bataklık sık orman.: İGAPO

Ameliyat bıçağı. : BİSTÜRİ : NEŞTER

Ameliyat ipliği. : KATKÜT

Amerika ve Avustralya’da yaşayan,kürkü değerli memeli bir hayvan.:OPOSSUM

Amerika’da yaşayan, avlanması ve postlarının satılması yasak olan memeli bir hayvan. :OSELO

Amerika’da 1917’de çeşitli meslekten insanları kültürel,insancıl amaçlar çerçevesinde toplamak amacıyla kurulan kulüp.:LİONS

Amerika’da Amazon,Afrika’da Nijer ırmakları gibi Ekvator bölgesindeki büyük suların geçtiği havzalarda bulunan geniş ve balta girmemiş ormanlara verilen ad. : SELVA

Amerika’da yaşayan ve yavrularını sırtında taşıyan keseli sıçan. : SARİG

Amerika’nın sıcak bölgelerinde yetişen bir ağaç,hint bademi.:KAKAO

Amerika’nın sıcak bölgelerinde yetişen bir ağaççık.:İKAKO

Amerika’nın tropikal bölgelerinde yaşayan kimi kemiricilerin ortak adı.: AGUTİ

Amerikan armudu : AVOKADO

Amerikan devesi. : LAMA

Amerikanın ekvator bölgesindeki tatlı sularda yaşayan bir kaplumbağa. : MATAMATA

Amerikanın sıcak bölgelerinde yetişen ve mandalinaya benzer meyvesi olan bir ağaca verilen ad. : GUAYAVA

Amine Hatun’un Hazreti Muhammed’e hamile kaldığı gece.:REGAİP

Amip,akyuvar ve bazı bakterilerde hücre bölünmesi yoluyla olan çoğalma.:AMİTOZ

Amirler. : ÜMERA

Amonyak tuzu. : NIŞADIR

Amyant. : AKASBEST

Ana ırmağa karışan akarsu.:GELEĞEN

Ana kent. : METROPOL

Ana rahminde doğma zamanını tamamlayamamış veya vaktinden önce düşmüş çocuğa verilen ad. :CENİN

Anadolu beyliklerinde donanma askeri. : AZAP

Anadolu halklarının ana tanrıçası. : KİBELE

Anadolu halklarının en eski ana tanrıçası,:MA

Anadolu’da doğup Karadeniz’e dökülen akarsuların en doğuda olanı.:ÇORUH

Anadolu’da Lykia bölgesinin en önemli liman kentlerinden biri.:PATARA

Anadolu’da seyirlik köy oyunlarını düzenleyen kişiye verilen ad.:KIZILAYAK

Anadolu’da yüzyıllardan buyana göçerler arasında dokunan bir tür ensiz dokumaya verilen ad. : ÇARPANA

Anadolu’nun bazı yörelerinde mercimekli bulgur pilavına verilen ad.:MÜCEDDERE

Anadolu’nun bazı yörelerinde tohuma verilen ad. : BİDER

Anadolu’nun çeşitli yörelerinde genellikle kadınların vücutlarının çeşitli yerlerine yaptırdıkları dövme. : DAK

Anadolu’nun en eski halkı.:LUVİLER

Anadolu’nun güneybatısının antik devirlerdeki adı. : KARİA

Anadolu’nun iç ve doğu kesimlerinde yaşayan,toprak altına yuva kuran memeli bir hayvan.:AVURTLAK

Anadolu’nun kimi bölgelerinde erkekler arasında yapılan sohbet toplantıları: BARANA

Anadolu’ya özgü bir halk oyunu.:TAMZARA

Anahtar. : AÇAR

Anakent,ana şehir.:METROPOL

Anarşizmin rengi.:KARA

Anasonsuz üzüm rakısı. : DÜZİKO

Anayurdu Meksika olan,odunundan kırmızı boya elde edilen bir ağaç.:BAKAM

Anayurdu Orta ve Güney Amerika ile Batı Hint adaları olan elli kadar ağaç ve çalı türünün ortak adı.: JAKARANDA

Angola’nın başkenti.:LUANDA

Angola’nın para birimi.:ESKÜDO

Anında çeviri.: SİMÜLTANE

Anında,hemen.: ALAMİNÜT

Anıtkabir’in tasarımını da gerçekleştiren ünlü mimarımız.:EMİN ONAT

Anıtmezar. : MOZOLE

Ankara keçisinin kılı. : MOHER

Ankara ve yöresine özgü iki kişiyle oynanan ağır ritimli bir halk oyunu.:FİDAYDAAnkara yöresine özgü bir halk oyunu.:MİSKET

Ankara’daki Hitit Güneşi adlı anıtıyla tanınan,1905-1978 yılları arasında yaşayan heykelcimiz.:NUSRET SUMAN

Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinde ulusal park kaps***** alınan orman alanı.:SOĞUKSU

Anket. : SORMACA

Anlam bakımından birbirine bağlı iki dizeden oluşmuş şiir parçası.:BEYİT

Anlambilim.: SEMANTİK

Anlaşılmaz bir biçimde yüksek sesle bağırmak.: BÖĞÜRMEK

Anlaşma,uyuşma. : ANTANT

Anlatışta düzgünlük.: FESAHAT

Anlayış. : İZAN: FERASET

Anlayışlı.:FERASETLİ.:ZEYREK

Anlayışsız,ahmak,kalın kafalı.:GABİ

Ansızın gelen bela,sıkıntı. : MUSİBET

Antakya’da,bir çok dinsel yapı bulunan ve tabiatı koruma alanı kaps***** alınan dağ.:HABİBNECCAR

Antalya ilinde antik bir kent. : SİMENA

Antalya körfezinin batı kıyısında bir burun. : GELİDONYA

Antalya Körfezinin batı kıyısında bir koy ve burun.: ADRASAN

Antalya ve Fethiye körfezleri arasında yer alan yarımadanın adı.:TEKE

Antalya yöresine özgü,kaburga kemiği ve pirinçle yapılan bir yemek.:LABA

Antalya’da bir baraj.:ALAKIR

Antalya’da bir mağara. : KARAİN

Antalya’da Kale ve Finike ilçeleri arasında yer alan kıyı gölü.:BEYMELEK

Antalya’da Manavgat çayı üzerinde bir baraj ve hidroelektrik santralı.:OYMAPINAR

Antalya’da tanınmış bir mağara.: DAMLATAŞ

Antalya’nın Elmalı ilçesinde tabiatı koruma alanı kaps***** alınan ve Toros sediri ağaçlarıyla kaplı olan orman alanı. : ÇIĞLIKARA

Antalya’nın eski adı.:ADALYA

Antalya’nın Lara bölgesinde,yaklaşık 150 kuş türünü barındıran bir göl.:YAMANSAZ

Antalya’ya özgü tahinle yapılan bir yiyecek. : HİBEŞ

Antarktika’da etkin bir yanardağ.:EREBUS

Antepfıstığıgillerden,sıcak bölgelerde yetişen,kabuğu hekimlikte,yaprakları dericilikte kullanılan bir ağaç. : SOMAK

Antik çağda daha çok mezar taşı işlevi gören ama adak,anı veya sınır taşı olarak da dikilen taş levha.:STEL

Antik çağlarda Kızılırmak ile Sakarya ırmağı arasındaki bölgeye verilen ad. : GALATYA

Antik çağlarda,Anadolu’nun güneybatısına verilen ad.:LİKYA

Antik Yunan’da,konserler verilen,şiirler okunan,oyunlar oynanan,genellikle dikdörtgen biçiminde,üzeri kapalı yapı.:ODEON

Antiller’de ve bütün tropikal bölgelerde yetiştirilen,kökündeki yumrulardan ararot çıkarılan bir kamış çeşidi.:MARANTA

Antimon’un simgesi. : SB

Antlaşma:. MUAHEDE

Anüsten su vermek yoluyla kalın bağırsağın içini temizleme.Lavman.: TENKİYE

Apandis iltihabı.:APANDİSİT

Ap.tal. : ALIK: ŞAVALAK

Ara,arasında.:BEYN

Ara. : ANTRAKT

Araba oku.:ARIŞ

Araba okunun ekseni. : İK : İĞ

Araba üzerine gerilerek içine saman veya tahıl doldurulmuş büyük kıl çuval. : GERİ

Araba vapuru. : FERİBOT

Arabacı.:KOÇAŞ

Arabada saman yüklenen taşıma sepeti. : ÇİTEN

Arabistan plakası. : KSA

Arabistan yarımadasında yaşayan bir çok Arap kabilesinin ortak adı. : MAZİN

Arabistan’da çeşitli yerlerde kurulan pazarlar.: SUK

Aracısız,doğrudan. : BİLVASITA

Arap abecesiyle yazılan ve ancak büyüteçle okunan bir yazı biçimi. : GUBARİArap abecesiyle yazılan bir yazı türü. : CELİ : HİLALİ.: TALİK

Arap alfabesinin her hangi bir rakamı karşılayan ve anlamsız sekiz kelimeden oluşan değişik bir düzeni. : EBCET

Arap atlılarının bayramlarda yaptıkları gösteri. : FANTAZMA

Arap atlılarının bayramlarda yaptıkları gösteri.:FANTAZYA

Arap dili ve edebiyatıyla uğraşan kimse.: ARABİST

Arap erkek giyiminde,kefiyenin kaymaması için başa geçirilen ayarlı çember.Yün çember bağ. : AGEL

Arap harflerinin en çok kullanılan el yazısı biçimi.:RIKA

Arap harfleriyle yazılmış metinlerde kısa ünlüleri göstermek için kullanılan işaret.:HAREKE

Arap reisinin evi. : ZAMALA

Arap yazısının düz ve köşeli çizgilerle yazılan eski bir biçimi.:KUFİ

Arapça çok karanlık gece.:LEYLA

Arapça da ben. : ENE

Arapça dilbilgisinde fiil çekim örneklerini içeren kitap.: EMSİLE

Arapça el yazısı biçimi. : RIKA

Arapça kuş.:TAYR

Arapça zarf yapan gibi anlamında benzetme öneki.:KE

Arapça’da domuz. : HINZIR

Arapça’da inandık anlamında bir söz.:AMENNA

Arapların başlarındaki serpuş. : KEFİYE

Arapların Recep ayında kestikleri kurban. : ATİRE

Araz. : İLİNEK

Arazi üzerinde serilmiş bir işaret noktasının düşeyini gösteren geometrik biçimli tahta lata. :MİRA

Arazide dikilen işaret çubuğu. : ARDA

Ardıç kozalağı. : EFİN

Argo da adam,herif anlamında söz. : LAVUK

Argo da ahlaksız kimse. : KAYARTO

Argo da esrar. : OT

Argo da hiç emek vermeden ele geçirilen şey. : LÜP

Argo da orta yaşlı erkek. : KIRANTA

Argo’da *****,sersem.:GEBEŞ

Argo’da çirkin kimseye verilen ad.:KOKOROZ

Argo’da dikizleme.:RONT

Argo’da dolap.:KETENPERE

Argo’da dost,metres anlamında sözcük.:GACO.:ZAMKİNOS

Argo’da ******.:KEVAŞE

Argo’da gizli dost.:AŞNAFİŞNE

Argo’da görgüsüz,kaba saba kimseye verilen ad.:ZONTA

Argo’da hamama verilen ad.:TATO

Argo’da hile,düzen,tuzak.: TONGA

Argo’da kağıt para.:PAPEL

Argo’da lira anlamında kullanılan sözcük.:OSKİ

Argo’da metres.:MANTİNOTA

Argo’da rakı.:ANZAROT

Argo’da sersem,budala,ahmak.: HIRT

Argo’da silahla yapılan hırsızlık.: TUFA

Argo’da sövme,sövgü.:KALAY

Argo’da tanışıyormuş gibi yaparak para sızdırma.:MANİTA

Argo’da tavla oyununda kullanılan zar.:KEMİK

Argo’da vurgun anlamında sözcük.: TUFA

Argo’da yolsuzca veya zorla elde edilen mal.:KAPAROZ

Argo’da,şuna bak,hale bak anlamında bir sözcük.:KİTAKSİ

Argoda alay. : SARAKA

Argoda altın lira. : OSKİ

Argoda bit. : MACAR

Argoda cebi ****k. : KOKOROZArgoda çalmak ,aşırmak. : AŞIRAMENTO

Argoda değersiz,kötü. : KITIPİYOZ : KITIPİYOS

Argoda değersiz,önemsiz,derme çatma. : CAVALACOZ

Argoda genç ve yakışıklı erkeğe verilen ad. : LAÇO

Argoda git defol anlamında sözcük. : NAŞ

Argoda giysi. : FAÇA

Argoda gizli yer. : SOTA

Argoda gösteriş,çalım. : AFİ

Argoda gözetleme. : ERKETE

Argoda güzel giyimli,çok şık. :APİKO

Argoda külhanbeyi tavırlı kimse. : ADADİYOZ

Argoda oynaş. : AFTOS

Argoda uydurma söz,yalan.:KITIR

Arı beyi.:ANAARI

Arı kil. : KAOLİN

Arıların çıkardığı bir tür salgı.. : EĞİR

Arıların kovan ****ğini kapatmak için kullandıkları sarı ve yumuşak madde,balmumu.:KİREBOLU

Aristokrasi.:ZADEGAN

Aristoteles’in şiir anlayışından alınan ve sanat yapıtını birtakım kurallara bağlı olmakla birlikte dünyanın bir taklidi olarak tanımlayan terim. : MİMESİS

Arjantin’in plaka işareti.: RA

Ark.Kıvılcım. : ŞERARE

Arka. : PEŞ : AKAB

Arkadaş,geceleri konuşulup dertleşilen dost.:SEMİR

Arkadaş. : ENİSE

Arkadaş.:YAREN : REFİK

Arkalıksız iskemle. : SEKMEN

Arkalıksız küçük iskemle. : OTURAK

Arkalıksız,alçak,yumuşak,ayakl arı gözükmeyen oturacak. : PUF

Arkası kabarık,oturak yeri geniş koltuk. : BERJER

Arkası yırtmaçlı resmi ceket. :CEKETATAY

Arkası yırtmaçlı,etekleri uzun,çift sıra düğmeli,resmi erkek ceketi.:REDİNGOT

Arkeolojide antik kentlerin mezarlarına verilen ad. : NEKROPOL

Arkeolojide,genellikle boynuz veya hayvan başı biçiminde içki kabı.: RİTON

Armağan,karşılıksız verilen: PEŞKEŞ

Armut biçiminde ipek telli Vietnam lavtası. : TİBA

Arnavutluk para birimi. : LEK

Arnavutluk’un plakası:AL

Arpa,buğday ve benzerlerinin kalburdan geçirilmiş bölümü. : ELENTİ

Arsenik. : ZIRNIK

Arsız sokak çocuğu,***. : KOPİL

Arşının sekizde bir uzunluğunda ölçü birimi. : URUP

Arşiv.:BELGELİK

Arta kalan. : BAKİ

Artırma yoluyla yapılan satış.:MEZAT

Artvin ilinde,Sahara yaylası ile birlikte ulusal park kaps***** alınan ve doğal güzelliğiyle tanınan bir göl.: KARAG**

Artvin ilinde,ulusal park kaps***** alınan ünlü yayla.:SAHARA

Artvin’in Ardanuç ilçesinde ünlü bir yayla.:BİLBİLAN

Artvin’in eski adı. : LİVANE

Aruz ölçülerinden biri. : REMEL

Aruz ölçüsünde kısa okunması gereken bir heceyi,kalıba uydurmak için uzatma. : İMALE

As.: KAKIM : ERMİN

Asa.lak bilimi. : PARAZİTOLOJİ

Asa.lak. : TUFEYLİ : EKTİ

Asbestli çimentodan yapılan bir çatı kaplama gereci.:ETERNİT

Asgari,minimum.: MİNİMALAsık suratlı,somurtkan. : ABUS

Asıl hücre ile protoplazma uzantılarından ve bir silindir eksenden oluşmuş sinir hücresi.:NÖRON

Asıl,unsur,hipostaz.: UKNUM

Asilzade,derebeyi.:ALPAGUT

Asit. : HAMIZ

Asker şapkalarına takılan ve rengi uluslara göre değişen işaret. : KOKART

Asker yetiştirilmek üzere Yeniçeri ocağına alınacak çocukları seçip toplama işi.:DEVŞİRME

Asker,ordu. : LEŞKER

Asker,ordu.:CEYŞ

Asker. : SÜ

Asker.:SÜ

Askeri ataşe.. : ATAŞEMİLİTER

Askeri donatımın metal bölümlerini temizlemek için kullanılan üstübeç,alkol ve sabun karışımı madde. : ASTİKA

Askeri mahkeme.:DİVANIHARP

Askerlerin arasına katılmış sivil savaşçı.:BAŞIBOZUK

Askerlik çağı.:ESNAN

Aslan takımyıldızının Latince adı.: LEO

Asma biti. : FİLOKSİRA

Asma filizinin rengi,açık yeşil renk.:FİLİZİ

Asma kütüğü.: REZ

Asma,kavun,karpuz gibi bitkilerin sürgünü veya dalı.: TEVEK

Asma,yukarı kaldırma. : TALİK

Asmalık.:BAĞ

Aspiratör.:EMMEÇ

Ast. : MADUN

Astarlık bir kumaş türü.: SOF

Astronomi alanındaki buluşları,matematik,doğa bilimleri,coğrafya ve tarih alanındaki çalışmalarıyla ünlü,Orta Çağın en büyük bilginlerinden biri.: BİRUNİ

Astronomi. : FELEKİYE

Asurlular tarafından kurulan ticaret kolonilerine verilen ad.:KARUM

Asya ve Afrika’da yaşayan,güzel ötüşlü küçük bir kuş.:BENGALİ

Asya’da bir göl.:URMİYE

Asya’da bir ırmak. : OBİ : OKA

Asya’da ve Malezya takımadalarında yetişen yelpaze yapraklı büyük boylu palmiye.:KORİFA

Aşağı derece.:DEREKE

Aşağılık kimseler,alçaklar anlamında eski sözcük.: EDANİ

Aşı boyası. : OKR

Aşık ve bilye oyunlarında kullanılan, içi oyulup kurşun akıtılarak ağırlaştırılmış boyalı kemik.: AKAT

Aşık kemiği. : KAP :TALUS

Aşık olmaktan duyulan korku. : AMOROFOBİ

Aşılanmamış zeytin ağacı,yabani ağaç.: DELİCE

Aşırı iştahlı.:EKİL

Aşırı iştahsızlık. : ANOREKSİ

Aşırı kitap okuma tutkusu.:BİBLİYOMANİ

Aşırı sembolist sanatçılara verilen isim.(19. Asır sonlarında görüldü).:DEKADAN

Aşırı şişmanlık. : OBEZİTE

Aşırı ulusçuluk.: ŞOVENİZM

Aşiret. : OYMAK

Aşk ateşi. : OD

Aşk. : SEVİ

Aşkla ilgili,kösnül.:EROTİK

Aşure kazanını karıştırmak için kullanılan uzun saplı,yayvan uçlu kepçe. : MABLAK

At ahırı. : TAVLA

At arabalarının tekerleğine geçirilen demir çember. : ŞINA

At eğitimi ve bu eğitimin yapıldığı yer. : MANEJ

At eğitimi yapılan alan.: MANEJAt gezdirmeliği. : PADOK

At koşturup karşı takım oyuncularına değnek atarak topluca oynanan eski bir Türk oyunu.:CİRİT

At tüyünün rengi. : DON

At üretilen çiftlik. :HARA

At ve eşek yavrusu.:KULUN

At ve kısrak sürüsüne verilen ad. : ÜREK

At veya araba uşağı. : İSPİR

At yarışlarında kullanılan klasik engele verilen ad. : OKSER

At,eşek gibi tek tırnaklı hayvanların tırnağı. : TOYNAK

At,köpek gibi evcil bir hayvanın soy kütüğü. : PEDİGRİ

Ata bakan,tımar eden kimse,at bakıcısı.:SEYİS

Atardamar bozukluğu. :ARTERİT

Atardamar. : ARTER

Atardamarda kanın pıhtılaşması veya yağ parçacıklarının oluşması sonucunda meydana gelen tıkanma.:AMBOLİ

Atasözlerine dayanan didaktik Çin-Japon şiiri. : Pİ

Ateş anl***** gelen Sanskritçe sözcük.: AGNİ

Ateş böceği. : ARUSEK

Ateş. : KOR : NAR

Ateşe tapanlar,Zerdüşt dinine bağlı olanlar. : MUGAN

Ateşli silah çapı. : eşli silah çapı. : KALİBRE

Ateşli silahlarda atılmak için hazırlanan her türlü patlayıcı madde.:CEPHANE

Ateşperest. : MECUSİ

Ateşte kızartılmış taze buğday veya mısır. : ÜTME

Ateşten fırlayan ve etrafa saçılan kıvılcım.:UÇKUN

Atgillerden soyu tükenmiş olan küçük,çevik bir yaban atı. : TARPAN

Atı yönetmek için ağzına takılan demir araç : GEM

Atıcılık sporunda bir dal.:SKEET.:TRAP.:BALTRAP

Atıcılık. : RİMAYET

Atılmış,eğrilmeye hazırlanmış,top biçiminde yün veya pamuk . : TULUP

Atın ağzına takılan demir araç. : GEM

Atın başındaki süsler. : OYAN

Atın bir koşma biçimi.:RAHVAN

Atın bir tür hızlı yürüyüşü. : EŞKİN

Atın eşkin yürüyüşü. : LİNK : ADETA

Atın kısa adımlarla hızlı yürüyüşü.:TIRIS

Atın kişnemesi. : OKRAMA

Atıştırmalık. : SNACK BAR

Atik,çevik.:ÇALAK

Atilla İlhan’ın lakabı : KAPTAN

Atlara binilerek değneklerle oynanan bir çeşit top oyunu.:POLO

Atların ağzına takılan kantarma türlerinden biri. : PELEM

Atların alnından alt çenesine uzanan beyazlık.:KİLİT

Atların ayaklarında görülen ve rahat yürümelerini önleyen hastalık. :ARPALAMA

Atların boynuna takılan muska,değerli taş,hayvan tırnağı gibi şeylere eski Türklerde verilen ad.:MONCUK

Atların taşınması için yapılmış kapalı taşıma aracı.:VAN

Atlas çiçeği.: KAKTÜS

Atlas. : SATEN

Atletizm yarışmalarında derece alan atletlerin veya giysileri sergilemek için mankenlerin çıktıkları merdivenli,yüksekçe yer.: PODYUM

Atletizmde on ayrı dalda yapılan yarışma.:DEKATLON

Atlı savaşçı. : ŞÖVALYE

Atmaca ve doğana benzeyen bir tür yırtıcı kuş.: MUYMUL

Atmaca,doğan.:LAÇIN

Atmosfer içinde oluşan sıcaklık değişmeleri,rüzgar,yıldırım,ya ğmur,dolu gibi olaylara verilen genel ad.: METEOR

Atmosferin 11 km kalınlığında olan ilk katmanı. : TROPOSFER

Atmosferin,yeryüzünden 80 km yükseklikte başlayan son tabakası.:İYONOSFER
Atom çekirdeğinde her bir (+1) pozitif elektrik yükü taşıyan tanecik.:PROTON

Atom çekirdeğini oluşturan proton ve nötronun ortak adı. : NÜKLEON

Atom parçacığı. : PARTİKÜL

Atölye. : İŞLİK

Av köpeğinin gizlendiği yerden avı gözetlemesi. : FERMA

Av köpeğinin gizlendiği yerden avı gözetlemesi.: FERMA

Av vergisi,av resmi. : SAYDİYE

Av. : ŞİKAR

Ava alıştırılamayan bir tür doğan. : ESPERİ

Avcı çantası.:CELBE

Avcı kulübesi Avcı pusu yeri. : AVSİN. : EVSİN

Avcı kulübesi.:GÜME

Avcılar için göl kenarında yapılmış kulübe. : BECENE

Avcıların av beklemek için taş yığınlarından yaptıkları pusu. : ÖNEZE

Avda hiçbir şey öldüremeyen veya tutamayan avcı için kullanılan sözcük.:MAZET

Avı çekmek için dökülen yem.:DADAMIK

Avlamak istediği yaban domuzu tarafından öldürülen,Bybloslu genç Fenike tanrısı.:ADONİS

Avlu.,iki ve daha çok katlı ev,sofa. : HANAY

Avrupa Birliğine üye ülkelerin ortak para birimi.:EURO

Avrupa Futbol Birliği’nin kısaltması.:UEFA

Avrupa uzay ajansı. : ESA

Avrupa uzay araştırmaları örgütü. : ESLO

Avrupa ve Kafkasya’nın yüksek dağlarında yaşayan bir cins dağ keçisi.:ŞAMUA

Avrupa Yayın Birliği. : EBU

Avrupa’da 18. asırda egemen olan İtalyan opera tarzının adı.: NAPOLİTEN

Avrupa’da bir ırmak. : İNN

Avrupa’da yaşayan bol renkli iri bir kelebek türü. : ADELA

Avrupa’nın en büyük gölü. : LADOGA

Avrupalıların Çin devlet memurlarına verdikleri ad. : MANDARİN

Avşa adasına verilen ad.:TÜRKELİ

Avşa adasında yetişen ve iyi bir sofra şarabı elde edilen kırmızı üzüm cinsi. : ADAKARASI

Avukat sayısı beşten az olan yerlerde avukat yetkisini taşıyan meslek ad***** verilen ad : DAVA VEKİLİ

Avukatların meslek örgütü. : BARO

Avustralya tavuğu’da denilen bir kuş. : MELİ

Avustralya’da yaşayan bir cins devekuşu. : EMU

Avustralya’da yaşayan çeşitli otçul keselilerin ortak adı.:VALABİ

Avustralya’da yaşayan keseli ağaççıl memeli hayvan.: KOALA

Avustralya’da yaşayan,ağır göv****,kısa bacaklı hayvan.:VOMBAT

Ay ( kamer ) takviminin beşinci ayı,büyük tövbe ayı.: CEMAZİYÜLEVVEL

Ay ağılı,hale. :AYLA

Ay çiçeğine verilen bir başka ad.:GÜNEBAKAN

Ay takviminde on birinci ay. : ZİLKADE

Ay takviminin yedinci ayı.:RECEP

Ayağa kalkmak. : KIYAM

Ayağa vurulan halka,köstek,pranga.:BUKAĞI

Ayağı kayma,sürçme. : ZEL

Ayağı sakat olan.:ÇOLPA

Ayağı sekili at.: ALABACAK

Ayağına çabuk,atik,çevik.:ÇALAK

Ayak : KADEM

Ayak bakımı.:PEDİKÜR

Ayak bastı parası. : KADEMİYE

Ayak bilekliği.. : HALHAL

Ayak takımı.:PARYA

Ayak topu. : FUTBOLAyakkabı bağı.:BAĞCIK

Ayakkabı boyama. : LOSTRA

Ayakkabı çekeceği. : KERATA

Ayakkabı kalıbının çapı. : LORTA

Ayakkabı yapıştırıcısı. : ÇİRİŞ

Ayakkabı,çanta yapımında kullanılan parlak deri.: RUGAN

Ayakkabıcılıkta kenar düzeltmek için kullanılan metal alet.:MAKİNETA

Ayakkabıların altına çakılan demir.: NALÇA

Ayakkabının altını kalınlaştırmak için yerleştirilen parça.: FİYAPA

Ayakkabının ön tarafında dikişle ayrılmış burun bölümü. : MASKARATA

Ayakkabının üstünden bacağın alt bölümüne değin sarılan,kumaş yada köseleden yapılmış bir tür tozluk. :.GETR

Ayakkabının yumuşak olan üst bölümü. : SAYA

Ayaklı,taşınır ocak.:MALTIZ

Ayaklık. : PEDAL

Ayakta duran. : KAİM

Ayarı bozuk (para). : NASARA : NASERE

Aydın ilinde bir baraj.: MADRAN

Aydın yöresinde,kadınların kına gecesi,düğün,bayram gibi özel günlerde başlarına örttükleri geniş örtüye verilen ad. : ULADA

Aydınlatma,ışıklandırma. : TENVİR

Ayın etkisiyle huyunun değiştiği düşünülen kimse.:AYSAR

Ayın on dördü.:BEDİR

Ayırıcı duvar,cidar.:ÇEPİÇ

Ayırmaç.:FARİKA

Ayırtman. : MÜMEYYİZ

Aylandız da denilen ve gölge ağacı olarak dikilen kötü kokulu bir ağaç. : KOKARAĞAÇ

Aymaz. : GAFİL

Aynı adlı karabiberden elde edilen bir tür içki. : KAVA

Aynı adlı keçi türünün ince,yumuşak,parlak yünü.:TİFTİK

Aynı cins. : HETEROJEN

Aynı cinsten şeyler arasındaki ince fark.:NÜANS

Aynı işi yapan esnafın bulunduğu çarşı. : ARASTA

Aynı oranda aynı element oluşumunda ama farklı özellik taşıyan iki bileşikten biri.:İZOMER

Aynı rengin çeşitli tonlarıyla yapılan resim. : KAMAYÖ

Aynı tiyatroda çalışan oyuncular topluluğu.:TRUP

Aynı yere giden taşıt veya yolcu topluluğu.:KONVOY

Ayrıca değerli taşlarla süslü olmayan altın veya gümüşten yapılmış kuyumculuk işleri.: SADEKARİ

Ayrılış,ayrılık. : FİRKAT

Ayrılma. : İNFİRAK

Ayrılmış,dağınık. : MÜTEFERRİK

Ayrıntılar.: MÜFREDAT

Ayvalık ilçesindeki ünlü turistik tepe. : ŞEYTAN SOFRASI

Az aydınlık yerlerde görememe biçiminde beliren göz hastalığı. : TAVUKKARASI

Az bulunan,nadir.:TURFA

Az eğimli arazi.:BAYIR

Az kavrulmuş un ve tavuk eti dövülerek yapılan,pelte kıvamında yöresel bir yemeğe verilen ad. : HERİSE

Az miktarda.:CÜZİ

Az pişmiş et. : TATARİ

Az sözle çok şey anlatma. : İCAZ

Az yada çok kabarık enine fitillerle belirginleşen ipekli bir dokuma. : GROGREN

Azalma. : FİRE

Azap.: EZİNÇ

Azerbaycan’ın başkenti.:BAKÜ

Azerbaycan’ın para birimi.:MANAT

Azerbaycanlı ünlü yazar.:ANAR

Azgın,kızgın hayvan.:AKUR

Azı dişi.:NAB

Azılı atları zaptetmek için dillerini bastıracak biçimde yapılmış demir araç.: KANTARMA

Azınlık,azlık. : EKALLİYET

Aziz mezarı.: RAVZA

Azman bir midye çeşidi.:PİNES

Azmış yara.:BICILGAN

Azotun bir başka adı. : NİTROJENBaba,şeyh,önder. : BAB

Bacağın alt bölümünü ve ayakkabının üstünü örten,kumaş veya köseleden yapılmış bir tür tozluk : GETR

Bacağın kalçadan dize kadar olan kısmı.:UYLUK

Badem sübyesi.Bademden yapılan şerbet. : SOMATA

Bademli kek. : PRALİN

Bafa gölünün diğer adı. : ÇAMİÇİ

Bağ bekçisi.:BAĞBAN

Bağ budamaya yarayan eğri bıçak.TARA

Bağ çubuğu,çalı çırpı.:ÇEPER

Bağ kütüğü. : OMCA

Bağ ve bahçe sulamak için açılmış su yolu,ark.:KARIK

Bağ,bahçe gibi yerlerin çevresine çalı,kamış,ağaç gibi şeylerden çekilen duvar.:ÇİT

Bağa,tosun. : KELE

Bağan otu’nun zehiri. : AKONİTİN

Bağırsak iltihabı.:ANTERİT

Bağırsak kurdu. : ASKARYAZ

Bağırsak solucanı. : ASKARİS.: ASKARİT

Bağırsak.:MİA

Bağırsaklar. : EMA

Bağırsakları tutan karın içi zarı. : MASARİKA

Bağırsakların iç yüzeylerinde bulunan pürtüklerin adı : TÜMÜR

Bağırsaktan yapılmış ameliyat ipliği.:KATGÜT

Bağış yapma : İRA

Bağlamaya benzer bir Yunan çalgısı. : BUZUKİ

Bağlamayı mızrap yerine parmaklarla çalmak.:ŞELPE

Bağlaşık devletler.(1.Dünya Savaşında İttifak Devletleri). : DÜVELİ MÜTTEFİKA

Bağnazlık.: TAASSUP

Bağsız ayakkabı.Kuzey Amerika Kızılderililerinin giydiği deriden yapılmış,tek parça ayakkabı. : MOKASEN

Baharat satıcısı. : AKTAR

Baharatlı sirkeye yatırılmış koyun etinden yapılan şiş.:ŞAŞLIK

Baharda çok erken çiçek açan ve eczacılıkta kullanılan soğanlı bir bitki.: KARDELEN

Bahardan az önce,ilkin havada,sonra suda ve en sonra toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi.:CEMRE

Bahçelerde süs çiçeği olarak yetiştirilen sarılıcı bir bitki. : AKASMA

Bahçelerde yazın oturmak için yapılan kafes biçiminde kubbeli,üstü yeşilliklerle sarılan süslü çardak. : KAMERİYE

Bahçıvan,bağ bekçisi.:BAĞBAN

Bahreyn’in başkenti. : MANAMA

Bahreyn’in plaka işareti.:BRN

Bakar körlük. : AMOROZ

Bakır kalay karışımı.: TUNÇ:BRONZ

Bakır küçük kova. : BAKRAÇ

Bakır taşı. : MALAKİT

Bakır,nikel ve çinkodan oluşan gümüş görünüşünde bir alaşım. : FAKFON

Bakırcı örsü. : ZAVA

Bakırdan yapılma ve küre biçiminde bir tür davul. : TİMBAL

Bakırdan,çift dilli nefesli çalgı.:SARÜSOFON

Bakışımsızlık. :ASİMETRİ

Bakir : ERDEN

Bakire kız. : AZRA

Bakla,fasulye,bezelye gibi taze sebzelerde,içinde tohumların sıralanmış bulunduğu kabuğa verilen ad. : BADIC

Baklagillerden,bazı türleri hekimlikte idrar söktürücü olarak kullanılan bir bitki.:KATIRTIRNAĞI

Baklagillerden,çok yıllık,dikenli bir çalı.:GEVEN

Baklagillerden,hayvan yemi olarak yetiştirilen bir bitki.:FİĞ

Baklagillerden,sıcak bölgelerde yetişen,bir çok türü bulunan bir bitki.:SİNAMEKİ

Baklavaya benzeyen bir tür hamur tatlısı.:SAMSA

Bakmak,beslemek,yetiştirmek. : ESERMEKBakmak,beslemek,yetiştirmek.:E SERMEK

Bakraç.: DEBBE

Bal : ASEL

Bal alırken takılan başlık. : GÖZENE

Bal konulan ufak tekne.:ŞAFUL

Bal mumuna veya parafine batırılmış fitil. : ŞAMA

Bal özelliği,bal niteliği. : ASELİYET

Bal özü. : NEKTAR

Bal peteği. : DALAK

Bal,yağ,yoğurt gibi şeyler koymaya yarar tahta kova.:KÜLEK

Bal,yoğurt koymaya yarayan tahta kova. : KÜLEK

Balçık : ALEKA

Balerin kostümü. : TÜTÜ

Balgam taşı.:ONİKS

Balı alınmış petek. : KAVARA

Balı alınmış petek.:KAVARA

Balık adam.ALGIÇ

Balık ağlarının alt ve üst yanlarına geçirilen keçi kılından ip. : FARİL

Balık ağlarının alt ve üst yanlarına geçirilen keçi kılından yapılmış ip.:FARİL

Balık salamurası. : LAKERDA

Balık yumurtası ile yapılan meze. : TARAMA

Balık.:MAHİ

Balıkçıların,balıkları çevirmek için kayıklarla denize fırdolayı ağ salmaları. : VOLİ

Balıkesir yöresine özgü bir halk oyunu.:NİNNARE

Balıkesir’de doğal güzelliğiyle ünlü bir şelale. : SÜTÜVEN

Balıkesir’in Sındırgı ve Bigadiç yörelerindeki dağ köylerinde yaşayan Yörüklerin geleneksel el tezgahlarında dokudukları yün halılara verilen ad. : YAĞCIBEDİR

Balıkesir’in Bandırma ilçesine bağlı bir belde.:EDİNCİK

Balıkesir’in Edremit ilçesine bağlı,etnografya müzesiyle tanınmış köy. :TAHTAKUŞLAR

Balıkesir’in eski adı.:KARESİ

Balıkesir’in İnegöl ilçesi yakınlarındaki ünlü kaplıca. : OYLAT

Balıkesir’in Sındırgı ilçesi yakınlarındaki ünlü kaplıca. : EMENDERE

Balıkesir’in Sındırgı ve Bigadiç yörelerindeki dağ köylerinde geleneksel el tezgahlarında dokunan yün halılara verilen ad.:YAĞCIBEDİR

Balıkların iste kurutularak yapılan pastırması. : LİKORİNOZ

Balıkların sürü halinde geçeceği yerlere ağlarla kurulan geniş ve sabit bir tuzak türü.: DALYAN

Balıkların tuzlaması.:ANÇÜEZ (ANÇUVEZ)

Balina.:FALYANOS

Balla hazırlanan bir hamur tatlısı. : ZULUBYA

Bambu saplarından yapılmış.:HEZARAN

Bangladeş para birimi.:TAKA

Bangladeş’in para birimi. : TAKA

Bankacılıkta faizin başlangıç tarihine verilen ad. : VALÖR

Bankalar arası işlemlerde bir gecelik faiz uygulaması.:REPO

Bankalar arasında çeşitli paralar için ön mutabakat ve emaneten satışla sağlanan takas işlemi.:SWAP

Bantlarla süslenmiş bir tür kumaş.: ELİFİ

Banyo temizlik aracı. : KESE

Barınak MELCE

Barındırma. : İBATE

Barış.:HAZAR

Baryum’a benzeyen,radyoaktif alkali toprak metali. : RADYUM

Baryumun simgesi:BA

Basıcı,yayıncı. : EDİTÖR

Basık ve geniş. : YAYVAN

Basım evinde harfleri dizen ve satırları blok durumunda döken dizgi makinesi. : LİNOTİP

Basımcılık. : TABAAT

Basımcılıkta harfler arasında bırakılan boşluk.:ESPASBasımcılıkta harflerin büyüklük ve küçüklüklerine göre aldığı ad. : PUNTO

Basımevinde harfleri dizen ve satırları blok durumunda döken dizgi makinesi.: LİNOTİP

Basımevlerinde dizilmiş harfleri iyice yerleştirmek için üzerlerine vurmaya yarar takoz.:TAKATUKA

Basiret.Gerçekleri yanılmadan görebilme yeteneği.: SAĞGÖRÜ

Basketbolde hatalı yürümeye verilen ad.: STEPS

Basketbolde hücum oyuncusu.:PİVOT

Baskın. : DOMİNANT

Basur. : HEMOROİT

Baş bodoslaması omurga hattına dikey olarak çelik lamadan yapılmış gemi.:BALTABAŞ

Baş çoban:EKE

Baş dönmesi. : VERTİGO

Baş garson. : METRDOTEL

Baş örtüsü olarak kullanılan bir tür ipekli dokuma. : VALA

Baş örtüsü,yazma.OLAK

Baş örtüsü,yün atkı.: LEÇEK

Baş parmak ve serçe parmağı uzaklığı. : KARIŞ

Baş tarafı balta ağzı gibi düz olan gemi.: BALTABURUN

Başa dert açacak karışık durum.:ÇAPANOĞLU

Başak toplama. : LİKAT

Başarı,başarma. : MUVAFFAKİYET

Başarısız. : RATE

Başı pullu,boyu 2 m kadar olan,zehirli ve tehlikeli bir yılan.:OKYILANI

Başı yuvarlak,kıçı aynalı Karadeniz yapısı bir yelkenli. : GAGALI

Başıboş at.:YILKI

Başıboş gezen hayvan sürüsü.:ÖREK

Başıboş hayvan.: YONT

Başın çevresine çember gibi dolanıp bağlanan bağ.:ÇATKI

Başıyla kanat ve kuyruk uçları aynı renkte olan güvercin.: MAĞ

Başka bir manzume örnek alınarak aynı ölçü ve aynı uyakla yazılan manzume.:NAZİRE

Başka insanların davranışlarını olumlu yada olumsuz biçimde yargılamakta kullanılan ölçütler bütünü. : AHLAK

Başka,fazla. : MAADA

Başka,öteki,diğer.:ÇİR

Başkaları.:AĞYAR

Başkalarının sırtından geçinen,a*****,tufeyli.:EKTİ

Başkalaşım. : METAMORFOZ

Başkanlık. : RİYASET

Başkasının adına gezerek satıcılık yapan kimse. : TABLAKAR

Başkasının buyruk ve dileklerini yerine getiren,söz tutan.:ESLEK

Başkasının yaptığı deyim ve davranışları anlamsız olarak yinelemek. : EKOLALİ

Başkasının yaptığı hareket ve davranışları anlamsız olarak tekrarlama,yansıca.:EKOPRAKSİ

Başkırdistan Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti. : UFA

Başkomutan.:MİR

Başlangıç.:MEBDE

Başlıca belirtisi kısa,çabuk,değişken güçte irade dışı hareketler olan bir hastalık.: KORA

Başlıca üyesi Fransız yazar Jules Romains olan ve toplumun ortak bilincini dile getirmeyi amaçlayan edebiyat akımı.:ÜNANİMİZM

Başlık. : SERPUŞ

Baştan ayağa./Baştanbaşa. : SERAPA

Baştan savma,üstünkörü.:YALAPŞAP

Başvurulması gereken kaynak.:REFERANS

Bataklık gazı. : METAN

Bataklık. Küçük su birikintisi,gölcük. : AZMAK

Batı Afrika da bir ırmak. : OTİ

Batı Afrika kıyılarında esen çok kuvvetli fırtına.:TORNADO

Batı Afrika ormanlarında,Gine ile Liberya arasında yaşayan,türleri içinde en iyi konuşan gri papağan.:JAKO

Batı Anadolu’da Lidya bölgesinde eskiçağ kenti. : SART

Batı Hindistan’da eski bir Hindu devleti. : KAÇ

Batı mimarlığı ve dekoratif sanatlarında 18.yy da ortaya çıkan stilize deniz kabuğu,çakıl taşı ve sarmal motiflere verilen ad. : ROKAY

Batı Samoa’nın başkenti. APİA

Batı ülkelerinde Vikont ile şövalye arasında soyluluk unvanı.: BARON

Bayat ekmek,yemek. : KERTİ

Bayındırlık işleri. : NAFİA

Bayındırlık.: UMRAN

Bayır.:ŞEV

Baykuşgillerden,Avrupa-Asya ve Kuzey Afrika’da yaşayan bir kuş.:KUKUMAV

Bayraktar.Sancak veya bayrak taşıyan. :ALEMDAR

Bayram.:İD

Bazı ateşli silahlarda namlunun ucunda bulunan küçük çıkıntı.: ARPACIK

Bazı bitkilerin genellikle süt görünümünde olan özsuyu (kauçuk özsuyu). : LATEKS

Bazı böceklerin katı ve sert üst kanadı. : ELİTRA

Bazı canlıların bir takım yiyeceklere,ilaç,koku,toz gibi nesnelere gösterdikleri ters tepkiye verilen ad. : ALERJİ

Bazı eşyaya verilmesi gereken boyutları,yan görüşü çizmeye,hazırlamaya yada denetlemeye yarayan örnek.:GABARİ

Bazı giyeceklere sertlik vermek için kullanılan bir tür kumaş. :TARLATAN

Bazı harfleri kusurlu söyleyen. : PELTEK

Bazı hayvan ve bitki hücrelerinde bulunan iğne biçiminde billur madde. : RAFAT : RAFİT

Bazı hayvanları karanlıkta ışık,çok aydınlıkta karanlık aramaya iteleyen dürtü.:FOTOKİNEZİ

Bazı işlerde sicim yerine kullanılan,ince ve uzun,esnek deri parçası.: SIRIM

Bazı kağıt oyunlarında üçüncü durumdaki oyuncu söz konusuysa,kendisinden önceki oyuncuda ara kağıt veya kağıtlar bulunduğunu düşünerek büyük kağıt yerine düşük değerde bir kağıt atmak.:EMPAS

Bazı kağıtların dokusunda bulunan ve ancak aydınlığa tutulunca görülen çizgi,resim ve yazı gibi biçimler.: FİLİGRAN

Bazı oltalarda kösteği ağırlaştırmak için kullanılan kurşun parçası.:ZOKA

Bazı telli çalgılarda kullanılan hayvan bağırsağından tel.Çalgı teli. : KİRİŞ

Bazı türleri evlerde süs bitkisi olarak yetiştirilen bir tür palmiye.:LATANYA

Bazı vakıf kuruluşlarında fakirlerin doyurulması için ayrılan ödenek.: İTAMİYE

Bazı yörelerimizde küçük kar anlamında kullanılan sözcük. : GİLİRİK

Bebeğin başsız olarak doğmasına tıpta verilen ad. : AKEFALİ

Bebeklere iç çamaşırı olarak giydirilen ince pamukludan kısa kollu giysi. : ZIBIN

Becerikli,iş bilen. : EVİRGEN

Becerikli,usta.:MAHİR

Beceriksiz,güçsüz.:CÜDAM

Bedenin belden aşağı bölümlerini yıkamakta kullanılan tuvalet aracı.:BİDE

Beğenmemek,azımsamak,küçümseme k. : BUNMAK

Beklenmedik hoş ve şaşırtıcı sözler söyleyen,güldürücü öykü anlatan kimse.: NEKRE

Bekleyen. : MUNTAZIR

Bel ve kalça arası. : BASEN

Bel,çapa veya sabanın toprakta kaldırdığı iri parça.:KESEK

Bel,orta,ara,aralık. : MİYAN (MEYAN)

Belediye.:URAY

Belgeleme. : TEVSİK

Belgesel.: DOKÜMANTER

Belirli bir tonda yazılmış müzik parçasının niteliği.: TONALİTE

Belirti. : SEMPTOM

Belirtiler.: SENDROM

Belize plakası. : BH

Bellek yitimi. : AMNEZİ

Belli belirsiz hissedilen hafif yel.:ESİNTİ

Belli belirsiz tarih olaylarına ve efsane motiflerine dayanılarak halkın hayal gücüyle meydana gelmiş eser,epope.: DESTAN

Belli bir birim alan içinde yaşayan tüm canlıları,fiziksel çevreleri ve aralarındaki her tür karşılıklı ilişkiyi içeren kavram.:EKOSİSTEM

Belli bir bölgede yaşayan hayvanların tümü./ Yeryüzünde ekolojik olarak sınırlanabilir bir yaşam mekanında bulunan bütün canlıları ifade eder.(orman faunası,çayır ve deniz faunası gibi). :FAUNABelli bir konuda düzenlenen oturum veya seminer,bilgi şöleni.:SEMPOZYUM

Belli bir malın yönetilmesi veya belli bir işin yapılması için görevlendirilen kimse.:KAYYUM

Belli konulara uzun süre odaklanabilme,ayrıntıları algılamada çok başarılı olma ancak insanlarla iletişim kurmakta zorlanma biçiminde kendini gösteren sendrom.:ASPERGER

Belli olmayacak kadar yavaş akan su.:IĞIL

Benekli hayvan.:ÇAPAR

Benim gibi.:BENCİLEYİN

Benin’in eski adı.: DAHOMEY

Benzenden türeyen ve boya sanayiinde kullanılan zehirli bir madde.Organik boya cevherine verilen ad. : ANİLİN

Benzer seslerin bir mısrada veya bir cümlede kulağa hoş gelecek bir ahenkte tekrarlanması.:ALİTERASYON

Benzeşim,örnekseme. : ANALOJİ

Benzeştirme. :ASİMİLE

Benzeti.:TEŞBİH

Beraber asker olanlar. : TERTİP

Berber :PERUKAR

Bereketli.:ARTAĞAN

Bergama ilçesinde Allianoi antik kentini sular altında bırakacak olan baraj.:YORTANLI

Bergama’nın eski adı. : PERGAMON

Bering Denizi ile Büyük Okyanus arasında yer alan adalar grubu. :ALEUT

Berkelyumun simgesi : BK

Besinini bağımsız olarak sağlayan bitki,kendi belsek.:OTOTROF

Beş heceli üç dizeden oluşan Japon şiir türü. : HAİKU

Beş yaşından büyük veya damızlık dışı bırakılmış dişi koyun.:MARYA

Beşparmak da denilen ve üzerine dikili çizgiler bulunan pamuklu bir kumaş.:ELİFİ

Beton delme kalemi. Betona ****k açmakta kullanılan sivri uçlu, çelikten yapılmış bir alet. : MURÇ

Beyaz iş işlemekte kullanılan beyaz ve parlak iplik.:SİRESATEN

Beyaz iş işlemekte kullanılan bir çeşit parlak pamuk ipliği.: PAMUKAKİ

Beyaz mermerde bulunan sert kısım. : EMERİL

Beyaz porselen kaplama.:JAKET

Beyaz Rusya’nın başkenti.: MİNSK

Beyaz yada mor çiçekler açan,meyveleri dikenli bir bitki.:TATULA

Beyaz,sarı renkte soğanlı bir süs bitkisi. : NERGİS

Beyaz,yeşil,mavimsi gri renkte billurlaşmış bir tür kalsiyum karbonat.:ARAGONİT

Beyin yangısı. : ANSEFALİT

Beyin dalgalarının ölçülmesi yöntemi.:EEG

Beyin elektrosu. : EEG

Beyin. : DİMAĞ

Beyit. : EV

Beyşehir gölünde bir ada. : MADA

Bez torba.:CAĞ

Bez dokuyan veya satan kimse.:BEZZAZ

Bez parçalarından dokunan basit kilim,yaygı. : PALA

Bez tezgahında ipliği ayarlayan tarak. : GÜCÜ

Bez,beze.:GUDDE

Bezekçi. Yapıların duvar ve tavanlarına süslemeler yapan usta. : NAKKAŞ

Bezekçilikte kullanılan,çok parlak, yeşil ve pembe dalgalı bir çeşit sedefe verilen ad.ARUSEK

Bezeme,süsleme. : TEZYİN

Bezikte bir deyim. : RUBİKON

Bıçak bilemeye yarayan çelikten,çubuk biçiminde araç. : MASAT

Bıçak,kılıç gibi kesici aletlerin kabzanın içinde kalan bölümü.:PIRAZVANA

Bıçkın Rum ****kanlısı.: PALİKARYA

Bıkma,usanma.:GINA

Bıldırcın sökünü. : CURNATA

Biberiye,dişbudak. : HASALBAN

Biçimsiz. : AMORFBilardo oyununda kullanılan değnek. : İSTEKA

Bilardoda ,oyunculardan birinin topunun öteki toplardan birine değdikten sonra geri dönmesini sağlayacak şekilde yapılan vuruş. : KLEPS

Bilenmiş kesici bir aracın yüzünde kalan ve bileyi taşıyla giderilen metal çapağı, kıl ağı. : ZAĞ

Bileşik. : MÜREKKEP

Bileşikgillerden şekeri çok bir tür yer elması. : BADAT

Bileşikgillerden,kökleri sebze olarak kullanılan otsu bir bitki.: TEKESAKALI

Bileşim,bileştirme. : TERKİP

Bilgi ve düşüncesi alınmak üzere kendisine danışılan kimse,bilgili.: DANİŞMENT

Bilgi,ilim,irfan.: DANİŞ

Bilgi,malumat.: TİLİ

Bilgicilik.: SOFİZM

Bilgileri gösteren simgeler dizesi.:KOD

Bilgili,haberli,uyanık. : AGAH

Bilginin saklanması ve üretilmesini konu alan akademik ve mesleki disiplini. : BİLİŞİM

Bilginler : ARİFAN.

Bilginler,yazarlar,sanatçılar kurulu.:AKADEMİ

Bilgisayar kullanımında çözüme erişmek için işlenebilir duruma getirilmiş bilgi ortamı.: VERİTABANI

Bilgisayarda bir depolama ortamı olarak yararlanılan,belli sığası olan,plastik manyetik araçlara verilen ad. : DİSKET

Bilgisayarda erişilebilir bellek.: RAM

Bilim doktorlarının ve Kardinallerin giydikleri dört köşe külah yada başlık. : BARATA

Bilinç,şuur.: ES

Bilinemezcilik.:LAEDRİYE

Bilinen,adı geçen,sözü edilen. : MAHUT

Bilirkişi.:EHLİHİBRE

Billur.:KRİSTAL

Billurlaşmış doğal kalsiyum karbonat.:KALSİT

Bilyeli tekerlekler ve küçük bir sandıktan oluşan basit taşıma aracı. : TORNET

Bilyeli yatak.:RULMAN

Bin dokuz yüz on iki yılında batan transatlantik. : TİTANİK

Bin metrekarelik bir alan ölçüsü birimi.: DÖNÜM

Binada genel elektrik sigortası. : KOFRA

Binaların önlerinde üstü örtülü önü açık yer. : REVAK

Bir atom yada molekülden ötekine bir yada daha çok elektronun geçişi olayı. : REDONS : REDOKS

Bir borunun ağzına biçim vermek, genişletmek veya pürüzlerini almakta kullanılan aygıt. : RAMBA

Bir çeşit uzun rende. : KUSTERE

Bir geminin alabildiği yük miktarı (.Kuzey Avrupa’da kullanılan 200 kg’a yakın gemi yüklerine ve büyük miktarda ticaret mallarına değer biçmeye yarayan kütle ölçü birimi). : LASTA

Bir ilacın yerine, o ilaçla aynı koşullarda ve aynı biçimde verilen etkisiz ve zararsız madde. :PLASEBO

Bir matematiksel ifadede aldığı değere göre belirli durumlar kümesini saptayan değişken. : PARAMETRE

Bir sanatçının, bir okulun veya bir dönemin yapıtlarını toplu bir biçimde sunan resim sergisi. : RETROSPEKTİF

Bir sözcüğün yerine başkasını kullanma biçiminde görülen konuşma bozukluğu, söz karışıklığı . : PARAFAZİ

Bir tiyatro oyununda oyuncuların bir defada söylediği parça. : TİRAT

Bir ülkede olağanüstü dönemlerde devletin ödeme süresi gelmiş borçlarını yasayla ertelemesi. : MORATORYUM

Bir akarsu yatağının az eğimli vadi tabanlarında ve ova düzlüklerinde çizdiği “S” harfine benzer kıvrım.:MENDERES

Bir aletin çapları birbirinden farklı olan parçalarından birini ötekine geçirebilmek için yararlanılan bağlayıcı.:ADAPTÖR

Bir Alman denizatlısı tarafından batırılan ve 1915’te ABD’nin 1.Dünya Savaşına girmesine neden olan İngiliz yolcu gemisi. : LUSİTANİA

Bir anason türü.(Çorba,sebze ve balık yemeklerinde kullanılır).:PİMPİNEL

Bir anayasa yapmak veya bir anayasayı değiştirmek için toplanan olağanüstü ve geçici meclis.:KONVANSİYON

Bir arazinin bölünmesi,parsellere ayrılması.:İFRAZ

Bir arazinin çeşitli noktaları arasındaki yükselti farkını ölçmeye yarayan alet,düzeç.:NİVO

Bir aruz vezni. : REMEL

Bir asitle birleşince bir tuz oluşturan madde.:BAZ

Bir at arabası türü.:LANDON

Bir atardamarın bir noktasında oluşan ur biçiminde gevşeme şişkinliği.:ANEVRİZMA

Bir atımlık barut.:KESİ

Bir av köpeği cinsi. : ZAĞAR : SETER

Bir av köpeği cinsi.:TERİYE

Bir av kuşu. : ÜVEYİK

Bir avuç dolusu: APAZ

Bir ayakkabıya ağaç veya metal çivi çakmak için ****k açmaya yarayan ayakkabıcı aleti.:KAÇABURUK

Bir bakteri türü.:BASİL

Bir baleyi oluşturan adım,figür ve anlatımların bütünü.:KAREOGRAFİ

Bir balık türü. : İSKORPİT: ZARGANA

Bir balık türü.: DUBAR

Bir baş rahip yada bir baş rahibe tarafından yönetilen manastır.:ABEYİ

Bir başlık türü.:BÖRK

Bir batarya topun birden ateş etmesi.:SAPARTA

Bir bestede kullanılabilecek aynı türden sesler kümesi.:SKALA.:ISKALA

Bir bezik oyunu terimi. : VİDO

Bir bilgiyi gösteren simgeler dizisi.:KOT

Bir binadaki toplantı veya gösterinin yapıldığı yer,/ Tiyatroda dinlenme yeri. : FUAYE

Bir binanın yöre imar dairesinin öngördüğü azami yüksekliği.:GABARİ

Bir borca karşılık hesabı daha sonra görülmek üzere yapılan kısmi ödeme.:AKONT

Bir böbrek üstü hormonu. : KORTİZON

Bir bölgede yetişen bitkilerin hepsi,bitki örtüsü.: FLORA

Bir bölgede yetişen hayvanların tümü.:FAUNA

Bir buçuk dirhem değerinde eski bir ağırlık ölçüsü birimi. : MİSKAL

Bir buharlı lokomotifin hemen arkasına yerleştirilen ve lokomotifin beslenmesi için gerekli yakıt ve suyu taşıyan araç. : TENDER Bir buluşun ve kullanım hakkının kime ait olduğunu gösteren belge. : BERAT

Bir büyük güç sahibini perde arkasından yöneten kimse.:KAMARİLLA

Bir büyükelçinin temsilci olarak bulunduğu ülke dışına çıkması durumunda veya o ülkeye gelmesinden önce ona vekalet eden diplomat.:MASLAHATGÜZAR

Bir canlıdaki genlerin tümü. : GENOM

Bir caz üslubu (1940’larda ortaya çıktı).:BOP

Bir cins antilop. : KAV

Bir cins av köpeği.: ZAĞAR

Bir cins bamya. : OKRA

Bir cins baykuş. : YAPALAK

Bir cins börülce. : MAŞ

Bir cins doğan. : ZAĞANOS

Bir cins erik. :AYNABAKAR

Bir cins güvercin. : PAL

Bir cins ince,şık dokunmuş patiska. : NANSUK

Bir cins iri yengeç.:PAVURYA

Bir cins kokulu sandal ağacı. Bir cins mısır.:KALEMBEK

Bir cins koyun. : DALABA

Bir cins mimoza:. AMBERAĞACI

Bir cins orkide. : ADA

Bir cins pamuklu kumaş. : KALİKO

Bir cins parlak kumaş. : KARAMANDOLA

Bir cins pasta.:EKLER

Bir cins portakal. : NAVEL

Bir cins reçine. : LAKA

Bir cins sülün. : TURAÇ

Bir cins taze fasulye.:ANAPA

Bir cins tüylü av köpeği: BARAK

Bir cins, sazana benzer tatlı su balığı. : KARAKEÇİ

Bir cismin hareketinin ölçülmesinde temel alınan nicelik. : MOMENTUM

Bir çakıl taşı türü.:BREŞ

Bir çalışmaya yardım sağlamak için,genellikle açık havada yapılan eğlentili toplantı.:KERMES

Bir çeşit balık ağı. : IRIP

Bir çeşit börülce.:MAŞ

Bir çeşit büyük ve zehirli örümcek.:KUNDA

Bir çeşit çevirme ağı.:BARABAT

Bir çeşit erkek şalvarı.:ÇAKŞIR

Bir çeşit hamur yemeği. : PİRUHİ

Bir çeşit ince,çoğu kez çiçekli pamuklu kumaş. : MARKİZET

Bir çeşit ipek kumaş.:KEMHA

Bir çeşit İtalyan peyniri. : PARMİCAN

Bir çeşit kekik. : ZAHTER

Bir çeşit kısa ney.: NISFİYE

Bir çeşit Leh dansı.:MAZURKA

Bir çeşit pamuklu kumaş. : HASA

Bir çeşit papağan.:LORİ

Bir çeşit pelte.: PALUZE

Bir çeşit sertçe,ince yünlü kumaş.:SOF

Bir çeşit testere. : MUŞER

Bir çeşit top mermisi. : HUMBARA

Bir çeşit Venedik altın akçesine verilen ad. : DUKA

Bir çeşit yanardağ kütlesi : BAZALT

Bir çiçek. : PAŞAÇADIRI

Bir çift at tarafından çekilen,üstü kapalı,yaylı ve dört tekerlekli binek arabası.:KARUÇA

Bir çifte kürekli küçük patalya. : DİNGİ

Bir çocuk oyunu. : KUKA

Bir çok Avrupa ordusunda mızraklı süvarilere verilen ad.:UHLAN

Bir çok bedensel özelliğiyle file benzeyen,tavşan iriliğinde memeli bir hayvan.: DAMAN

Bir çok bitkiyle özel bir koku verilmiş,tatlı,bir tür şarap.:VERMUT

Bir çok Ermeni baş patrik ve patriğin adı.: NERSES

Bir çok kıtadan oluşan şarkı gibi söylenmek üzere yazılmış duygusal şiir,şarkı. : LİED

Bir çok kişi tarafından el ele tutuşarak oynanan bir halk oyunu.: HORA

Bir çok kişinin yaptığı işlerde gayret vermek için kullanılan ünlem.:YİSA

Bir çok organik maddeyi eritmekte kullanılan uçucu,kolayca alev alır,eter kokusunda bir sıvı.:ASETON

Bir çuval türü.: TELİS

Bir dalda dördü beşi bir arada bulunan meyve kümesi.: ÇATANAK : ÇOTANAK

Bir dalganın genlik,evre ve sıklığının bir yasaya göre zaman içinde farklılaşması.:MODÜLASYON

Bir davanın mahkemece nasıl bir hükme bağlandığını gösteren resmi belge.:İLAM

Bir deniz teknesinin başka bir tekneye veya iskeleye yanını vererek yanaşması.:ABORDA

Bir deniz yolculuğunda geminin veya yükünün gördüğü zarar.:AVARYA

Bir deste (52’lik) kağıtla oynanan bir iskambil oyunu.:KİNG

Bir devletin topraklarıyla çevrilmiş,başka bir devlete ait arazi. :ANKLAV

Bir devletin yada bir şirketin yönetimini birlikte yürüten üç kişilik topluluk. : TROYKA

Bir dilde yeni sözcükler kullanma. : NEOLOJİ

Bir dileği yerine getirme.:İSAF

Bir dilin söz varlığı. : VOKABÜLER

Bir dizi metal yada bambu dilden oluşan Afrika’ya özgü bir çalgı. : MBİRA

Bir dokunun sertleşmesi.:SKLEROZ

Bir duvardaki taş yada tuğla sırası. : REDE

Bir düğmeyi yada kopçayı tutmaya yarayan halkacık. : BRİT

Bir düzlem şeklin aynı yöndeki paralel bütün kirişlerini eşit parçalara bölen çizgi. : ORTAY

Bir düzlemin odak denilen durağan iki noktaya uzaklıkları değişmeyen noktaların geometrik yeri olan eğri.:HİPERBOL

Bir ekin hastalığı. : RASTIK

Bir elçinin bir ülkeye atanmasından önce o ülkeden istenen uygun görme yazısı.:AGREMAN

Bir elektrik akımını alıp başka bir kuvvete çeviren cihaz.: RESEPTÖR

Bir elektrik devresindeki akımı,başka bir devreden geçen akımdaki değişiklikler aracılığıyla denetleyen aygıt,.değiştirgeç. : R**E

Bir elektrofonun veya başka elektro-akustik sistemin yükseltici ve hoparlörleriyle birlikte kullanılmak üzere tasarlanmış güç yükseltici olmayan radyo alıcısı.: TUNER

Bir elektron tüpünde temel işlevi ikincil yayım üretmek olan elektrot. : DİNOT

Bir elma türü. : APİ

Bir erik türü.:AYNABAKAR

Bir eser üzerindeki hak.: TELİF

Bir eserde asıl konu olarak ele alınan olaylardan önce,geçmiş bir takım başka olguları anlatan ilk bölüm,öndeyiş.:PROLOG

Bir fal türü.:CİFİR

Bir fındık çeşidi.:FOŞA

Bir Fransız halk dansı.:GAVOT

Bir gemici düğümü,ızbarço bağı.: ALABORİNA

Bir gemideki malların gösterildiği,boşaltma işlerinin yapılacağı liman idaresine verilecek liste./Bildiri. : MANİFESTO

Bir geminin alabildiği yük miktarı.:LASTA

Bir geminin hangi devlete ait olduğunu gösteren bayrak.:BANDIRA

Bir geminin yüklü su kesimi ile boş su kesimi arasında kalan bölümü.:FAÇA

Bir geyik türü. : ÇOPUR

Bir giyeceğin göğüsle omuz arasında kalan bölümüne eklenen parça,giysi.. : ROBA

Bir giyeceğin göğüsle omuz arasında kalan bölümüne eklenen parça.:ROBA

Bir görevin yerine getirilmesinde iş ortaklığı. : SİNERJİ

Bir görüntü,bir yaşantı veya bir davranışın daha iyi kavranmasını sağlamak için simgelerle göz önünde canlandırıp dile getirme. :ALEGORİ

Bir gösteri sırasında perde arasındaki dinlenme zamanı.:ANTRAKT

Bir güreş türü.:KARAKUCAK: DALMA

Bir halk türküsü.:MAYA

Bir hava taşıtının belirli bir noktadan uzaklığını ve yön açısından belirlemeyi ve çevredeki hava taşıtlarına kimi komutları iletmeyi sağlayan radar eşgüdümlü hava trafik denetleme sistemi. : NAVARBir hekimin ustalığı,mahareti. : HAZAKAT

Bir Hıristiyan derneği.:CİZVİT

Bir Hint tanrıçası.:BRAHMA

Bir Hint tanrısı.:BRAHMA

Bir hükümdara vergi veren halk. : RAİYE

Bir ırmağın denize kavuştuğu yerde lığların birikmesiyle oluşan üçgen biçimli ova,delta.:ÇATALAĞIZ

Bir ile üç yaş arasında bulunan burulmuş erkek sığır. : TOSUN

Bir ilin en yüksek maliye görevlisi.: DEFTERDAR

Bir inanışın heyecanı ile coşup kendisinden geçme hali,vecd.:CEZBE

Bir ipe geçirilmiş yada birbirine bağlanmış yaş yemiş yada sebze bağı. : HEVENK

Bir ipe veya çubuğa dizilmiş yada saplarından birbirine bağlanmış yemiş veya sebze bağı.:HEVENK

Bir iskambil oyunu. : FİTİL: OHEL

Bir İspanyol dansı.:BOLERO

Bir İspanyol şiir türü.:ROMANS

Bir iş için,herhangi bir üst makama yazılan yazı.:MÜZEKKERE

Bir işi yapmak,bir aracı onarmak için kullanılan alet takımı.:AVADANLIK

Bir işin sonunu düşünerek ölçülü,tedbirli davranma.: TEMKİN

Bir işletmenin ani batışı. : KRAK

Bir kağıt oyunu. : KANASTA

Bir kalkanın ortasında bulunan,eli korumaya ve oklardan sakınmaya yarayan,genellikle bombeli bölüm.:UMBO

Bir kap içinde sıvı yağ ve fitilden oluşmuş aydınlatma aracı.:KANDİL

Bir kasın tümünü veya bir parçasını kesme ameliyatı.:MİYOTOMİ

Bir keçi yünü türü.:MOHER

Bir kelimedeki harflerin yerini değiştirerek elde edilen kelime.:ANAGRAM

Bir kıyıya yada gemiye göre açık deniz. : ALARGA

Bir kilim türü.:CİCİM

Bir kimse veya bir sorun için halkın olumlu veya olumsuz kanaatinin belirlenmesi amacıyla yapılan oylama. : PLEBİSİT

Bir kimsenin kimlik bilgilerini gösteren kayıt. : KÜNYE

Bir kitabın kısaltılmış biçimi ve özellikle kısa tarih kitabı. : EPİTOME

Bir konu ile ilgili bilgi vermek ve bu bilgiler üzerinde tartışmak amacıyla birkaç yetkilinin yönetimi altında düzenlenen toplantı.:SEMİNER

Bir konuda özet olarak verilen bilgi veya açıklama.:BRİFİNG

Bir konuyu açıklamak için hazırlanmış resim veya levhalardan oluşmuş kitap,harita kitabı.:ATLAS

Bir koy yada lagünün dar girişi. : İNLET

Bir koyun türü.: DAĞLIÇ

Bir köleyi özgürlüğüne kavuşturma.: İTAK

Bir köpek cinsi. : KANİŞ

Bir köpek cinsi.:KANGAL.:FİNO

Bir köşeden karşı köşeye doğru katlanmış yada kesilmiş olan. : VEREV

Bir kumaş türü.:CANFES.:KREP

Bir kumaş üzerine başka bir kumaş parçası veya dantel dikilerek yapılan işlem.:APLİKASYON

Bir kundak üzerine oturtulan ve zemberekle geçirilen çelik yay. : ARBALET

Bir kurulun,bir topluluğun en önemli üyelerinden her biri. : RÜKÜN

Bir kuruluşa bağlı yolcu gemilerinin en eski kaptanı. : KOMODOR

Bir kuş türü.:BAŞTANKARA.:REA

Bir kuvvetin uygulandığı kütleyi bir eksen etrafında döndürme eğilimi. : TORK

Bir maddenin kimyasal bir tepkimede hiçbir değişmeye uğramadan tepkimenin olmasını veya hızının değişmesini sağlayan etkisi.: KATALİZ

Bir madeni paranın yüzündeki bütün kabartma ve resimlerden daha yüksek bir çıkıntı oluşturan çevre pervazı.:ARSATA

Bir mekanı örten kemerli yapı.. : TONOZ

Bir mersinbalığı türü.: BİZ.:ŞİP

Bir metreküp odun ölçü birimi. : STER

Bir metrenin milyonda biri. : MİKRON

Bir meyve. Tüylü Liçi. : RAMBUTAN
Bir meze türü.: TOPİK

Bir Mezopotamya destanı.:ETANA

Bir Mısır tanrısı.:PTAH

Bir motorda bilyelerin almaşık devinimini dairesel devinime çeviren dingil. : KRANK

Bir motorda bilyelerin almaşık devinimini dairesel devinime çeviren mil.: KRANK

Bir mukavemet yarışını ve bir tüfekle atış yarışını içeren kayak sporu. : BİATLON

Bir mülk kaça satın alınmışsa,o mülke o para ile sahip olma,önalım.:ŞUFA

Bir müzik parçasının dinleyicilerin isteği üzerine bir kez daha çalınması. : BİS

Bir müzik parçasının hangi hızla çalınması gerektiğini gösteren alet.:METRONOM

Bir müzik yapıtında kullanılmaya elverişli tüm seslerin oluşturduğu dizi.: SKALA

Bir oda veya mekana açılan,duvar yada çitle çevrili girinti.:ALKOV

Bir operanın sözlerinin yazılı olduğu kitap. : LİBRETTO

Bir organda,bir atardamarın,doku bozukluğu sonucu kan pıhtısı ile tıkanması.:ENFARKTÜS

Bir organı su vererek yıkayıp temizleme. : LAVAJ

Bir orkestradaki tüm çalgılarla çalınan bölüm.:TUTTİ

Bir orman ağacı. : SEKOYA

Bir orta oyunu tipi.:ZUHURİ

Bir ortaçağ çalgısı.: JİG

Bir Ortadoğu tanrısı.: BAAL

Bir ot ve bu otun öğütülmesiyle elde edilen tozdan yapılan bir çeşit tutkal.:ÇİRİŞ

Bir otomobilin arkasına takılan,insan taşımaya yarayan,tekerlekli,üstü kapalı araç.:KARAVAN

Bir oyuğa,bir yuvaya yerleştirilmiş tesisat.: ANKASTRE

Bir oyunda,bir filmde dinlenme süresi,ara.:ANTRAKT

Bir ölçü biriminin önüne getirildiğinde bu birimi binle bölen önek.:MİLİ

Bir ölüyü toprağa gömme.: DEFİN

Bir örümcek türü.:BÖ

Bir palmiye türü. : DUM

Bir pancar hastalığı. : KARABACAK

Bir papağan türü.:LORİ

Bir parça üzerine paralel çizgiler çizmek için kullanılan alet. : MİHENGİR

Bir parçanın ağır çalınacağını belirten müzik terimi.:LENTO

Bir parçanın ağır ve görkemli çalınacağını veya söyleneceğini anlatan müzik terimi.:LARGO

Bir parçanın canlı,neşeli ve hızlı çalınacağını belirten müzik terimi.:ALLEGRO

Bir parçanın notalarının,ara vermeden birbirine bağlanarak söyleneceğini veya çalınacağını belirten müzik terimi.:LEGATO

Bir Pasifik ülkesi olan Batı Samoa’nın başkenti.: APİA

Bir Pasifik ülkesi olan Batı Samoa’nın para birimi.: TALA

Bir Pasifik ülkesi olan Vanuatu’nun para birimi.:VATU

Bir poliçenin arkasına ciro edildiği kişiye ödenmesi için yazılan havale emri. : ORDİNO

Bir resim,desen yada alçak kabartmada,bazı nesne ve figür boyutlarının,perspektifin etkisiyle kısalması. : RAKURSİ

Bir resmi sulandırılmış renklerle boyamaya yada gölgelemeye verilen ad. : LAVİ

Bir roman veya öyküde ikinci derecede bir olay.:EPİZOT

Bir saç şekli. : ALABROS

Bir salgı bezi dokusunda,o doku aleyhine gelişen tehlikesiz ur.:ADENOM

Bir sanatçının tek müzik aleti eşliğinde verdiği konser. : RESİTAL

Bir seçimde adaylardan hiçbirinin gerekli oyu sağlayamaması nedeniyle seçimin sonuçsuz kalması. : BALOTAJ

Bir sesin yarım ton kalınlaştırılacağını gösteren nota işareti.:BEMOL

Bir sıvının içindeki alkol derecesi. : GRADO

Bir sıvıyı gaz biçiminde püskürten aygıt.:VAPORİZATÖR

Bir sinema filmini televizyonda göstermeye yarayan cihaz.: TELESİNEMA

Bir sinir lifini uyarmak için anında devreye giren bir doğru elektrik akımının sahip olması gereken en düşük şiddet değeri. : REOBAZ

Bir sonuç çıkartma yolu.:ANALOJİ

Bir sorunu ele alış,ona bakış biçimi.:YAKLAŞIM

Bir sözcükteki harflerin yerini değiştirerek elde edilen yeni sözcük.:ANAGRAM

Bir su altı aracı.:BATİSKAF
Bir süre sürülmeyerek boş bırakılmış tarla. : GEN

Bir süs bitkisi. : ŞAKAYIK : KÜPE ÇİÇEĞİ : KATALPA

Bir süs taşı. : AMETİST

Bir şarkının,bir filmin deneme kaydı yada çekimi. : DEMO

Bir şehrin avukatlarının toplandığı meslek kuruluşu.:BARO

Bir şey için uygun durum,fırsat.:PUNT

Bir şey üzerindeki gerekli bilgi,kavram.:NOSYON

Bir şeyden korkmak,ürkmek,çekinmek.: OCUMAK

Bir şeye dayanan. : MÜSTENİT

Bir şeyi başka bir şeyle karıştırma.HALT

Bir şeyi bir yerden bir yere götürüp getirmeye yarayan halat.: VARAGELE

Bir şeyi unutmamak için parmağa bağlanan iplik. : RETİME

Bir şeyin ayrıntılarına girmeden ana çizgilerini belirten.:KABATASLAK

Bir şeyin balmumu,alçı gibi maddeyle kalıbını çıkarmak için yapılan işlemlerin tümü.:MULAJ

Bir şeyin en güçlü ve sağlam yönü.:RÜKÜN

Bir şeyin en yüksek ve sivri noktası.: DİN

Bir şeyin içinde var olan. : MÜNDEMİÇ

Bir şeyin içindeki öz,lup.: EVİN:NÜVE

Bir şeyin kenarını koruyan,süsleyen veya sınırını belirleyen çerçeve.:BORDÜR

Bir şeyin özü,aslı.:MAYE

Bir şeyin parçaları arasındaki uygunluk.:LORANT

Bir şeyin yokluğunu hissetme. : ARAMİ

Bir tabanca türü.:PİŞTOV

Bir takoz türü.:BAT

Bir tarım aleti,geminin orta bölümü. : BEL

Bir tarikatın müritlerinin yolculukları sırasında konakladıkları, ibadet ve ayin yaptıkları tekkelere verilen ad. : ZAVİYE

Bir tatlı su balığı: ÇOTİRA. : TARANGA

Bir tatu (döğme) türü. : APAR

Bir tekkenin şeyhi olan kimse.: POSTNİŞİN

Bir televizyon ekranına bağlanan mikrofon yardımıyla,ekrandaki görüntüler eşliğinde şarkı söyleme esasına dayanan oyun.: KARAOKE

Bir tema etrafında oluşan.:TEMATİK

Bir ticaret senedinin yenilenmesinden alınan komisyon.:ACYO

Bir ticari ortaklığın kuruluşu sırasında başlangıç sermayesini oluşturmak üzere ortakların vermeyi yükümlendikleri değerlerin tümü./ Anonim şirketlerde kurucu ortakların veya sermaye artırımına katılanların şirket sermayesine yaptıkları her türlü katkı. : APOR

Bir tiyatro oyuncusunun seyircilerin duyacağı biçimde ama sanki diğer oyuncular duymuyormuş gibi konuşması veya düşünmesi:. APAR

Bir tiyatro oyununda oyuncuların bir defada söylediği parça : TİRAT

Bir tiyatro oyununda,karşısındakinin sözüne gerekli karşılığı verme.:REPLİK

Bir tiyatro sahnesinin önünde,ışık ve ışıldakların yerleştirildiği,izleyiciye en yakın yer.:RAMP

Bir tiyatroda en üst balkon. : PARADİ

Bir toplantıda bulunma karşılığı alınan para,oturum ücreti.:HAKKIHUZUR

Bir toplumdaki ahlakla ilgili davranış biçimleri. : TÖRE

Bir tuzla ürününün satıldığı bölgeler. : OROS

Bir tür Amerikan kekliği. : İNAMBU

Bir tür antilop. : UREBİ

Bir tür asma,Meryem ana asması.:AKASMA

Bir tür balık ağı. : ABLATYA

Bir tür başlık. : KABALAK

Bir tür baykuş. : KUKUMAV

Bir tür bıçak. : DAĞA

Bir tür cüppe. : BİNİŞ

Bir tür çuha. :.EN

Bir tür dana ve öküz derisi.:TELATİN

Bir tür davul.:TİMBAL

Bir tür ****kli balık ağı.:IRIP

Bir tür domino oyunu.: AZNİF

Bir tür et yemeği. : PATE

Bir tür ferace. : ALAVURA

Bir tür filika.:FUTA

Bir tür gemici düğümü.Izbarço bağı. : ALABORİNA

Bir tür hafif ayakkabı. : YEMENİ

Bir tür ince dokunmuş çizgi kumaş.:ÇİTARİ

Bir tür ince ipekli kumaş. : PAPAZİ

Bir tür ince meşin. :VAKETA

Bir tür İngiliz birası.:ALE

Bir tür iplik bükme aracı.:TEŞİ

Bir tür işleme. : KOPANAKİ

Bir tür jelatin. : AGARAGAR

Bir tür kağıt süslemeciliği.:EBRU

Bir tür kalın ve ağır çizme. : TOMAK

Bir tür kalsiyum karbonat.:ARAGONİT

Bir tür keçe çadır. : GEDEME

Bir tür kement.:BOLA

Bir tür kertenkele. : BABAKÖŞ: AGAMA:VARAN

Bir tür keten patiska veya basma. : KRETON

Bir tür keten,patiska veya basma.:KRETON

Bir tür kısa hırka.:LİBADE

Bir tür kömür sobası.: SALAMANDRA

Bir tür kukuletalı asker kaputu,yağmurluk.:AVNİYE

Bir tür kumaş. : DRA: FLANEL

Bir tür kuzu eti yemeği. :KAPAMA

Bir tür kürek.:AYALEMA

Bir tür macun.:BERŞ

Bir tür mezgit balığı. : MERLANOS Bir tür nişasta helvası.:SABUNİYE

Bir tür org.: LATERNA

Bir tür ökçesiz ayakkabı,yemeni. : KALAVRA

Bir tür palmiye. : AREKA

Bir tür pamuklu kumaş. : PAZEN

Bir tür pelte. : PALUZE

Bir tür perde. : STOR

Bir tür peynir. : EDAM

Bir tür sağlam ve yumuşak dana veya öküz derisi. : TELATİN

Bir tür sert ve fazla kızarmayan domates. : *****A

Bir tür ses alma cihazı.: DİKTAFON

Bir tür sıçan. : FARİG

Bir tür sıralaç. : KALAMAZO

Bir tür soğanlı süs bitkisi.:AMARİLİS

Bir tür süs kağıdı.: SERPANTİN

Bir tür süsleme sanatı. 18. yy başında Fransa’da çok geçerli olan,kavisli çizgileri bol,gösterişli bezeme üslubu. : ROKOKO

Bir tür şahin. : LAÇİN

Bir tür şalvar. : ELİFİ

Bir tür şeker hamuru.:NUGA

Bir tür tabanca.:NAGANT

Bir tür takoz.:BAT

Bir tür taşkömürü.:ANTRASİT

Bir tür tozluk.:GETR

Bir tür verimli balçık. : LÖS

Bir tür yağsız ve tuzsuz peynir. : TELEME

Bir tür yapay mermer. : BREŞ

Bir tür yelkenli ve motorlu yarış teknesi.:REGATA

Bir tür yün örgüsü. : HARAŞO

Bir tür yünlü kumaş. : KAŞE

Bir tür zamk.:KİTRE:LAK

Bir türün,bir olayın karakteristik yönünü veren.:SPESİFİK

Bir ulusun başka bir ulusu siyasi ve ekonomik egemenliği altına alarak yayılması veya yayılmayı istemesi.: EMPERYALİZM

Bir ülkede yönetime el koyan kimselerden oluşan kurul.: CUNTA

Bir ülkenin iskeleleri arasında gemi işletebilme hakkı. : KABOTAJ

Bir üzüm cinsi. : İRİKARA: PAPAZKARASI

Bir üzüm türü.:KARAGEVREK

Bir varlığın doğası. : NELİK

Bir veya iki çalgı için yazılmış,üç veya dört bölümden oluşan müzik eseri.:SONAT

Bir veya iki milimlik pli. : NERVÜR

Bir yada iki çalgı için yazılmış üç yada dört bölümden oluşan müzik eseri. : SONAT

Bir yağ türü.:BEZİRYAĞI

Bir yapıda dış kapıyla odalar arasındaki giriş bölümü.: DALAN

Bir yapının Belediyece öngörülen yüksekliği. : GABARİ

Bir yapının iç duvar kaplaması. : LAMBRİ

Bir yarış yelkenlisi. : SNİPE

Bir yaşını geçmiş inek yavrusu.ÜVE

Bir yazı sayfasının altına,metnin herhangi bir noktasıyla ilgili olarak yazılan açıklama.:HAŞİYE

Bir yelkenli türü.:CÖNK

Bir yengeç türü. : UCA

Bir yerde biriken sıvıları dışarıya akıtmakta kullanılan oluk veya boru. : AKAÇ

Bir yere gönderilen eşyanın listesi.:İRSALİYE

Bir yeri kira ile tutabilmek için sahibine veya içindeki kiracıya açıktan verilen para.:HAVAPARASI

Bir yetimin veya akılca zayıf birinin malını yöneten kimse. : VASİ

Bir yılan türü.: PİTON

Bir yıllık kuzu.:TOKLU

Bir yol veya geçide girilmemesi için acele yapılan engel : BARİKAT

Bir yüzeyin eğiklik derecesini anlamaya yarayan araç. Topoğraf aracı. : NİVO

Bir yüzü içbükey,öbür yüzü dışbükey olan mercek. : MENİSK

Bir yüzünde Kurtuluş Savaşı,diğer yüzünde ise Cumhuriyetin ilanı canlandırılan,8 Ağustos 1928’de açılan Taksim Atatürk Anıtının İtalyan heykeltıraşı.:PİETRO CANONİCA

Bir zırhlı gemi türü. : DRETNOT

Bir zinciri oluşturan halkalardan her biri. : BAKLA

Bira yapmak için çimlendirilip kurutularak hazırlanmış arpa veya başka taneler.:MALT

Birbirine bağlı kurşun bölmelere yerleştirilmiş renkli cam parçacıklarından oluşan,saydam pencere süslemesi veya resim. : VİTRAY

Birbirine paralel olarak uzanan iki akarsu arasında kalmış dağ sırtı.:KIRAN

Birbirine sürtünen cisimlerin karşılıklı etkileşimini inceleyen bilim dalı. : TRİBOLOJİ

Birbirine uygun,karışık. : MÜMTEZİÇ

Birbiriyle geçinemeyen gemi tayfası. : ALABABULA

Birçok onayaklı kabukluda orta sularda yaşayan larva biçimi. : ZOE

Birden çok işletmenin bir grup başkanının yönetimi altında,belirli bir işi gerçekleştirmek amacıyla belirli bir süre için oluşturdukları topluluk.:POOL

Bireycilik. : İNDİVİDÜALİZM

Bireyler.: EFRAT

Biri Amerika’da,diğeri Madagaskar’da yetişen ve yelpaze biçiminde yaprakları olan iki ağacın ortak adı.:RAVENALA

Biri öne,öteki arkaya bakan,birbirine karşıt iki yüz biçiminde betimlenen eski bir Roma tanrısı. :İANUS

Bir-iki yaşında koyun. : ŞİŞEK

Birimlerin başına konulduğunda on katı gösteren bir ek.: DEKA

Birinci çağın ilk dönemi ve bu dönemde oluşmuş yer katmanları.:KAMBRİYEN

Birinci Dünya Savaşında Osmanlı ordusunda kullanılan bir tür başlık.:KABALAK

Birine bir mülkü sahip kılma. : TEMLİK

Birine karşı gelmek,sert cevap vermek.:ÇEMKİRMEK

Birinin ölümünü haber veren.:NAİ

Birler,tekler. : YEGAN

Birleşik bir ışık demetinin bir biçmeden (prizma) geçtikten sonra ayrıldığı basit renklerden oluşmuş görüntü.:TAYF

Birleşikgillerden hekimlikte kullanılan ıtırlı bir bitki. : TARHUN

Birleşikgillerden,kökleri sebze olarak kullanılan otsu bir bitki. : TEKESAKALI

Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü’nün kısa yazılışı.: UNESCO

Birlik. : VAHDET

Birlikte kullanıldığı terimin anl***** aşırılık kazandıran bir müzik terimi.:ASSAİ

Birmanya (Myanmar) para birimi. : KIYAT

Birmanya’da sıradağlar. :ARAKAN

Birmanya’nın plakası. :BA

Bisiklet ve motosiklette dümenin elle tutulan kısımlarına geçirilen ve yumuşak,sentetik maddeden yapılan kaplama.:ELCİK

Bistüri. : NEŞTER

Bit yavrusu. : YAVŞAK

Bit,tahta kurusu gibi böceklerin yumurtası.:SİRKE

Bit. : KEHLE

Bitki hastalıklarını inceleyen bilim dalı.:FİTOPATOLOJİ

Bitki kökleri,şeker,misk,dövülmüş ceviz veya fındık içi ile yapılan bir tür şekerleme.: DEVAİMİSK

Bitki. : VİTAL

Bitkilerden elde edilen ilaçlarla hastalıkların tedavisi.: FİTOTERAPİ

Bitkilere,özellikle ekinlere zarar veren bir böcek.:BAMBUL

Bitkilerin,hayvanların doku ve sıvılarında bulunan,birleşimi karbon,oksijen,azot,hidrojen ve kükürt olan,suda eriyen,beyaza yakın renkte,yapışkan madde.:ALBÜMİN

Bitkinin doğal olarak yetiştiği yer,yurt.:HABİTAT

Bitkisel tellerden yapılmış kaba örgülü büyük çuval. : TELİS

Bitkisiz. : AFİTAL

Bizans kiliselerinde kadınlara ayrılan bölüm. : YİNEKE

Boagillerden,Afrika ve Asya’da yaşayan,zehirsiz,çok güçlü büyük yılan.:PİTON

Boagillerden,tropikal Amerika’da yaşayan,avını sararak ve sıkarak öldüren yılan.:ANAKONDABodrum yakınlarında turistik bir belde.:TÜRKBÜKÜ

Boğa güreşçisi. : TORERO

Boğa güreşi.:KORİDA

Boğa,tosun.:KELE

Boğanotunun güz çiğdemi de denilen bir türü. : İTBOĞAN

Boğaya tutulan kırmızı şal (Matadorların boğayı yormak ve hırslandırmak için kullandıkları kırmızı renkli kumaş parçası). : MULETA

Boğaz mukozasının şişmesi,yutak iltihabı.: ANJİN

Bol,verimli,gür.:FEYYAZ

Bolivya’nın başkenti. : LAPAZ

Bolkar dağları ile Ala dağlar kütlesini birbirinden ayıran tektonik çukur. : ECEMİŞ

Bolluk,genişlik.:FERAHİ

Bolu ilinde bir kaplıca.:SAROT

Bolu yakınlarındaki kayak merkezi. : KARTALKAYA

Bolu’nun Göynük ilçesinde,doğal güzelliğiyle tanınmış bir göl.:SÜNNET G**Ü

Bombalardan korunmak için yerin altına kazılmış siper.:KAZAMAT

Borazan kuşu. : AGAMİ

Borç alınan bir paranın belirli zamanlarda ödeneceğini gösteren senetler.:ESHAM

Borç alma. : İSTİKRAZ

Borç veren,alacaklı : DAİN

Borç veren.: DAYİN

Borç verme anlamında eski bir sözcük. : İDANE

Borç verme. : İKRAZ

Borçlar.: DÜYUN

Borda kaplamalarını yerleştirmek için ahşap gemilerin omurgalarına açılan yuva. : AŞOZ

Borneo dağlarında yaşayan sülün. : RALİC

Borsada kesin va**** değerlerin kuru ile primli değerlerin kuru arasındaki fark. : EKAR

Boru sesi. : Tİ

Boruları döndürmeden eklemeyi sağlayan bağlantı parçası. : RAKOR

Borusunun içinde,ağız ****ğinin altında bir tapa (blok veya dil ) bulunan ve ucundan üflenerek çalınan kavallara verilen ad. : DİLLİDÜDÜK

Bostanda yapılan bekçi kulübesi. : GÜMELE

Boş alan korkusu.: KENOFOBİ

Boş,anlamsız söz.:FASARYA

Boş,çürük,yanlış. : BATIL

Boş,yararsız : . MALAYANİ

Boş. : TEHİ

Boş.,yararsız,.saçma. : ABES

Boşanma. : TALAK

Boşanmış kadın. : TALİKA

Boşluk. : KAVİTE

Boşluk.:VAKUM

Boşta gezen.:HAYTA

Boşuna.:BEYHUDE

Botanikte köksap.: RİZOM

Botanikte populus olarak tanımlanan söğütgillerden uzun orman ağacı.: KAVAK

Botanikte,kabuğu çatlamamış meyve kabuğuna verilen ad.: AKEN

Bovling oyununda devrilmeye çalışılan,üzeri plastik kaplı tahta kuka. : PİN

Boy,endam. : KAMET

Boy,klan. : ANAR

Boyacılık ve sepicilikte kullanılan tanence zengin bitkisel özüt. : KAŞA

Boyacılıkta kullanılan,nikel ve demire benzeyen,gümüşi renkte bir element.:KOBALT

Boyalı ve yapışkan suyun üzerine kapamak yoluyla kağıda yapılan bir çeşit dalgalı ve kareli süs.:EBRU

Boyanmamış seramik rengi. : ZEM

Boylam uzunluk. : TUL

Boynuz.:KARN

Boynuzdan yapılan bir çeşit boru. : NEFİR Boyu yüz metreyi aşabilen bir ağaç.: OKALİPTÜS

Boyu 40-60 cm,vücudu silindir biçiminde,gaga gibi ince uzun sivri ağızlı geçici bir balık.:ZARGANA

Boyunduruk. : NİR

Boyut.:BUUT

Boyutları farklı iki gövdeden oluşan tekne tipi.: PRAO

Bozukluk ,yanlışlık. : SAKAMET

Bozukluk,yanlışlık,eksiklik.:S AKAMET

Bozularak kokuşmuş.:CILK

Bozulmak,ekşiyip çürümek.: EPRİMEK

Böbrek üstü bezlerinin etkili bir maddesi. :ADRENALİN

Böbürlenme. : TAFRA

Böcek.:HAŞERE

Böcekbilim.:ENTOMOLOJİ

Böceklerde baş ile karın arasında kalan beden bölümü. : TARAKS

Böcekleri inceleyen bilim dalı.: ENTOMOLOJİ

Böceklerin kurtçuk durumundan yetişkin duruma geçerken arada aldıkları özel biçim. :NEMF

Böceklerin kurtçuk durumundan yetişkin duruma geçerken arada aldıkları özel biçim.:NEMF

Böğürtlen,diken dutu,it üzümü. : BÜK

Böğürtlen.:BÜK

Bölüştüren, ayıran, ikilem. : MUKASSİM

Bram Stoker’ın sinemaya da uyarlanmış ünlü korku romanı.RAKULA

Brezilya müziği.(1950’lerin sonlarında ortaya çıkarak halk arasında yaygınlaştı).:BOSSANOVA

Brezilya’da bir kent. : NATAL

Brezilya’da büyük kentlerin çevresini saran gecekondulara verilen ad. : FAVELA

Brezilya’nın para birimi. : REAL

Brezilya’nın plaka işareti. : BR

Briçte iki manştan oluşan bölüm.:ROBER

Briçte karşı tarafa ancak bir el vererek çıkarılan oyun. : ŞLEM

Briçte kazanılan her ele verilen ad.: LÖVE

Briçte oyunculardan birinin elinde bir renkten hiç kağıt bulunmaması. : ŞİKAN

Briçte,bir eli üstün bir kağıtla almayıp daha aşağı bir kağıtla almaya verilen ad.:EMPAS

Bronz. : TUNÇ

Bu günkü belediyenin Türkiye’de ilk kurulan biçimi. : ŞEHREMANETİ

Bu günkü Hollanda,Belçika ve Kuzeydoğu Fransa’ya eskiden verilen ad.: FELEMENK

Buddha’nın Çin’deki adı.: FO

Budistlerin en büyük tanrısı. TARA

Budizm de ruhun ulaştığı en yüksek mertebeye verilen ad. : NİRVANA

Budun ön kısmından elde edilen ve kızartmaya elverişli olan dana eti. : NUAR

Buğday tanesinin olgunlaşmış içi.,bir şeyin özü. : EVİN

Buğday,toprak gibi şeylerin elendiği iri gözlü kalbur.:GÖZER

Buhar. : İSTİM

Buharlı hamam. : SAUNA

Bukalemun. : KAYAKELERİ

Bulanık,net olmayan. : FLU

Bulaşıcı hastalıklar bulunan bir ülkeden gelmiş insanların karantinaya alındıkları binaya verilen ad. : LAZARETTO

Bulaşıcı,geçici.:SARİ

Bulgar parası. : LEVA

Bulgaristan’ın plakası. : BG

Bulgur,biber,soğan,domates gibi şeylerle yapılan ve asma yaprağına sarılıp çiğ olarak yenen bir yemek. : BAT

Bulmaca anlamında kullanılan bir sözcük.: ENİGMA

Bulmaca bilim. : ENİGMATOLOJİ

Bulut. : SEHAB

Bunama. : ATEH

Bunamış.: MATUH

Bundan böyle. : BADEMA

Bundan dolayı. : BİNAENALEYH

Bunun gibi,böyle. : HAKEZA : KEZALİK

Burçlar kuşağının dördüncü işareti (Yengeç).:CANCER

Burdur’da bir baraj.:ONAÇ

Burgaç,çevri,eğrim. : ANAFOR

Bursa – Mustafakemalpaşa’da bir kaplıca. : DÜMBÜLDEK

Bursa ili Mustafakemalpaşa ilçesinin eski adı. : KİRMASTİ

Bursa’nın Gemlik ilçesinin antik dönemdeki adı.:KİOS

Bursa’nın Mudanya ilçesine bağlı,tamamıyla sit alanı olan Zeytinbağı bucağının eski adı.:TİRİLYE

Burun boşluğu ile orta kulağı birleştiren boru biçimindeki yola verilen ad.:ÖSTAKİ

Burun iltihabı. : RİNİT

Burun kanaması. : EPİSTAKSİS

Burun ve burun boşluğu hastalıklarıyla uğraşan patoloji dalı.: RİNOLOJİ

Burun. : ENF

Burunotu.: ENFİYE

Buzul.:CUMUDİYE

Bükerek germek için iki kat edilmiş bir ipin ucuna geçirilen tahta parçası. : TOYAKA

Bükme ve fırlatma tekniklerini kullanması ve saldırganın gücünü ve hamlelerini ona karşı kullanmayı amaçlaması bakımından Jiujitsu ve Judo dövüş tekniklerine benzeyen kendini savunma sistemi.:AİKİDO

Bütün beslenme işlevlerinin bozulmasıyla oluşan ileri derecede zayıflık. : KAŞEKSİ

Bütün beslenme işlevlerinin bozulmasıyla oluşan ileri derecede zayıflık.:KAŞEKSİ

Bütün denizlerde yetişen,emici köklerle kayalara tutunan,uzun şeritler durumunda bir deniz yosunu.: LAMİNARYA

Bütün dünyaya yayılmış küçük yaprak böceği. : LUPERUS

Bütün Hıristiyan kiliselerinin birleştirilmesini amaçlayan hareket.:EKÜMENİZM

Bütün vücudu yıkamak.:ÇİMMEK

Bütünleşme,birleşme.: ENTEGRASYON

Bütünleşme,birleşme.:ENTEGRASY ON

Bütünsel. : TOTALBüyücü.:CADI

Büyük araç korunağı,sundurma. : HANGAR

Büyük bakraç.Su kovası. : SİTİL

Büyük balıkçı kayığı. : ALAMANA

Büyük balıkların göğsüne yapışık olarak yaşayan küçük balıklara verilen ad.:RAMORA

Büyük bir maymun türü.:LANGUR

Büyük bira bardağı.:ŞOP

Büyük boynuzları olan bir yaban koyunu : ARGALI

Büyük bölümü hazır olarak buzdolaplarında saklanan,sonradan birleştirilip çabucak hazırlanabilen basit ve standart yiyecek servisinde uzmanlaşmış lokanta.:SNACK

Büyük bölümü saf metandan oluşan,kolayca tutuşabilen bir gaz.:GRİZU

Büyük çağlayan.:ÇAVLAN

Büyük çarpmaları,bölmeleri,kök ve kuvvet alışlarını yapabilmek için bulunan bir yol.:LOGARİTMA

Büyük çivi. : ENSER: MIH

Büyük çoğunluğu Moldova’da,az bir bölümü ****orman,Dobruca,Besarabya ve Ukrayna’da oturan Ortodoks Türk halkı.:GAGAVUZ

Büyük ****kli kalbur. : SARAT

Büyük devletler. (İngiltere,Fransa,Almanya ve Rusya). : DÜVELİ MUAZZAMA

Büyük erkek kardeş,ağabey. : EDE

Büyük hasır çanta.Hasırdan örülmüş saplı torba. : ZEMBİL

Büyük havan. : DİBEK

Büyük havuz.:BİRKE

Büyük Hindistan cevizi. : NARCIL

Büyük ırmak. : ŞAT

Büyük iplik çilesi.: KELEP

Büyük kötülük. : MELANET

Büyük küpeleriyle tanınan ve dinsel inançlarında Hindu,Şiva,Tandra Budhacılığı ve Hathayoga’ya özgü ögeleri birleştiren Şivacı çileciler tarikatı.: KANPHATAYOGİ

Büyük mağaza.:BONMARŞE

Büyük Menderes deltasında,zengin bir kuş yapısına sahip olan göl.:KARİNE

Büyük meşin heybe. : HURÇ

Büyük ocaklardan ateşi dışarı çekmek için kullanılan uzun saplı demir araç. : GELBERİ

Büyük ocaklardan ateşi dışarı çekmek için kullanılan uzun saplı demir araç.:GELBERİ

Büyük Okyanus da yer alan,dünyanın en derin çukuru. : MARİANA

Büyük piliç. : YARKA:BULADA

Büyük pulluk.Kotan. : KUTAN

Büyük Rus kentlerinin yakınındaki tatil evlerine verilen ad.: DAÇA

Büyük saban.,pulluk anlamında yerel sözcük. : KOTAN

Büyük sandal. : BARKA: ŞALUPA

Büyük sıçan.: KEME

Büyük su kabı.:BİDON

Büyük tencere. : KAÇARULA:HARANA

Büyük ve derin karavana,kazan. : KERES

Büyük ve görkemli ev. : KONAK

Büyük ve ulu.:CELİL

Büyük yelkenli gemi.:CÖNK

Büyük yılan.: EJDER

Büyük yün çilesi. : KELEP

Büyük zoka. : SİNARA

Büyük,kocaman.:CESİM

Büyük,yetişkin,yaşlı. : EKE

Büyük,yumurtamsı,kırmızımsı mavi renkli bir erik türü.:AYNABAKAR

Büyükbaş yada küçükbaş hayvanların bağırsakları temizlenip içine ciğer,soğan,pirinç ve baharattan oluşan iç doldurularak yapılan dolma. : BUMBAR DOLMASI

Büyükelçi.: SEFİR

Büyüklük,irilik.:CESAMET

Büyüklük,yücelik. : İZZET

Büyükşehir,anakent.: METROPOL

Büyültme. : AGRANDİSMAN

Büyüme hormonunun aşırı salgılanmasına bağlı olarak ellerde,ayaklarda ve başta aşırı büyüme gibi değişikliklerle belirgin hastalık.:AKROMEGALİ

Büyümemiş karpuz. : KALAK: ŞALAK

Büyüteç. : LUP

Büyütme,abartma. : İZAMCaddelerde kutlama için kurulan süsler. :TAK

Cahiliye devri Arap şairi.:NABİGA

Cahiller.:CÜHELA

Cam bilye. : CİCOZ

Cam,sedef,taş v.v den yapılmış renkli süs tanesi.:BONCUK

Cami hademesi.:AYYUM

Camide namaza kalkmak için okunan ezan.: KAMET

Camide verilen ders.: DERSİAM

Camilerde iç avluda yer alan,havuz biçiminde bir haznenin çevresinde bulunan musluklardan oluşan,üstü kapalı yada açık çeşme. : ŞADIRVAN

Camilerde parmaklıklarla çevrilmiş yer.:MAKSURE

Camlı taraça.:VERANDA

Can Yücel’in,Deniz Gezmiş’i anlattığı ünlü şiiri.:MARENOSTRUM

Can. : ANİMA

Canlandırıcı. : ANİMATÖR

Canlı bir organizmanın oluşturduğu ona özel bir renk veren kimyasal madde.:PİGMENT

Canlı bir varlığın içinde bulunduğu doğal veya maddi koşulların tümü.:ORTAM

Canlı olmayan cisim.:CİRİM

Canlı,hareketli.:CEVVAL

Canlı,parlak ve koyu pembe renk. : FUŞYA

Canlılarda ve makinelerde kontrol,iletişim ve işleyişi inceleyen bilim.:SİBERNETİK

Canlıları benzerlik ve farklılıklarına göre sınıflandıran bilim.:TAKSONOMİ

Canlıların aralarındaki bağlantıları ve ortamlarıyla olan ilişkilerini inceleyen biyoloji dalı.:EKOLOJİ

Canlıların bölümlenmesinde dalların bir araya gelmesiyle oluşan birlik. : FİLUM

Canlıların hücre,doku ve organlarının görevlerini ve bu görevlerin nasıl yerine geldiklerini inceleyen bilim dalı. : FİZYOLOJİ

Cansız olan.: İNORGANİK

Cansız şeyler.:ECRAM

Cansız varlıklar.:CEMADAT

Cansız. : CAMİT

Casus.Ajan. : ÇAŞIT

Cava ve Bali gibi,Endonezya adalarından biri.(Eski adı Selebes). : SULA**Sİ

Cava yerlilerinin silahlarına sürdükleri çok güçlü bitkisel zehir. : UPAS

Cazibe. :ALBENİ

Cebirde bir denklemin katsayılarına giren değişken nicelik.:PARAMETRE

Cehennem bekçisi.:ZEBANİ

Cehennem.: TAMU

Celbeden,çeken.:CALİP

Cem Sultan’a Avrupalılarca verilen ad.:ZİZİM

Cemal Süreya’nın şiir kitabı.: SICAK NAL

Cenaze namazı kılmak için veya bayram ve Cuma namazına cemaati çağırmak için minarelerde okunan dua,çağrı ezanı.:SALA.: SELA

Cendere. : PRES

Cendere.:SIKMAÇ

Cengiz Han’ın annesinin adı. : ULUNEKE

Cennet ile cehennem arası. : ARAF

Cennet.:BEHİŞT

Cennetkuşu da denilen ve gösterişli çiçekleri olan bir süs bitkisi.:STARLİÇE

Cennetlik. : NACİ

Cennette bulunduğuna inanılan kutsal su. : KEVSER

Cennetteki iki melekten biri. : RIDVAN

Cephe.:CENAH

Cepken altına giyilen kolsuz bir çeşit giysi.: GAZEKİ

Cerrahi aletler bilgisi. : ASİDOLOJİ

Cerrahide,marangozlukta kullanılan bir maddeyi kazımaya yarayan bıçak biçiminde araca verilen ad. : İSPATULA

Cesareti ve gücü ile tanınan dayanıklı bir köpek cinsi. : TERİYE

Cesur,korkusuz.:SERBAZCevat Şakir Kabaağaçlı. : HALİKARNAS BALIKÇISI

Cevher.: TÖZ

Ceviz veya badem içi.:ÇİĞE

Ceviz. : KOZ

Cevizin yeşil kabuğu veya yaprağı. : TETİR

Ceylan derisi.: RAK

Ceylan. :AHU : GAZAL

Cezaevinden serbest bırakılan suçlunun toplum yaşantısına yeniden uyabilmesini sağlamak amacıyla yapılan yardım çalışması.:PATRONAJ

Cezalandırma.:TECZİYE

Cezayir kurtuluş savaşında,Fransa saflarında yer alan Cezayirlilere verilen ad.:HARKİLER

Cezayir sahrasında vahalar dizisi. : RİR

Cezayir’de doğan ve Arap müziğiyle Batı müziğinin karışımı olan müzik türü. : RAİ

Cılız,zayıf. : İNEZE

Cıvataların altına yerleştirilen ortası ****k yuvarlak metal parça. : RONDELA

Ciddi bir eseri veya olayı alaya alarak güldürme amacı güden komedi türü.Gülüt. : PARODİ

Ciddi işlerle uğraşmayan,havai.:YELEKE

Cila yapmakta kullanılan bir çeşit reçine. : KOPAL

Cila.:PERDAH

Ciltcilikte kitap yapraklarını düzgün tutmaya yarayan ince örülmüş şerit.Pehlivan kispetinin paçası. : ŞİRAZE

Ciltte çeşitli sebeplerle oluşan kaşıntılı döküntüler,kurdeşen.: ÜRTİKER

Cilveli. : FETTAN

Cimri. : NEKES

Cinayet. : KIYA

Cinnet,****rme,çıldırma.:CÜNUN

Cinsel dürtünün enerjisi. Cinsel içgüdünün belirtilerini taşıyan yaşama gücünün bütünü. : LİBİDO

Cinsel uyarılmada ve doyumda,alışılmışın dışında davranışlara ve özel nesnelere zorunluluk duyma. : PARAFİLİ

Cinsellik korkusu.: EROTOFOBİ

Cokeylerin giydiği bir tür başlık.: TOK

Cömert,dost. : AHİ: AKA

Cömert,eli açık.:CEVAT

Cumba.:SAHNİŞİN

Cümle bilgisi.:NAHİV.: SENTAKS

Cüruf.: DIŞIK

Cüzam hastalığına tutulmuş olan kimse.:MİSKİN

Cüzam. : LEPRA

Cüzamlı. : ALATEN

Cüzi,kısmi. :TİKEL

Bu yazı toplamda 2849, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share
Ev ve İş Telefonu Başvurusu Yapmak İçin; Buraya tıklayınız...

CommentYorum