cnc, istanbul, torna, işleme merkezi


02.06.2010 HİPNOZ NEDİR NASIL YAPILIR

Yazar admin | 02.06.2010 | Kategori Sağlık

İki dakika güncel haber merkezi

Hipnoz yüzyıllar boyunca, bir çok toplumun büyük törenlerinde kullanıldı.Bugün bile, bazı dinsel topluluklar(özellikle vodu),bir inanmışlar grubunun tanrısal güçlerle bağlantı kurmasını sağlamak için bu kendinden geçme yönteminden yararlanır.

Batı Avrupa’da bu olay 1773′e doğru Franz Anton Mesmer adında bir Avusturyalı  hekim tarafından, ruhun manyetizması adıyla moda haline getirildi. Bu hekim her hastalığı tedavi bahanesiyle, gösterişler oturumlar düzenliyordu ve bu toplantılar, aslında gerçek bir tıbbi tedaviden çok, panayır gösterişlerini andırıyordu.

Sonradan ruhun manyetizması kuramı,hipnotizma adıyla,bilimsel olarak yeniden ele alındı. Frued’dan önce Fransız Charcot (1825-1893) akıl ve sinir hastalıklarının teşhiz ve tedavisinde bu yöntemi kullandı.

 Hipnoz haline gelme durumu, hipnotizmacının kendine özgü niteliklerinden yararlanan büyüleme ve telkin teknikleriyle (sabit bakışlar, sözle telkin ve benzeri) yaratılır.Uyutulan yani hipnotize edilen kişi, ne kadar çabuk etkileniyorsa ve gerginlikten uzak biriyse o kadar kolay hipnoz haline girer. Hipnoz uykusunda üç evre görülür: Göz ve bakışın sabitleşmesi  veya göz kapaklarına bastırılarak sağlanan letarji; parlak ışık veya büyük gürültüyle sağlanan katalepsi; ve nihayet uyurgezerlik evreleri.

 Böylece hipnoz olgusu hipnotizmacı bakımından bazı özel verileri, hipnotize edilen bakımından ise, bu işe çok iyi hazırlanmış bir psikolojik ortamı gerektirir. Ancak bu yolla, bazılarının mantıkla açıklanması zor olan sonuçlar elde edilir: bu kişiler hipnozu, en olmayacak emirlerle boğun eğdirmek sözgelimi acıya karşı duyarsızlık  sağlamak gibi yerlerde kullanırlar. Tıp, hipnozu ancak pek olağan üstü ve belirli durumlarda, özellikle nöropsikiyatride kullanır.Hastalara Hipnoz ile zayıflama ve hipnozla sigara bırakma gibi yöntemler kullanılmaktadır.

devamı »

Bu yazı toplamda 1427, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

02.06.2010 SİVİLCELERDEN KURTULMA YÖNTEMLERİ

Yazar admin | 02.06.2010 | Kategori Sağlık

İki dakika güncel haber merkezi

Özellikle ergenlik çağındaki, gençler için büyük bir problem olan sivilcelerden kurtulmak için evde yapabileceğiniz uygulamalar var.Evde uygulayacağınız yöntemlerle, sivilcelerden büyük oranda kurtulabilirsiniz. yaygın kullanılan bu yöntemle, sivilcelerinizi kontrol altına alabilirsiniz. devamı »

Bu yazı toplamda 4030, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

02.06.2010 RENKLERDEN NASIL ETKİLENİRİZ

Yazar admin | 02.06.2010 | Kategori Sağlık

İki dakika güncel haber merkezi

Bir renge yalnızca bakmanın davranışlarımızı etkileyebileceğini ve ruhsal durumunuzu değiştirebileceğini hiç dü­şündünüz mü? Bazı araştırmacılar bu konuyu kuşkuyla karşı­lasa da, birçokları renklerin insan davranışı ve psikolojisi üze­rinde önemli ölçüde etkili olduğunu ileri sürmektedirler.

“International Journal of Bioscial Research” da yeni ya­yınlanan bir raporda, Kanada’da Wetaskiwin’deki bir okulda renklerin ve ışık düzeninin değiştirilmesi sonucu, bazı öğ­rencilerin zekâ puanlarının (Q scores) birden yükseldiğinin görüldüğü, kayıtsızlığın ve disiplin sorunlarının azaldığının saptandığı belirtilmektedir.

Portakal rengi acıktırır,bej rengi hünerli ve becerikli olmamızı sağlar,pembe rahatlatır.kırmızı tahrik edicidir:

 Alberta Üniversitesi’nden görsel sanatlar Profesörü Harry Wohlfart’m yönettiği araştırmada, portakal rengi, beyaz, bej ve kahverengi yerine, san ve mavi kullanılmış ve floresan lambalar tam tayf (full-spectrum) olan­larıyla değiştirilmiştir.

 Washington Eyaleti’nde Tacoma’da bulunan “American Institute for Biosocial Research’ün yöneticisi psikolog Ale­xander Schauss, ülke çapında ıslahevlerinde suçlu ve canile­rin sakinleştirilmesi için balonlu çiklet pembesi renginde oda­ların geniş ölçüde kullanılmaya başlanmasına öncülük etmiş­tir. Schauss 1979′da, bir karton üzerindeki pembe renge ba­kan denekler üzerinde bu rengin etkisini incelemiş, daha sonra gözlemlerini “Bulletin of the Psychonomic Society” de açık­lamıştır. Bu renge bakmak denekleri o kadar rahatlatmıştır ki, diğer renklere baktıklarında gösterdikleri şiddet eğilimin­den eser kalmamıştır. Seattle’deki bir Amerikan Deniz Kuv­vetleri Hapishanesi, Schauss’un çalışmasına ilgi göstermiş ve Ona, sakinleştirici renk hipotezini hapishane sakinleri üze­rinde deneme şansı vermiştir. Bugün artık yüzlerce kurum, huysuzlukları artan bireyleri pembe odalara almaktadırlar.

 Kaliforniya Eyaleti San Bernardino İlçesi Gözaltı Dairesi Müdürü Paul Boccumini, “Eskiden onlara ilaç verir, hatta kelepçe takardık” demekte ve ilave etmektedir. “Fakat bu yöntemle iyi sonuç alıyoruz.

 Schauss ve Wohharth, renklerin organizma ve davra­nış üzerinde nasıl etkili olabildiğini tam bilememektedirler. Fakat Schauss, renklere gösterilen tepkinin, vücuttaki mil­yonlarca sinir iletiminin düzenleyici, istasyonu olan beyinin retiküler yapısında oluştuğunu tahmin etmektedir. Yapılan araştırmalarla, kırmızı, portakal rengi ve sarı gibi sıcak renkte re baktıklarında deneklerde tansiyonun yükseldiği, beyin dalga aktivitesinin arttığı, solunumun hızlandığı ve terleme­nin çoğaldığı belirlenmiştir. 1970′li yılların sonunda UCLA’-da yapılan bir araştırma, mavi rengin tam tersi bir etki yap­tığını göstermiştir. Bu verilere dayanarak araştırmacılar, renk­lerin göz tarafından algılanmasının, vücutta önemli biyokim­yasal maddelerin salgılanmasını uyardığını düşünmektedirler.

İnsan gözü milyonlarca renge karşı duyarlıdır. Bunlar her biri, gözün arkasındaki renge duyarlı kendine özgü bir şekilde çarpan, ayrı dalga boylamı daki ışıklardır. Böylece uyarılan hücreler beyine sinyaller gön­derirler. WohHart ve diğer araştırmacılar, hormonların  bu süreç sırasında harekete geçirilerek, bireyin ruh durumunu ve kalp atışı ve solunum gibi aktivitelerini etkileyebileceğini ileri sürmektedirler.

 Renkli Işık Sağlık Kazandırır.

 Renkli ışığın sağlığı etkilediğine ilişkin deliller ortaya çık­mıştır. Yüksek yoğunlukta mavi dalga boyları yayan ışık ban­yoları bugün geniş ölçüde hastanelerde yeni doğmuş bebek­lerden sanlığın tedavisinde kullanılmaktadır. Işık deriye nü­fuz eder ve hastalığa neden olan bilirubini düşürür, (biliru­bin, alyuvarlarda bulunan hemoglobinin parçalanması ile oluşan ve kan plazmasında bulunan bir maddedir.)

 Psikologlar ve ticari renk danışmanları, bazı davranışla­rın oluşturulması için değişik renklerin kullanımını önerme­ye başlamışlardır. Örneğin Kanada’da bir diş kliniğinde has­taların korkusunu azaltmak için mavinin tonları kullanılmak­ta, Connecticut Eyaleti’ndeki Stamford’da Geri Zekâlılara Yar­dım Kliniği sakinlerinin odaları şeftali rengi, san ve maviye; ayaküstü hazır yiyecek satan dükkânların duvarları iştah açan portakal rengine boyanmaktadır. Hatta Amerika’nın kuzey­doğusundaki gaz türbinlerinde makinalar, savaş gemisi grisi yerine hüner ve beceriklilik telkin eden açık mavi ve beje boyanmıştır.

Fakat renklerin davranış değiştirmede meşru bir araç olup olmadığı hâlâ tartışılmaktadır. “National Institute for Men­tal HealtfTta (Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü’nde) pskiyatrist olarak çalışan Norman Rosenthal, “Sağlam verilere dayana­rak konuşmamız gerek” demekte ve “Kırmızının tahrik edici olduğu ve mavinin depresyonla bağlantılı bulunduğu gibi, tepkiye dönüşebilecek kültürel peşin hükümlerin etkisinden na­sıl sıyrılabiliriz?” diye sormaktadır.

 Science Digest’den çeviri:İsmail Yıldırım

devamı »

Bu yazı toplamda 1381, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

02.06.2010 TÜRKİYE’DE DOMUZ GRİBİNDEN 2 ÖLÜM

Yazar admin | 02.06.2010 | Kategori Sağlık

İki dakika güncel haber merkezi

Ankara’da ölen  bir kişinin domuz gribi teşhisi konulmasından sonra 2.ölüm haberi Manisa’dan geldi.Manisa’da domuz gribi teşhisi konulan ve tedavi altında olan bir kişi hayatını kaybetti. devamı »

Bu yazı toplamda 9934, bugün ise 2 kez görüntülenmiş

Share

02.06.2010 TÜRKİYE’DE DOMUZ GRİBİNDEN 4 KİŞİ DAHA ÖLDÜ TOPLAM ÖLÜM SAYISI 15 OLDU

Yazar admin | 02.06.2010 | Kategori Sağlık

İki dakika güncel haber merkezi

5 Kasım  2009 Sağlık Bakanlığın açıkladığı 4 kişiyle beraber Türkiye’de domuz gribinden ölenlerin sayısı 15′e yükseldi.Bakanlık’tan yapılan yazılı açıklamada, “Pandemik grip nedeniyle çeşitli illerde tedavileri sürdürülen hastalarımızdan 24 ve 31 yaşlarında 2 bayan ile 55 yaşında bir erkek ve 5 yaşında 1 erkek çocuk olmak üzere 4 vatandaşımız maalesef hayatını kaybetmiştir. Bu vefatlarla beraber Pandemik gripten kaybedilen vatandaşlarımızın sayısı 15 olmuştur. devamı »

Bu yazı toplamda 4310, bugün ise 1 kez görüntülenmiş

Share

02.06.2010 HASTALIKLARDAN VE GRİPTEN NASIL KORUNURUZ

Yazar admin | 02.06.2010 | Kategori Sağlık

İki dakika güncel haber merkezi

Kasım ayı içinde havaların devamlı şekilde değişiyor.Gündüz güneş görürken akşam yağmur yağıyor.Sabah lodos varken hava yumuşak fakat  gece fırtına başlıyor ve poyraza çaviriyor. devamı »

Bu yazı toplamda 1368, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

02.06.2010 DOMUZ GRİBİNDEN ÖLEN 20 KİŞİDE KRONİK HASTALIK ÇIKMADI

Yazar admin | 02.06.2010 | Kategori Sağlık

İki dakika güncel haber merkezi

 

Türkiye’de domuz gribinden  ölen40 kişiden, 20’sinde altta yatan başka bir hastalık olmadığı tespit edildi. Hayatını kaybeden vatandaşlardan 16’sı ise 25-44 yaş aralığında bulunuyor.Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, domuz gribi nedeniyle 5, 13 ve 26 yaşlarında 3 kişi ve 1 yaşından küçük bir bebek olmak üzere toplam 4 vatandaşın daha hayatını kaybettiği bildirildi. devamı »

Bu yazı toplamda 2155, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

02.06.2010 ÇİN’DE DOMUZ GRİBİ AŞISINDAN 2 KİŞİ ÖLDÜ

Yazar admin | 02.06.2010 | Kategori Sağlık

İki dakika güncel haber merkezi

Dünyada domuz gribi aşısını ilk defa geliştiren ve ilk uygulayan, bu aşıların güvenli olduğunu savunan Çin’de A tipi H1N1 virüsüne karşı aşılanan iki kişi öldü.

Çin Sağlık Bakanlığı sözcüsü Deng Haihua, bugün yaptığı açıklamaya göre domuz gribi aşısı olan iki kişinin öldüğünü doğrularken, bu kişilerin kişisel bilgileri hakkında açıklma yapmadı.

Bakanlığının internet sayfasında ölenlerden birine otopsi yapıldığı ve kalp krizi nedeniyle hayatını kaybettiği açıklandı. Uzmanlar, domuz gribi aşısı vurulan hastanın ani ölümünün, hastanın bu aşıya gösterdiği alerjik bir reaksiyon olup olmadığının kesinlik kazanmadığını ve ihtimal dahilinde olduğunu belirtti.Fakat yinede laboratuar sonuçlarının beklendiği söylendi. Bakanlık, ölen diğer şahsın otopsisinin bu gece yapılacağını açıkladı.

Yetkililer, domuz gribi salgınının Mart ayına kadar süreceğini belirtiyor. Çin’de domuz gribinden ölenlerin sayısı 40′a, vaka sayısı da 65 bine yaklaştı. Ülkede son 48 saat içinde 3 bin 393 yeni vaka tespit edilirken, durumu ağır olan 285 hastadan 54′ünün iyileştiği kaydedildi.

Çarşamba gününe kadar ülkede 10 milyon 900 bin civarında kişiye aşı yapılırken, risk gruplarını kapsayan aşı kampanyası için 41 milyon doz aşı sağlandı. Çin ve Dünya Sağlık Örgütü, Çin’in geliştirdiği aşının güvenilir olduğunu duyurmuştu.

devamı »

Bu yazı toplamda 1323, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

2010 SPOR VE HASTALIKLAR

Yazar admin | 22.05.2010 | Kategori Sağlık

İki dakika güncel haber merkezi


Egzersiz

Koroner kalp hastalığı riski dinlenik sistolik ve diyastolik kan basıncının artmasıyla paralel olarak artar.

Amerika’da hipertansiyonlu hastalar üzerine yapılan bir çalışmada sistolik ve diyastolik kan basınçlarında; sodyum alımının azaltılmasıyla 5 ve 4 mmHg azalma olduğu, 9,8 kg civarında bir kilo kaybının da 15 ve 10 mmHg düşüşe neden olduğu belirtilmiştir.(Kaplan,N. devamı »

Bu yazı toplamda 2292, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

2010 TANSİYONU DÜŞÜRME YOLLARI

Yazar admin | 22.05.2010 | Kategori Sağlık

İki dakika güncel haber merkezi


“Tansiyonunuzu düşürmek için kendinizi tüketmenize gerek yok” diyor Jim Hagberg, Maryland Üniversitesi’nde kinesiyoloji uzmanı ve NHLBI raporuna katkıda bulunan bir yazar. “ Aslında, orta kararda egzersizler, mesela yürümek gibi, tansiyonu koşmak gibi diğer faal aktivitelerle aynı oranda düşürür.

Egzersiz hem sistolik hem de diastolik tansiyonu 10 derece kadar düşürür, kısmen uyumlu sinir sistemin fonksiyonlarını iyileştirerek yapar bunu, bu da vücudun “savaş-ya da kaç” tepkisini ortaya çıkarır. Tansiyondaki bu düşüş, yıllar süren egzersiz sonunda olmuyor. “Fiziksel aktivite derecenizi artırdıktan sonra üç ila dört hafta kadar erken bir sürede olabilir.”Hagberg Amerikan Spor Tıbbı Koleji(ACSM) için hazırladığı bir broşürde söylüyor bunları.

Egzersizin yüksek tansiyona karşı bu kadar güçlü bir silah olmasının bir sebebi de direkt olarak tansiyonu düşürmesine ek olarak bu hastalık için diğer risk faktörlerini de azaltmasıdır.”Egzersiz insanların kilo kaybetmesine, stresten arınmasına ve sigarayı bırakmalarına yardımcı olur.” Diyor.

Ve “insanlar yüksek tansiyonlar ölmezler” diyor Hagberg. “Yüksek tansiyonlu insanlar, kalp ve damar hastalıklarından ölürler.” Egzersiz kalp ve damar hastalıkları için risk faktörlerinin çoğunu etkiler. “Düzenli fiziksel aktivite kandaki kolesterolü ve glikoz seviyesini düzenler ve kiloyu kontrol etmeyi sağlar, böylece kalp krizi geçirme riski daha düşüktür, tansiyon normal değerlere düşmese bile.” Diyor “Yüksek tansiyonlu aktif ve formda olan bireyler hareketsiz ve formsuz yaşıtlarından daha düşük ölüm oranına sahipler.

30–45 dakika boyunca sürekli egzersiz yapmak en iyisi olabilir, daha kısa süren günlük hayat aktiviteleri bile- merdivenleri çıkmak ya da ev işi bahçe işi yapmak gibi- yardımcı olabilir. ACSM tarafından kurulan Hastalık Kontrolü ve Önlemi Merkezi: Haftanın çoğu gününde orta kararda 30 dakikalık aktivite yükleyin, favori yönergesi.

“Unutmayın, bir şey hiçbir şeyden daha iyidir.” Diyor. “Kabuğunuzdan çıkın ve ne yapabiliyorsanız onu yapın.

devamı »

Bu yazı toplamda 1721, bugün ise 1 kez görüntülenmiş

Share