cnc, istanbul, torna, işleme merkezi


TOPLUMUN ÇEKİRDEĞİ Mİ ÇATLIYOR

Yazar İsmail ÖZ

Her türlü güncel ve genel bilgi rafist.com

Aile: Yüz yıllardan beri toplunun temel taşı olma özelliğini korumuş, önemi nesilden nesile yaşatılarak günümüze kadar gelmiş olan ailenin tarih ve toplumlardaki seyrini irdeleyip daha sonrada günümüzde geldiğimiz noktayı tespit etmeye çalışacağım. Bu tespitlerimizin ışığında da yaşanan aile içi şiddet ve katliamların sebeplerini tahlil etmeğe çalışacağım.

Yine bilindiği üzere ailenin önemini şu cümle ile de vurgulamış olalım ‘’Aile küçük çapta bir devlet, devlet büyük çapta bir ailedir.’’ Bu mantıktan baktığınızda aslında çok önemli bir kurumdan bahsettiğimiz ortaya çıkacaktır. Yaşayan bütün toplumların ayakta kalmasını sağlayan ve bir ünsiyet bağı ile birbirlerine karşı sorumlu kılan, başı buyruk yaşamanın önüne set çeken en önemli kurum da yine ailedir. Hiç kuşku yok ki ailenin önemini anlatmaya çalıştığımız bu yazıda, ailenin gerçek anlamını ortaya koymamız mümkün olmayacaktır. Fakat belli bir noktada konuya ışık tutacağına olan inancımızı da vurgulamamız gerekir.

Aile hemen her toplumda ve dinde önemli ölçüde öneme sahip olmuştur. Bazı dinlerde ve toplumlarda aile kurumunun nasıl algılandığına kısaca değinmeden konuyu aydınlatmak zor olacaktır. O nedenle kısaca bilgilenmekte fayda olacaktır.

Yahudilikte Aile: Yahudilikte aile sadece sosyal değil, aynı zamanda dinî bir toplumdur. Geleneksel ibadeti muhafaza eden ve onu yeni nesillere aktarma görevini üstlenen aile ve onun reisi olan babadır. İlk metinlere göre Yahudilerin ataları (İbrahim, İshak, Yakub) kurban yerleri hazırlamışlar ve Tanrı’ya kurban takdim etmişlerdir (Tekvin, 12/7 vd.; 13/18; 26/ 25; 37/5). Aynı zamanda baba, bir aile ibadeti olarak evde icra edilen fısıh (pesah) bayramına da başkanlık etmektedir (Çıkış, 12/1–51). Bu yüzden babanın ruhanî bir hüviyeti vardır ve sınırsız otoritesi de buradan gelmektedir. Aile bağlarını koparan kimse atalarının himayesinden mahrum olur. Evlenmeyerek ailenin ortadan kalkmasına sebep olan kimse ise sadece bir sosyal birimin değil, bir kültün yok olmasına da sebep olmaktadır. Bu yüzden Yahudilikte bekâr kalmak büyük günahtır.

Hıristiyanlıkta Aile: Hıristiyan aile yapısı Yahudi ailesinden çok farklı değildir. Esasen İncil’de de belirtildiği gibi Hz. İsa önceki şeriatları lağvetmek için değil, tamamlamak için gelmiştir (Matta,5/17).

Hıristiyanlık aileyi sosyal veya medenî bir kurum olarak değil, tamamen dinî bir kurum olarak kabul etmektedir. Bu bir ölçüde Yahudilikteki maddeci anlayışa bir tepkidir. Hz. İsa’ya göre aile fertleri arasındaki ilişki insanla Allah arasındaki ilişkinin bir aynası ve insanın ruhî-manevî alandaki gelişmesinin vazgeçilmez bir unsurudur.
Yahudilikte olduğu gibi Hıristiyanlıkta da aile kocanın hâkimiyetine dayanan bir ailedir. ‘’İsa Mesih kilisenin başı olduğu gibi erkek de ailenin başıdır. Hatta kadın kocasına, rabbine tâbi olduğu gibi tâbi olacaktır.’’ (Efesoslulara Mektup, 5/22–23).

Görüldüğü üzere aileye verilen önem, İslam inancına göre tahrif edilmiş din kitaplarında dahi ne kadar önemle vurgulanmıştır. İslam toplumlarında aileye bu denli bir dini görev yüklenmemiş olsa da aile toplumun temel taşıdır. Dini yaşam biçiminin ve ahlak yapısının ilk öğretildiği tatbikat yeridir. İslam inancına dayalı vicdan ve hoş görünün temellendirildiği en küçük toplum birimidir.

Romalılarda Aile: Roma toplumunda aile dinî, iktisadî ve sosyal bir birimdir. Roma’da aile biri geniş diğeri dar olmak üzere iki gruba ayrılır. Geniş mânada aile müşterek bir atadan erkek evlâtlar yoluyla gelen bütün fertleri içine alır. Aile reisinin ölümünden sonra erkek evlâtların meydana getirdiği birimler de dar mânada aileyi oluştururlar. Bu sebeple Roma ailesi agnatik bir ailedir (asabe ailesi). Bu tür ailede genel bir kan hısımlığı değil, sadece erkek vasıtasıyla sağlanan kan hısımlığı önemlidir. Erkek yakınların dışındaki akrabaları da içine alan daha geniş kapsamlı kan hısımlığının manevî ve sosyal bir değeri olmakla birlikte, özellikle miras ve velayet hakkı bakımından hukukî bir değeri yoktur. Kadın evlenmekle babasının ailesiyle ilişkisini keser ve kocasının ailesine dâhil olur.

Araplarda Aile: Cahiliye devri Araplarında ailenin müstakil bir varlığı olduğunu söylemek güçtür. Gerçekte o mensubu bulunduğu kabilenin bir parçasıdır. Zira bu toplumda bir ailenin üyesi olmaktan çok bir kabilenin üyesi olmak değer taşımaktadır. Kabile âdeta büyük bir aile gibidir. O dönemde aile koca, eş veya eşler, çocuklar ve kölelerden oluşmaktaydı. Akrabalık ilişkisi erkek akrabalar (asabe*) yoluyla kurulur. Bu yönüyle eski Arap ailesi ataerkil bir ailedir. Gerçi bazı sosyologlar Arap toplumunun ilk dönemlerde anaerkil bir aile yapısına sahip olduğunu söylemekte ve Beni Rukayye, Beni Becîle gibi kabile isimlerinin bunların bir anneden türemiş olduklarının işareti sayıldığını ileri sürmektedirler. Bunun gibi, Arapça aile veya kabile anlamında kullanılan ‘batn’ kelimesinin de belli bir dönemde Arap ailesinin anadan geldiğini ortaya koyduğu iddia edilmiştir. Ne var ki bilinen en eski dönemlerden itibaren Araplarda ataerkil bir aile yapısının var olduğu görülmektedir.

Eski Türklerde Aile: Eski Türk ailesinin de çağdaşı birçok toplumdaki gibi ataerkil bir yapıda olduğu görülmektedir. Yalnız bu ataerkil aile yapısı Yahudilerde veya Roma toplumunda olduğu gibi aile reisine geniş yetkiler veren, eş ve çocukları âdeta bir mülkiyet ilişkisiyle babaya bağlayan bir aile değildir. İlk zamanlarda göçebe ve genellikle savaşçı bir toplum olmanın gereği olarak erkeğin aile ve toplum içerisindeki yeri kadına göre daha önemlidir.

İslam’da Aile: Hıristiyanlıkta olduğu gibi tamamen dinî bir kurum değilse bile yine de bu birliğe büyük önem verilmiş ve insanların aile kurmaları muhtelif âyet ve hadislerle teşvik edilmiştir

Günümüz Ailesi, Aile İçi Şiddet ve Şiddetin Nedenleri: Günümüz ailesini değerlendirdiğimizde önceki dönemlere göre çok daha büyük tehditlerle karşı karşıya olduğunu görmek çokta zor olmasa gerek. Eskiden aile içi bağlar ve akrabalık ilişkileri akşam sohbetleri, akşam yemeklerini mutlaka aynı sofrada yama alışkanlığı, aksam bibilerinin evine yapılan oturma ziyaretleri gibi aileler ve aile bireyleri arasındaki haberdarlığı artıran faaliyetler yok denecek düzeye gelmiştir. Samimi ilişkiler yerini daha kopuk ve resmi sayılacak ilişkilere bırakmıştır.

Aile bağlarının zayıflamasının en önemli nedenleri olarak şunları saya biliriz.

  1. Televizyon: Aslında çok önemli bir iletişim aracı olan televizyon, öncelikle evlerde aile içi iletişim ve duygu alışverişini minimum düzeylere indirmiştir. Aile içindeki fertler birbirlerine karşı yabancılaşmaktadırlar. Azalan aile içi iletişimin getirdiği yabancılaşma sebebiyle aşağıda belirtmeye çalışacağımız diğer sorunlar karşısında direnç ve dayanışmada son derece zorlaşmaktadır. Bu zorluklar da tahammülsüzlüğü ortaya çıkarmaktadır.
  2. Aşırı Tüketim: Önceki toplum yapılarında insanların paraya olan gereksinimi bu denli yoğun değildi. Tüketim toplumu ve kapitalist sistem mantığı, harcamaları maksimum düzeye taşırken kazanç aynı oranda ilerleyememektedir. Artık yaşamın olmazsa olmazı haline gelen teknolojik araçların kullanımı da yine yaşamı oldukça pahalı hale getirmektedir. Bu pahalı yaşamın altından kalkamayan aile bireylerinin cinnetlerine zaman zaman şahit olmaktayız. (‘Kredi kartı yüzünden intihar etti.’, Borçları yüzünden cinnet geçirip ailesini öldürdü.’ Vb.) birçok haber okumuşuzdur. Gazetelerin üçüncü sayfa haberleri ve televizyonların gündüz kuşağı programlarında gördüğümüz aile faciaları, ‘Aile yapımıza neler oluyor.’ dedirtecek türden.
  3. Göç ve Gece Kondu Yaşamı: İzmir’de yapılan bir araştırma, gerçekleşen hırsızlık vakalarının faillerinin %74 ünün gece kondu bölgelerinde yaşayan ailelerin çocuklardan oluştuğu tespit edilmiştir. Buradaki sebeplerden birini Prof. Dr. Musa TOSUN’un tespitiyle aktaralım. ‘’ Gecekondu bölgelerinde oturan aileler, köy yaşamını olduğu gibi buralara yansıtamamaktadırlar. Bu nedenle de bu ailelerin çocuklarının çeteleştirilmeleri daha kolaydır.’’ diyor. Köyünden bin bir umutla geldiği şehirde umduğunu bulamayan aileler ve çocukları gördükleri zengin yaşamlara daha çok özenti duymakta hatta bazen yaşadığı yoksulluğun müsebbibi olarak gördüğü zenginlere karşı suçlayıcı tavırlar içerisine girebilmektedir. Zenginleşen bireylerde işlenen suçları niteliği de değişmektedir. Yani suçların türleri yaşam biçimlerinden etkilenmektedir dediğimizde yanlış bir tespit yapmış olmayız.
  4. Eğitim: Hiç kuşku yok ki eğitim insan yaşamını kolaylaştıran ve sorunlarla mücadelede bireylere önemli bir donanım sağlayan güçtür. Gelişen ve geliştikçe de zorlaşan teknolojiye dayalı toplum, birikimli ve kalifiye iş gücüne ihtiyaç duyduğu için eğitimi düşük olan bireylerin iş imkânlarını oldukça daraltmıştır. Görünen odur ki adeta çılgınca değişen teknoloji bu ihtiyacı daha da ileri noktalara taşıyacaktır. Bu durum ileride eğitim seviyesi düşük olan bölgeler adına önemli bir soruna işaret etmektedir. Hükümetlerin de mutlaka ileride doğması muhtemel aile içi ve toplumsal şiddet olaylarını tetikleyici bu konu üzerine yoğunlaşmalı ve ivedi tedbirlerle bu bölgelerdeki eğitim faaliyetlerini kontrol etmelidirler.

Hiç kuşku yok ki toplumsal olaylar birçok sebebe bağlı olarak gerçekleşirler. Fakat biz burada önemli sayılabilecek bazı sorunlara değinmiş olduk.

Sonuç: Ailenin bugün içinde bulunduğu durum yılların birikimiyle olmuştur. Bu sorun Cumhuriyet Tarihimizin sorunudur. Çeşitli iktidar mücadelelerine de kurban edilen sıhhatsiz bloklaşmalar ve kentleşme doğal olarak birçok sorunu üretmişti. Son dönemlerde yapılan kentsel dönüşüm çalışmalarıyla oluşturulacak olan sıhhatli bloklaşmalara olumlu bir adım olarak bakmak gerekir faka yılların kangren haline getirdiği şehir ve şehirlileşme sorunlarında kısa vadede çözümlerin oluşturulmasını beklemekte yanlış olur kanaatindeyim. Sorunların çözümü istikrarlı bir siyasi yapı, modern bir belediyecilik anlayışında gizli olacaktır. Aile bağlarının yeniden imarına dönük çalışmalar ve eğitim faaliyetleri hiç kuşkusuz onarımın en önemli tuğlaları olacaktır. Harç görevi ise yine sevgi ve saygınındır.

Sosyolog İsmail ÖZ

Bu yazı toplamda 2003, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share
Ev ve İş Telefonu Başvurusu Yapmak İçin; Buraya tıklayınız...

CommentYorum