cnc, istanbul, torna, işleme merkezi


2007 yılının en çok okunan yazarı

Yazar admin | 31.12.2007 | Kategori Kültür - Sanat

Yılın en çok okunan yazarı İlber Ortaylı

Kitapyurdu.com, İlber Ortaylı’yı, 2007 yılın en çok okunan yazarı ilan etti. Osmanlı’yı yeniden tanıttığı ve tarihin bıraktığı izleri irdelediği eseri “Osmalıyı Yeniden Keşfetmek” serisi, halen en çok satanların en gözde eseri olma özelliğini koruyor. devamı »

Bu yazı toplamda 2056, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

Tek Türkiye birinciliğe oynuyor

Yazar aSh | 25.12.2007 | Kategori Kültür - Sanat

 Doğu ve Güneydoğuyu anlatan onlarca dizi çekilmesine rağmen Türk halkını ekran başına toplayan bu dizide farklı olarak ne anlatılıyor?

İstanbul’daki rahat yaşamını bırakıp Güneydoğu’da yolu, elektriği olmayan bir köye giden genç bir doktorun yaşadıklarını anlatan Tek Türkiye dizisinin reytingleri her hafta yükseliyor. Dizinin Doktor Tarık’ı Konya Devlet Tiyatrosu oyuncusu Ozan Çobanoğlu reytinglerde ilk dörde giren dizinin başarısının inandırıcılıkta yattığını söylüyor.

‘Mutluluğu tek başına getiremezdi. Ama bazı yaraları sarabilirdi’ sloganıyla geçtiğimiz hafta 10’uncu bölümü yayınlanan Tek Türkiye dizisi yayınlandığı Samanyolu televizyonunun da, dizide rol alan oyuncuların da yüzünü güldürüyor. Dizi perşembe günleri en çok televizyon izlenen prime time saatlerinde yayınlandığı halde reytinglerde ilk beşe girmeyi başarıyor. Peki bugüne kadar Doğu ve Güneydoğuyu anlatan onlarca dizi çekilmesine rağmen Türk halkını ekran başına toplayan bu dizide farklı olarak ne anlatılıyor? Bu soruyu dizinin yapımcısı Salih Asan ve başrol oyuncusu Ozan Çobanoğlu’na sorduk. Aldığımız yanıtlar bölge halkının sorunlarını aşmanın tek yolunun sevgi olduğuna işaret ediyor.

Tek Türkiye Batı’daki rahatını bırakıp yolu, suyu, elektriği olmayan bir köye giden genç bir doktorun yaşadıklarını anlatıyor. İstanbul’dan Güneydoğu’ya uzanan macerada, başarılı bir cerrah olan Tarık, bir meslektaşının daveti üzerine gittiği Güneydoğu’da türlü sıkıntılara şahit olunca, orada kalmaya karar veriyor. Her bölümde başka bir sıkıntıyı çözmeye çalışan Tarık’ın hikayesi bölgenin kaderi ile iç içe geçiyor. Bu da hastalıklarla, sakatlıklarla ve yoksullukla boğuşan köy halkının gözünde genç doktoru yavaş yavaş bir kahraman yapıyor. Tek Türkiye Güneydoğu’nun herhangi bir köyünde değil Konya’da çekiliyor. Ama ekibin ulaşım açısından yaptığı Konya tercihi hiç de yanlış görünmüyor. Çünkü atmosfer olarak birebir benzerlikler göze çarpıyor. Mekánlar da coğrafik şartlar da gerçeğe çok yakın.

BÖLGEDEN TEBRİK YAĞIYOR

Tek Türkiye’de pek çok yapımcının ‘Star olmadan dizi tutmaz’ yargısına inat, ekranlara yeni yeni merhaba diyen ama tiyatro izleyicilerinin aşina olduğu oyuncular rol alıyor. İzmir, Ankara ve Konya Devlet Tiyatrolarında görev yapan oyuncular Tek Türkiye’de oynamaktan son derece keyif aldıklarını belirtiyorlar.

Dizinin yapımcısı Salih Asan reytinglerle gün yüzüne çıkan başarılarını ve diziye olan ilgiyi şöyle anlatıyor: ‘Tek Türkiye bu ülkede yaşayan herkesin ortak arzusu. Bu topraklarda yüzyıllarca Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Rum, Ermeni beraber yaşamış. Biz de başka inançlara ve etnik kökenlere saygı duyuyor ve tam bir barış ülkesi olmak istiyoruz. Bu anlamda doğru bir iş yaptığımıza inanıyorum. Böyle bir başarıyı aslında zaten bekliyorduk. Ama reyting kaygısıyla hareket etmedik. İlk dörde giriyoruz ama girmesek de sorun değildi. Türkiye’nin kanayan yarasını anlatıyoruz. Ciddi bir iş yapıyoruz. Doğu ve Güneydoğu’dan da çok sayıda telefon ve mail geliyor. Yıllardır komedi unsuru olarak kullanıldıklarından yakınıyorlar ve Tek Türkiye’nin kendi gerçeklerini yansıttığını söylüyorlar.’

Tanınmış biri oynasa bu kadar tutulmazdı

Konya Devlet Tiyatroları’nda oyunculuk yapan Ozan Çobanoğlu Doktor Tarık rolüyle dizinin en başarılı ismi. 28 yaşındaki Çobanoğlu dizinin Konya’da çekilmesinin kendisi açısından tam bir tesadüf olduğunu ama başka bir ilde de çekilse yine başrolde kendisinin oynayacağını anlatıyor. ‘Dizide idealist bir doktoru oynuyorum ama bu doktorun idealistliği Güneydoğu’ya gidip oradaki yaşamın zorluğunu görünce ortaya çıkıyor’ diyen Çobanoğlu oynadığı rolü çok tanınmış birinin oynamasının dizinin inandırıcılığını ortadan kaldıracağını vurguluyor. Üç yıldır Konya Devlet Tiyatrolarında oyunculuk yapan Ozan Çobanoğlu Tek Türkiye ile ilgili şunları anlatıyor: ‘Güneydoğu ve Doğu üzerine yüzlerce dizi yapılıyor. Ortada ciddi bir problem var. Biz bu problemi sevgiyle nasıl çözebileceğimizi anlatıyoruz. Hiçbir ideolojiye hizmet etmiyor bu dizi. Zaten izleyicilerden de çok olumlu tepkiler alıyoruz. Samanyolu televizyonunu hiç izlemeyenler bile bir kez izledikten sonra her hafta izlemeye başladıklarını söylüyorlar. Reyting kaygısı duymadan yaptığımız için de dizinin başarı olması beni hem çok şaşırttı hem de çok sevindirdi. Benim rolümde çok tanınmış biri oynasaydı bence inandırıcılığı sağlamakta zorlanılırdı.’

STAR

Bu yazı toplamda 2743, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

Kızım bizi nasıl buldular diye soruyor

Yazar aSh | 25.12.2007 | Kategori Kültür - Sanat

 ‘Anne bunlar bizim adresimizi bilmiyorlar ki’ dedi ama Kimse Yok Mu kapılarını çaldı .

Bitlis’in Güroymak ilçesi ve köylerinde Kimse Yok Mu Derneği dağıttığı yardımlarla özellikle çocukları sevindirdi.

5 yaşındaki Pınar Tören, televizyonda Kimse Yok Mu programını izlediğini belirterek “Ancak buraya gelip bana da hediye getireceklerine inanmıyordum. Derneğin yetkililerini ellerinde hediyelerle kapımızda görünce çok şaşırdım. Hepsine çok teşekkür ediyorum” dedi.

Anne Nafiye Tören ise 2 gün önce televizyonda derneğin fakir ailelere yardım yapıldığını seyrettiklerini ifade ederek, “Kızıma belki bize de yardım ederler demiştim. Pınar da bana ‘anne bunlar bizim adresimizi bilmiyorlar ki gelsinler’ demişti. Bugün dernek gönüllerini burada görünce ben ve kızım oldukça şaşırdık. Allah kendilerinden razı olsun. Kızım bizi nasıl buldular diye hala bana soruyor.” diye konuştu.

CİHAN

Bu yazı toplamda 1671, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

Demli bir ‘Rüzgar’ kapımızı çalıyor..

Yazar aSh | 25.12.2007 | Kategori Kültür - Sanat

 
‘Yeni Bir Soluk’ sloganıyla yola çıkan Grup Dem 3. Ve en son albümü “Rüzgâr”ı MİM MÜZİK etiketi ile müzikseverlerin beğenisine sundu.

Grup Dem solistlerinden Mustafa Tekiroğlu 30 Kasım Cuma günü müzik marketlerde yerini alan albüm için yaptığı açıklamada:

“Müzik yaşantımızın olmazsa olmazlarından artık. Nereye adım atsanız kulağınıza değen, hatta çarpıp vuran sözler var. Hem de nasıl sözler;

“Haydi gel girelim günaha”, “Doldur meyhaneci”, “Bir defadan bir şey olmaz”, “şimdiki kızlar ne güzel olur kucakta” ve daha nice rüsvalıklarla…

Bu sebepten gençliğimizin ahlakını, milli ve manevi değerlerini önemseyen müzisyenlerin çıkıp insanlara; toplumun değerlerini sarsmayan şeyler dinletiyor olması “Takdire şayan” ve “Elzemdir” Dedi.
Deniz Çakıroğlu ise Son albümleri “Rüzgâr” için verdiği demeçte:
“Dinlediğimiz müzikler, okuduğumuz kitaplar, bizi iki günü eşit olanların ziyanlığından kurtarmalı. Özellikle gençlerimizin sürekli kulaklarına çarpan melodileri kullanarak Milli ve manevi duygularımızı öne çıkaran güftelerin son albüm de yer almasına özen gösterdik.” dedi.

2002 yılında Deniz Çakıroğlu & Mustafa Tekiroğlu birlikteliği ile “Grup DeM” olarak müzik çalışmalarına başlayan ikili,
“İstanbul Yetim Şehir” adlı ilk albümlerini 2005 yılında piyasaya çıkarmışlardır.

İkinci albüm 2006 yılında “Kutlu Doğum Anısına” Peygamber efendimize (SAV) ithafen hazırlanmış “Sevgililer Sevgilisine İlahiler” adlı albümüdür.

Bu yazı toplamda 1428, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

TDK Güncel Türkçe Sözlük

Yazar admin | 13.12.2007 | Kategori Kültür - Sanat

Türkçenin en güvenilir, en gelişmiş ve en güncel sözlüğü, 1945’ten beri yayımlanan Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük’ünün Genel Ağ’daki sürümüdür.

Türkçe Sözlük dilimizde yaşanan gelişmelere bağlı olarak sürekli güncellenmektedir. Şu anda sözlükte 104.481 anlam bulunmaktadır. Eleştiri ve katkılarınızı katki@tdk.org.tr adresine yazabilirsiniz. Katkı ve eleştirileriniz değerlendirildikten sonra gereği yapılacaktır.


Uyarı:

    1. Güncel Türkçe Sözlük‘te kişi adları yer almamaktadır. Kişi adları ile ilgili olarak Kurumumuzun hazırladığı Kişi Adları Sözlüğü‘ne buradan ulaşabilirsiniz.

    2. Klavyesinde Türkçe karakterler bulunmayan kullanıcılar, aradıkları sözü Türkçe karakter kullanmadan yazıp Ara düğmesini tıklarlarsa program Türkçe karakter içeren söz veya sözleri önerecektir. Bu söz veya sözlerin üzeri tıklandığında ilgili tanımlara ulaşılabilecektir. Örnek: “ağaç” sözü aranıyorsa, “agac” yazılabilir.

    3. Güncel Türkçe Sözlük‘te özel yazı tipleri kullanılmıştır. Bilgisayarınızda bu tür yazı tiplerini göremiyorsanız veya değişik karakterler görünüyorsa, Yazılımlar sayfasından Yazı tipleri 2 seçeneğini tıklayarak bu yazı tiplerini bilgisayarınıza yüklemeniz ve işletim sisteminize tanıtmanız gerekmektedir.

    4. Güncel Türkçe Sözlük ile Yazım Kılavuzu’ndaki madde başı eşleştirme çalışmaları devam etmektedir. Sözlerin yazılış biçimleri için  Yazım Kılavuzu’na başvurmanızı öneriyoruz.

Duyuru: Türk Dil Kurumu, yeni bir hizmeti daha kullanıcılara sunuyor. Türkçe Sözlük ‘ten sözler ve Yabancı Kelimelere Karşılıklar çalışmasından alınan sözlerin Türkçe karşılıkları duyuru topluluğuna her hafta düzenli olarak gönderilecektir. Bu duyuruları almak istiyorsanız bilgi@tdk.org.tr veya bilgi@tdk.gov.tr adresine e-posta göndermeniz yeterli olacaktır.

Bu yazı toplamda 2398, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

Güzellik yarışmasında skandal

Yazar admin | 10.12.2007 | Kategori Kültür - Sanat

Birleşmiş Milletler UNESCO 2007’yi ‘Mevlânâ Yılı’ ilan ederken ‘sema ayini’ni de “İnsanlığın Somut Olmayan Baş Eserleri Listesi”ne aldı.

Bunun üzerine Türkiye, Mevlevilik hakkında bilgisi olmayan kişilerce yapılan ‘gösteri’lerin denetim altına alınacağını taahhüt etti. Ancak buna uyan yok. Otel, eğlence mekânları, açılışlar derken önceki akşam Star TV’de yayınlanan ‘Best Model of Turkey’ yarışmasında, büyük bir skandala imza atıldı. Semazenlere mankenlerle aynı sahnede sema yaptırıldı. Yarışma sorumlusu podyumda ‘sema’nın ‘2007 Mevlânâ Yılı’ dolayısıyla yapıldığını savunurken, uzmanlar ise tepki gösteriyor. Mevlânâ’nın 22. kuşaktan torunu Esin Çelebi, zikrin belirli örf ve âdetlere bağlı olarak uygun mekânlarda yapılması gerektiğini belirterek, “Durum çok vahim. Mevlânâ, bu olanlara ne derdi?” diye konuştu. Mevlânâ Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Yard. Doç. Dr. Nuri Şimşekler, Kültür Bakanlığı’ndan ‘sema’nın her yerde yapılmaması için tedbir almasını istedi. Sakarya Üniversitesi’nden Yard. Doç. Sezai Küçük ise ‘Mevlânâyı suiistimalde son nokta’ olarak değerlendirirken yarışmayı düzenleyenlere seslendi: “Yapılan, Mevlânâ’nın ruhuna saygısızlık. Kendinize uğraşacak başka ritüeller bulun.”

UNESCO’nun 2007’yi ‘Mevlânâ Yılı’ ilan etmesiyle birlikte dünyanın değişik şehirlerinde yapılan sema gösterileri yabancıların büyük ilgisini çekti. Mevlânâ ve sema Türkiye’nin tanıtımı adına büyük bir avantaj olarak görüldü. Ancak, önceki akşam Star TV’de yayınlanan Best Model Of Turkey mankenlik yarışması sırasında semazenlerin mankenlerle birlikte podyuma çıkarılarak ‘sema’ yaptırılması tepkiyle karşılandı. “Sema, ortaya çıkış gayesinin dışında icra edilmemeli.” uyarısında bulunan Sakarya Üniversitesi Tasavvuf Anabilim Dalı Başkanı Yard. Doç. Sezai Küçük yaşananları, Mevlânâ’nın ruhuna saygısızlık olarak niteledi.

Mevlânâ’nın 22 kuşaktan torunu Esin Çelebi de “Kendi mirasımıza önce biz sahip çıkmazsak yabancılar bizi anlamaz.” diyerek mankenlerle birlikte yapılan ‘sema’ya tepki gösterdi. Çelebi, zikrin belirli örf ve âdetlere bağlı olarak uygun mekânlarda yapılması gerektiğini belirterek, “Durum çok vahim. Mevlânâ, bu olanlara ne derdi?” sorusuna cevap verilmesini istedi.

Mevlânâ Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Yard. Doç. Dr. Nuri Şimşekler de Mevlânâ’nın vefatından sonra ortaya çıkan Mevlevilik’te dergâhların içinde özel yerlerde gerçekleşen semanın, çıkar kaygılarıyla farklı yerlerde yapılmasının Mevlânâ’yı yıprattığını ifade etti. Semazenbaşı Abdurrahman Tevruz ise ‘her yerde sema olur mu?’ tartışmasına sufi olmayan folklor semazenlerinin sebep olduğunu dile getirdi.

Burak Kılıç-ZAMAN

Bu yazı toplamda 1767, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

Baklava ve lokum ders oldu

Yazar admin | 09.12.2007 | Kategori Kültür - Sanat

Uluslararası Kukla ve Gölge Oyunu Birliği Türkiye Milli Merkezi’nin Türk gölge oyunu klasiklerinden Karagöz’ü tescil ettirmek amacıyla girişimde bulundu.

UNIMA Türkiye Milli Merkezi Başkanı Mevlüt Özhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Karagöz’ün yıllar öncesinden bugünlere uzanan hikayesinin olduğunu söyledi.

Geleneksel Türk sanatlarının yaşatılarak gelecek kuşaklara aktarılması için toplumun her kesimine önemli görevler düştüğünü belirten Özhan, gölge oyununu genç nesillere tanıtmanın ötesinde, yeni sanatçı yetişmesi anlamında da gayret gösterdiklerini ifade etti. devamı »

Bu yazı toplamda 7595, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

Tarihi adım “Ortak alfabe”

Yazar admin | 09.12.2007 | Kategori Kültür - Sanat

Orta Asya ile 34 harfli, ortak alfabe çalışması başlatılıyor.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkmenistan ziyaretinde kendisine eşlik eden bilim adamlarından, Türk cumhuriyetleri arasında iletişimi kolaylaştıracak ortak alfabe oluşturulması konusunda bilgi aldı.Uzmanlar, Latin alfabesine dayalı ortak bir yazı dili önerirken söz konusu alfabede 34 harfin bulunması gerektiği yönündeki görüşlerini Cumhurbaşkanı ile paylaştı.

Bilim adamları ayrıca Türk dili konuşan ülkeler arasında cumhurbaşkanlarına bağlı çalışacak “Türk Dünyası Genel Sekreterliği” kurulması konusunda Abdullah Gül’den öncülük etmesini istedi. Ortak alfabe konusunda mesafe alınması için ise Türkiye’nin ısrar etmesinin önemine işaret ediliyor. devamı »

Bu yazı toplamda 5253, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

Gül’den Bayburt’a sürpriz

Yazar admin | 09.12.2007 | Kategori Kültür - Sanat

İki ay kadar önce Türk Kızılayı Yönetim Kurulu’nun, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü ziyaretinde, Ercan Saatçi’nin anlattığı ‘Bayburt Bayburt olalı böyle zulüm görmedi’ fıkrası gülümsemelere yol aşmış ve Saatçi esprili bir şekilde, bu zulme son vermek için Gül’e, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının Bayburt’ta konser vermesini teklif emişti.

Geçtiğimiz hafta sonu Cumhurbaşkanlığı Özel Kalemi, Ercan Saatçi’yi arayarak, Cumhurbaşkanı Gül’ün bu konseri takvimine alacağını bildirdi. Ancak sanılanın aksine, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Cumhurbaşkanlığı’na değil Kültür Bakanlığı’na bağlı olduğundan, konuyla ilgili izin alınması gerekiyordu. Cumhurbaşkanlığı, Kültür Bakanlığı’ndan gerekli izinleri alarak, önümüzdeki aylarda Bayburt Kültür Merkezi’nde verilecek konser için ilk adımı atmış oldu. FIKRANIN SONU FARKLI Bu arada Bayburt Valisi Musa Küçükkurt da, Cumhurbaşkanlığı’nı arayarak, Saatçi’nin anlattığı fıkranın sonunun farklı olduğunu iletti. Vali Küçükkurt’un aktardığına göre, fıkrada, Bayburt’a gelen bir senfoni orkestrasının konserinden sonra, bir Bayburtluya sorulan “Konseri nasıl buldunuz?” sorusuna verilen “Bayburt Bayburt olalı böyle zulüm görmedi” cevabı, aslında fıkranın sonu değilmiş. Bayburtlu neden böyle düşündüğünü de eklemiş; “Fa yerine sürekli Fa Diyez basıyorlar”. Cumhurbaşkanı Gül de, kendisine iletilen fıkranın son bölümüne hayli gülmüş. Bayburt’ta düzenlenecek Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orestrası konserine, Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Doğan, Bedrettin Dalan, Dr. Eser Alptekin, Prof. Hüsamettin Koçak, Doç. Nusret Parıldar, Suat Müftüoğlu’nun da aralarında bulunduğu birçok saygın işadamı, öğretim üyesi ve sanatçı da davet edilecek. İşte Saatçi’nin anlattığı fıkra

BİR gün Bayburt’a bir senfoni orkestrası gelir. Ve tüm Bayburt halkı bu konseri izlemek için davetlidir. Konseri merak eden Bayburtlular salonu hınca hınç doldurur. Konser sonunda bir gazeteci, Bayburtlu bir vatandaşa senfoni konserini nasıl bulduğunu sorar. Bayburt’lu cevap verir; “Bayburt Bayburt olalı böyle zulüm görmedi.”

Kaynak:Hürriyet

Bu yazı toplamda 3748, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

Beyaz Melek gişe rekoruna koşuyor

Yazar admin | 08.12.2007 | Kategori Kültür - Sanat

Mahsun Kırmızıgül’ün yönettiği ve başrolünü üstlendiği ”Beyaz Melek” isimli film izleyici rekoruna gidiyor.

Yapım, 20 günde 970 bin seyirciyi sinema salonlarına çekti.

16 Kasımda 165’i Türkiye, 60’ı yurt dışında olmak üzere 225 kopyayla 260 salonda gösterime giren ”Beyaz Melek”e izleyi ilgisi sürüyor.

Gösterime girdiği tarihten bu yana 20 günde 970 bin izleyiciye ulaşan film, Avrupa gösterimlerinde de 150 bin seyirci topladı.

Filmin tanıtımını üstlenen Deep İletişim’in Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Filiz Öcal, yapımın gösterime girmesinden önce yüksek izleyici beklentileri bulunduğunu ve bunun elde edildiğini söyledi.

Filmin Almanya, İngiltere, Avusturya, Hollanda, Belçika, İsviçre, Danimarka ve Fransa’da 60 kopyayla gösterimde bulunduğunu ifade eden Öcal, ”Şimdi de film Arap ülkelerinden isteniyor. Gösterim tarihine yapımcılar karar verecek” dedi.

Seyircinin ilgisinin süreceğine inandıklarını dile getiren Öcal, ”Bu rakam, bizim beklentimizin çok üstünde değil. Filme çok güvendiğimiz için aslında bekliyorduk. Şimdi de artarak devam ediyor, çok memnunuz” dedi. Öcal, filmin Arap ülkelerinin yanı sıra İran ve Azerbaycan’da da gösterime girmesinin planlandığını kaydetti.

BEYAZ MELEK…

Mahsun Kırmızıgül’ün ilk yönetmenlik denemesi olan ”Beyaz Melek” adlı filmde başarılı sanatçılardan oluşan bir kadro görev alıyor.

Filmde, Mahsun Kırmızıgül, Sarp Apak, Ali Sürmeli, Arif Erkin, Bilge Zobu, Cihat Tamer, Cezmi Baskın, Deniz Oral, Emel Sayın, Erol Demiröz, Erol Günaydın, Fadik Sevin Atasoy, Fırat Danış, Gazanfer Özcan, Hüseyin Avni Danyal, İlkay Saran, Lale Belkıs, Necmi Yapıcı, Nejat Uygur, Nurşin Demir, Salih Kalyon, Suna Selen, Tanju Tuncel, Toron Karaca, Tomris Oğuzalp, Yağmur Dilan Bozacı, Yavuz Bingöl, Yıldız Kenter ve Zeynep Tokuş rol alıyor.

Bir grup insanın hayata ve birbirlerine duyduğu aşk ve sevginin anlatıldığı filmin yedi hafta süren çekimleri, İstanbul, Adapazarı, Tuz Gölü ve Diyarbakır’da gerçekleştirildi. Filmde, olaylar şöyle gelişiyor:

Ali (Mahsun Kırmızıgül) ve Reşat (Sarp Apak), beyin kanseri olan babaları Ahmet’i (Arif Erkin) kemoterapi görmesi için İstanbul’a getirmiştir. Ahmet ağır tedaviye daha fazla katlanmak istemediğinden hastaneden kaçar. Oğulları peşine düşer ancak Ahmet onlardan kaçmayı başarır. Kaçarken kendini bir huzurevinde bulur. Huzurevi sakinleri, Ahmet’in çocukları tarafından terk edildiğini sandıkları için orada kalması konusunda ısrar ederler. Zorlukla konuşabilen Ahmet durumu kabullenir. Ali ve Reşat, Ahmet’i huzurevinde bulurlar. Ama mutlu göründüğü için bir süre orada kalmasına ses çıkarmazlar. Babalarının son günlerini mutlu geçirmesi, belki hiç işe yaramayacak ama çok acı verebilecek bir tedaviden daha önemlidir. Huzurevi sakinlerinin her birinin kendi hikayeleri ve dramları vardır. Ahmet, bunları öğrendikçe onlara daha yakınlaşıp her birini tek tek çok sever.

Ahmet’in misafir olduğu günün hemen ertesinde huzurevi sakinlerinden Yaşar Hoca (Bilge Zobu) ve Nebahat (Lale Belkıs) evlenecektir. Bu insanları çabucak benimseyen Ahmet, düğün masraflarını karşılamak ister. El birliğiyle güzel bir düğün yaparlar. Bununla yetinmeyen Ahmet, çiçeği burnunda çifti balayı için Diyarbakır’daki köyüne davet eder. Üstelik diğer huzurevi sakinleri de bu geziye davetlidir. Belki geriye kalan yıllarında böyle bir fırsatı bir daha yakalayamayacak olan bu yaşlı insanlar, teklifi coşkuyla kabul ederler. Hep beraber kiraladıkları bir minibüsle yola çıkarlar. Ancak yolculukları hiç sakin geçmez. Onlar için asıl macera bu yolculukla başlayacaktır.

AA

Bu yazı toplamda 2718, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share