cnc, istanbul, torna, işleme merkezi


Cami Mimarisinin Gelişimi – İnceleme

Yazar admin

Her türlü güncel ve genel bilgi rafist.com

CAMİ,

* 1. Müslümanların ibadet için toplandıkları yer. (Bk. ansikl. böl.)
* 2. Cami yıkılmış ama mihrabı yerinde, yaşlanmasına karşın güzelliğini yitirmeyen kadınların bu durumunu belirtmek için söylenir.

Cami sözcüğü, cuma namazı kılınan büyük mescit anlamındaki “mescid-i cami”den kısaltılmıştır.

Cami müziği, camide icra edilen teksesli ya da birsesli, eşliksiz vokal müzik. (Başlıca formlar ezan, kıraat, salât [cuma salâtı, bayram salâtı, sabah salâtı, cenaze salâtı], mevlüt, miraciye, tespih, münacaat ve tehlil’dir. Çeşitli durumlarda camilerde sık sık okunan Salât-ı ümmiye ve Tekbir [Bayram tekbiri] ile mevlüdün “bahir”leri arasında okunan ilahiler sayılmazsa, tüm cami müziği, bir doğaçlama müziğidir. Dindışı müzikte kullanılan tüm makamlar, cami müziğinde de kullanılır.)

Divan edebiyatında insanları birleştiren bir yer olarak tanımlanır; sevgi ve iyilik kaynağı olduğu anlatılır,

— Müslümanlıkta cuma ve bayram namazlarının camilerde, topluca kılınması zorunludur. Öteki namazlar, istenilen uygun yerlerde, topluca ya da tek olarak kılınabilir. Bununla birlikte, Hz. Muhammet, camilerde cemaatla namaz kılmayı özendirmiş, böyle davranmanın tek başına kılınan namazdan daha çok sevap olduğunu belirtmiştir. Müslümanlıkta camilerin en belirgin ve başta gelen özelliği, içinde Allah’a ibadet edilen özel mekân olmalarıdır. Bu durum Kuran’ın, “Kuşkusuz mescitler Allah için kurulur; öyleyse Allah ile birlikte başka birine kulluk etmeyiniz” (LXXII,18) ayetinde gösterilmiş; başka bir ayette ise, “Allahın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inananlar, namazlarını kılanlar, zekâtını verenler ve Allah’ tan başkasından korkmayanlar yaparlar” (IX, 18) denilmiştir. Camilerin ibadet dışında başka işlevleri de vardır; bunların başında, müslümanların birbirleriyle görüşüp kaynaşmaları, toplumsal sorunların cemaat arasında konuşulup tartışılması, hutbe, vaaz ve cami dersleri gibi yollarla eğitim ve öğretim gelir. Müslümanlığın ilk dönemlerinde, camiler ibadet işlevinin yanı sıra, bir türlü halk meclisi niteliğindeydi. Hz. Muhammet ve dört halife dinsel, toplumsal ve siyasal sorunları çoğunlukla camide halkla tartışır ve çözümlerlerdi. İslamda ilk eğitim ve öğrenim faaliyetleri de camilerde başladı. Mahalle mektepleri, medreseler kurulup geliştikten sonra bile, camilerde özellikle hadis, tefsir gibi din bilimleri alanında öğretim yakın zamanlara kadar sürdürüldü.

Müslümanlıkta camilerin “beytullah” (Allah’ın evi) sayılması, bu mekânlara karşı saygılı olma zorunluluğunu doğurdu; bu nedenle “cami âdabı” denilen saygı kuralları gelişti. Kuran’ın emrettiği gibi (VII,31), camilere güzel ve temiz giysilerle gitmek, aptessiz girmemek, girince, “salât-ı mescit” (cami namazı) adı verilen iki rekât saygı namazı kılmak, din ve dünya işleri için yararlı olmayan sözler etmemek, alçak sesle konuşmak, derli toplu oturmak, temiz tutmak, soğan-sarmısak gibi kötü kokulu yiyecekler yiyerek cemaatı rahatsız etmemek, belli bir düzen içinde ve başkalarına da yer kalabilecek biçimde oturmak, oturanların omuzlarından atlayarak ileri saflara gitmeye çalışmamak, dilencilik, alışveriş gibi davranışlardan kaçınmak, cami âdabındandır.

Mimarlıkta. Müslümanlığın ilk yıllarında Tanrı’ya ibadet yerlerine “secde edilen yer, namaz kılınan yer” anlamına gelen “Mescid ül-cami” deniliyordu, ancak giderek bu tür yapılara kısaca cami denir oldu. Cami sözcüğünden daha geniş bir anlamı olan mescit, türkçede mahalle aralarında bulunan küçük ibadet mekânları için kullanılır olmuş, müslümanlığın yayılmasıyla birlikte yapılan büyük ibadet yerlerine ise “cami” denilmiştir. Kentlerdeki büyük ve önemli ibadet yerlerine “ulu cami”, sultanların yaptırdıklarına da “selatin cami” adı verilmiştir.

Farklı dönem ve yörelerde, farklı mimari ve estetik özellikler göstermekle birlikte cami, ana çizgileriyle kendisini oluşturan amaca yönelik bir biçim taşır. Temel tasarım olarak bu biçim, Mekke’den gelen çizgiyi dik açı ile kesen bir duvardır. Kıble yönünün göstergesi olan bu duvar üzerinde yer alan mihrap, namaz kılan topluluğun (cemaat) nereye dönük olmaları gerektiğini vurgulayan mimari bir öğedir. Camilerin tarihsel gelişimini irdelemeden önce, başlıca bölümlerini incelemek gerekir. Gelişmiş bir osmanlı camisinde, namaz kılınan kapalı cami hacmine “sahn, şahın ya da haremsaray”, yanlarda ve giriş duvarında bulunan kimi zaman biraz yüksek tutulan sekilere “sofa”, kıble yönünü gösteren mihrap önündeki yüksekliğe “seki” denilir. Kimi büyük camilerde galeriler bulunur. “Kadınlar mahfili” denilen bu mekânlar, kadınların namaz kılabilmeleri için ayrılmış bölümlerdir. Kimi camilerdeyse padişahın namaz kılabilmesi için ayrılmış, “hünkâr mahfili” denilen özel bir bölüm vardır. Genellikle ayrı bir girişi olan ve cami zemininden yüksek yapılan bu bölüm, cami içinden görülemeyecek biçimde kafesle ayrılmıştır. Namaz kılanların hareketlerinde birlik oluşturabilmek için müezzinlerin üzerine çıktığı ve imamın tekbirlerini yineledikleri platforma “müezzin mahfili” denir. Camilerde genellikle fazla eşya bulunmaz. Zemin çoğu kez taştır ve üzeri önce hasır, sonra halı ve kilimlerle örtülüdür. Hocaların vaaz vermek için üzerine çıktıkları “kürsü”, mihrabın her iki yanında bulunan büyük “şamdanlar”, kubbeye asılı olan “kandiller”, ayakkabıların konulduğu “pabuçluklar”, üzerinde Kuran okunulan “rahleler” başlıca eşyalardır.

Dış mimari öğeler ise şu bölümlerden oluşur: genellikle revaklı olarak tasarımlanmış olan giriş bölümüne “son cemaat yeri” denilir. Bu bölüm gecikenlerin namaz kılabilmeleri için ayrılmıştır, buradakilerin imamın tekbirini duyabilmeleri için, müezzin mahfili gibi bir işlevi olan ve “mükebbire” denilen küçük balkonlar vardır. Son cemaat yeri aynı zamanda, büyük camilerde revaklarla çevrili “harem*” de denilen iç avlunun kıble yönünü belirler. Bu avlunun ortasında aptes almak için yapılmış bir “şadırvan” bulunur. Kimi zaman ağaçlarla süslenen bu avlunun çevresindeyse, duvarlarla sınırlanmış bir dış avlu ( harim) yer alır. Caminin en önemli dış öğelerinden biri, “minare”dir. Minare “kürsü” denilen bir kaide üzerinde yükselir, kürsü ile minarenin asıl “gövde”si arasındaki geçiş bölümüne “pabuç”, ezan okunan balkona “şerefe”, onun üzerinde yer alan daha ince gövdeye “petek”, koni biçimindeki örtüye “külah”, onu taçlandıran madeni motife de “alem” denilir.

Caminin avlusunda, cenaze namazının kılındığı yer olan “musalla”, tabutların üzerine konulduğu “musalla taşı”, tuvaletler, imam ve müezzinler için odalar, namaz saatlerinin doğru saptanabilmesi için bir “muvakkithane” bulunur.
ilk caminin Hz. Muhammet’in Medinedeki evi olduğu, bu yapının ilerdeki cami planlarına ön tip oluşturduğu öne sürülür. Bu yapının bir kıble duvarı boyunca dizilmiş ahşap direklerin taşıdığı yalın bir örtü düzeni vardı. O yıllarda kıble, henüz Kudüs yönündeydi. Kabe’nin kıble olarak benimsenmesi, Mekke’nin geri alınışından sonradır. Aslında mihrap nişi de oldukça geç bir dönemde ortaya çıkmıştır.

İlk cami örneklerinde bu öğeye rastlanmaz (Küfe camisi). İlk cami, yalnızca namaz kılınan bir mekân değildi. O günkü toplumsal yapı gereği, önemli kararlar alınan, mahkeme işlevi gören, öğretim yapılan ve giderek konuklan barındıran çok işlevli bir yapı olma niteliğini taşıyordu. Ancak zamanla gelişen ve çeşitlenen yapılar, camilerin işlevlerini yalnızca namaz kılınan mekân olarak sınırlamıştır.

Cami mimarisinin gelişiminde, VIII. yy.’dan başlayarak ülkelere ve toplumlara göre değişen ve oldukça büyük ayrımlar gösteren sürekli bir arayışın çabası gözlenir. Buna bağlı olarak camiler, tarih içinde çok değişik biçimlerde planlanmıştır. XII. yy.’da İran’da “dört eyvan’lı” bir avlu türünün geliştirildiği, gene aynı yüzyılda K.-B. Afrika ve Endülüs emevi sanatı çerçevesinde belirgin ve standart bir cami tasarımına ulaşıldığı görülür. Bu tasarım, mihrap yönü bir şahınla vurgulanmış, çok sütunlu bir hol ve bir hypostylos salondan oluşur. Buna karşılık Anadolu’ da cami mimarisinin tipleme gelişimi, XIX. yy. sonuna değin sürmüştür. Anadolu’da, çok ayaklı plan türünden başlayarak klasik osmanlı döneminin sonuna değin, özellikle yapısal gelişim sorunuyla ilgilenilmiştir.

Bu yazı toplamda 3269, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share
Ev ve İş Telefonu Başvurusu Yapmak İçin; Buraya tıklayınız...

CommentYorum