cnc, istanbul, torna, işleme merkezi


2010 yılında ÖSS böyle olacak

Yazar Salih | 04.02.2009 | Kategori Eğitim

2010 yılında ÖSS böyle olacakÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, 2010’da geçilecek yeni üniversiteye giriş sisteminde ne tür değişiklikler yapılacağını açıkladı. İşte yeni ÖSS…
ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, 2010’da geçilecek yeni üniversiteye giriş sistemi ile ilgili, “Aynı derslerden aynı biçimde sorular sorulacak. Hiçbir ek konu yok. Soru sayısı biraz fazla olacak. Yeni sistem öğrencinin lehine.” dedi.

‘Sınav sistemi değişti, meslek liseliler istedikleri yere girecekler.’ şeklindeki değerlendirmenin ise doğru olmadığını söyleyen Yarımağan, “Meslek liseliler için beklentiler çok ileri gitmemeli.” diye konuştu. Yarımağan, yeni sistem ile açık uçlu sorular ile sınav yapmanın alt yapısının da oluşturulduğunu aktardı. devamı »

Bu yazı toplamda 2588, bugün ise 1 kez görüntülenmiş

Share

14 yıldır ”Her şeye rağmen mazeret yok” diyor

Yazar Berat | 12.12.2008 | Kategori Eğitim

Kızıldağ, ”her şeye rağmen mazeret yok” sloganıyla yurt içi ve yurt dışında düzenlediği konferanslarda, hayatta hiçbir şey için mazeret üretilmemesi gerektiğini anlatıyor.

Kızıldağ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bireylerin yaşadıkları toplumda mutluluğu yakalayabilmeleri için, iletişimlerinin güçlü olması gerektiğini belirtti.

”Her şeye rağmen mazeret yok” sözünün bir yaşam felsefesi olduğunu ifade eden Kızıldağ, 14 yıl boyunca verdiği konferansların kaydını tuttuğunu belirterek, ”Hz. Ali diyor ki, ‘bahane, mazeret insanın kendisine söylediği en büyük yalandır.’ Bu söz çok hoşuma gitti, müthiş bir söz. Ölüm hariç hiçbir şey için mazeret yok. Ve ben bu sözü 630 bin kişiye söylettim” diye konuştu.

”BİZİM İNSANIMIZ ÇOK MAZERET ÜRETİYOR”

İnsan hayatında en çok üretilen şeyin, mazeret olduğunu savunan Kızıldağ, şunları söyledi:
”Her şeye bir mazeretimiz var. İnsanların iletişim kurması, gelişmesi ve değişmesi için mazeret üretmemesi gerekiyor. Bizim insanımız çok mazeret üretiyor. Temel sorun şu: Bizim insanımız okumuyor, çok fazla seyirlik bir yapıya sahip. Okumaya, öğrenmeye vakit ayırmamak için, elinden gelen mazereti kendine üretiyor. Aslında kendini kandırıyor. Çözüm yerine problem üretiyoruz. Örneğin kitap okumamak için bir sürü mazeret buluruz. ‘işten yorgun geliyorum, yemek yedikten sonra motivasyonum düşüyor, okuyamıyorum.’ ‘Sigarayı yarın sabah bırakacağım’ deriz, o sabah bir türlü gelmez.”

”TÜRK İNSANI TOPLULUK İÇİNDE KONUŞMAKTAN KORKUYOR”

Kızıldağ, Türk insanının ölümden sonra en korktuğu şeyin topluluk karşısında konuşmak olduğunu ileri sürerek, bunun nedeninin küçük yaşlarda verilen eğitimdeki yanlışlıklardan kaynaklandığını kaydetti.

Bireylerin mutlu olması için, öncelikle kendisinin farkında ve yaşadığı toplumla iletişiminin güçlü olması gerektiğini söyleyen Kızıldağ, şöyle devam etti:

”Biz içimizdeki çocuğu 16 yaşına gelince öldürdük. Öğretmenlerimizden, ailemizden hep ‘konuşma, sırıtma, ciddi ol, doğru dur’ sözlerini duya duya büyüdük. Babam bana ‘kadın gibi gülme’, annem de ‘bugün çok güldük, başımıza bir şey gelecek’ derdi. 16 yaşında içindeki çocuğu öldüren Türk toplumu maalesef serumlu gibi yaşıyor.

Toplumun yüzde 80’inin gönlü Mevlana, Yunus Emre, ama servis beton. Hiçbirimizin yüzü gülmüyor. Hiçbirimizin nüfus kağıdında gülen bir fotoğrafımız yok. 16 yaşına gelince içindeki çocuğu öldüren bir toplumun sağlıklı bir ruh hali olamaz. Sağlıklı bir ruh hali olmadığı için sağlıklı şehirler yok. İnsan önce kendini sevecek, dünyaya neden geldiğini bilecek, kendine karşı samimi olacak ve önce aynadaki adama merhaba diyecek. Bir adamın kendisiyle problemi varsa, sağlıklı bir ruh haliyle yaşaması mümkün değil.”

‘Her şeye rağmen mazeret yok’ sloganının, ”üzerinde bir damga olarak kaldığını” anlatan Kızıldağ, ”geçen İstanbul’da arabamdayım. Bir belediye şoförü bana camdan ‘naber lan, her şeye rağmen mazeret yok’ diye seslendi. Ben İstanbul’da belediye şoförlerine de eğitim vermiştim. Bu tür olayları görünce mesajımın doğru algılandığını fark ediyorum” diye konuştu.

Bu yazı toplamda 4384, bugün ise 1 kez görüntülenmiş

Share

Mayoz ve Mitoz Bölünme

Yazar admin | 30.11.2008 | Kategori Eğitim

MAYOZ BÖLÜNME

Bütün döllerde kromozom sayısının değişmez kalabilmesi için (sperm ve yumurtanın birleşmesinden kromozom sayısı iki katına çıkacağından dolayı) farklı bir hücre bölünmesi gelişmiştir. Mayoz bölünme ismini alan bu tip bölünmede, kromozom sayısı yarıya indirgenir. Mayoz bölünmenin sonunda meydana gelen gametler diğer vücut hücrelerinin aksine n sayıda kromozom taşır (bazı bitkilerde ve bir hücrelilerde bireyin kendisi yaşantısı boyunca haploid kromozomlu olduğundan mayoz bölünmeye gerek kalmaz). Normal olarak soma hücrelerinde 2n kromozomlardan homolog olanlar, boyuna, sinaps dediğimiz aralıklarla birbirinin yakınında uzanırlar. Bu homolog kromozomların her biri ayrı bir kutba giderek, yalnız bir tanesinin bir gamete verilmesi sağlanır. Homolog kromozomlar aynı büyüklüğe ve şekle, keza benzer kalıtsal faktörlere sahiptir. Gerek yumurta gerekse sperm oluşumu son iki hücre bölünmesine kadar aynı kurallara göre yürütülür. Daha sonra spermatogenezis (sperm oluşumu) ve oogenesiz (yumurta oluşumu) farklı şekilde meydana gelir. devamı »

Bu yazı toplamda 12874, bugün ise 2 kez görüntülenmiş

Share

5. Sınıf Haklarımız Ödevi

Yazar Berat | 29.11.2008 | Kategori Eğitim

1. Tükettiğimiz her bir ürün üretim,dağıtımve tüketim gibi aşamalardan geçmektedir.Bu aşamaların bütününe ne ad verilir?

    Ekonomi
    Dağıtım
    Tüketim
    Sermaye
    Bilmiyorum

2. Ülkemizde çeşitli iklim tiplerinin görülmesinde , aşağıdakilerden hangisi daha etkili olmuştur?

    Zengin akarsu ağına sahip olması.
    Etrafının denizlerle çevrili olması
    Çeşitli doğal bitki topluluklarının bulunması.
    Geniş ova ve platoların yer alması.
    Bilmiyorum

3. Yaşadığı toplum içinde kendine göre özellikleri olan kişiye ne denir?

    Aile
    Çocuk
    Birey
    Öğrenci
    Bilmiyorum

4. 1.”Bazı gruplar aynı zamanda kurumdur” aşağıdakilerden hangisi bu özelliği taşımaktadır? 
    satranç kulübü
    futbol takımı
    aile
    sınıf
    Bilmiyorum

5. Aşağıdakilerden hangisi sorumluluğun tanımıdır? devamı »

Bu yazı toplamda 4109, bugün ise 1 kez görüntülenmiş

Share

Akın Kitabının Özeti

Yazar Berat | 29.11.2008 | Kategori Eğitim

Kitabın Adı :Akın
Yazarı : Faruk Nafiz Çamlıbel

Akın Kitabının Özeti :

Akın, konusunu İslamiyet öncesi Türk Tarihinden almakta­dır. Anayurt’taki iç denizin kuruması olayı, şiir-piyes biçiminde, destan olarak anlatılmaktadır. Yıllarca süren kuraklığın sona er­mesi için, yasa gereğince, İhtiyar Hakan İstemi Han’ın kurban edilmesi gerekmektedir.

İstemi Han’ın hedefi ise, suyu, yeşili, ağacı bol bereketli topraklara akınlar düzenleyerek, yerleşmek için yeni yurtlar ele geçirmektir. Gün, Batı ve Doğu beyleri bu hükmü yerine getirmek için İstemi Han’a gelirler. Bu üç beyin oğullan da devlet yönetimini Öğrensinler diye İstemi Han’m ya­nındadırlar. Üç başbuğ, kuraklık devam edeceği ve kurban edilme sırası İstemi Han’dan sonra kendilerine geleceği için hileye başvu­rurlar ve İstemi Han yerine kızı Suna’nın öldürülmesi için baş bakıcıyı kandırırlar. Gün Başbuğunun oğlu Demir ise Suna’yı sevmektedir. Hileyi meydana çıkarır. Mertliğe sığmayan bu tu­tumları yüzünden, halk üç başbuğu öldürür. Bunların oğullan Bumin, Bayan ve Demir başbuğ olur ve İstemi Han’ın “Akın” ülküsünü gerçekleştirirler.
Türklerin Anayurt’tan göç etmelerinin en Önemli sebebi olan kuraklıktan dolayı yeşile, suya ağaca olan özlem, Demir’in sevgi­lisi Suna’ya hediye ettiği çiniye bakılarak, İstemi Han tarafından işte böyle anlatılmaktadır: devamı »

Bu yazı toplamda 6353, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

Ömer’in Çocukluğu

Yazar Berat | 29.11.2008 | Kategori Eğitim

Ömer’in Çocukluğu Kitap Özeti
Kitabın Adı : Ömer’in Çocukluğu
Yazarı : Muallim Naci

Türk edebiyatının önemli ve yenilikçi isimlerinden biri olan Muallim Naci’nin çocukluk hâtıralarından oluşan “Ömer’in Çocukluğu” isimli eserinde yazar, kendine özgü çocuk dünyasını, mahallesini, arkadaşlarını, ailesini, hocalarını bize anlatıyor. Ama bu anlatımı öyle güzel bir üslûpla yapıyor ki zaman zaman Ömer’le ağlıyor, bazen de Ömer’le eğleniyoruz ve yaşadıklarıyla heyecanlanıyoruz. Yazarın dili o kadar tatlı ve cazip ki, o dönemden bu yana çocukluğun tadının hiç değişmediğini fark ediyoruz sayfalar arasında dolaşırken. devamı »

Bu yazı toplamda 10589, bugün ise 3 kez görüntülenmiş

Share

Ünlü Türk Matematikçileri

Yazar admin | 29.11.2008 | Kategori Eğitim

Matematikle ilgili eserler incelendiğinde; birinci grup olarak, Eski Yunan matematikçilerinden Tales (Thales M.Ö. 624-547), Pisagor (Pythagoras M.Ö. 569-500), Zeno (M.Ö. 495-435), Eudexus (M.Ö. 408-355), Öklid (Euclides M.Ö. 330?-275?), Arşimet (Archimedes M.Ö. 287-212), Apollonius (M.Ö. 260?-200?), Hipparchos (M.Ö. 160-125), Menaleas (doğumu, M.Ö. 80) İskenderiyeli Heron (? -M.S.80)antanus, adıyla da tanınır, 1436-1476), Cardano (1501-1596), René Descartes (1596-1650), Pierre de Fermat (1601-1665), Blaise Pascal (1623-1662), Isaac Newton (1642-1727), Leibniz (1646-1716), Mac Loren (1698-1748), Bernoulli’ler (Bu aileden sekiz ünlü matematikçi vardır. Bunlar; Jean Bernoulli l667-1748, Jacques Bernoulli 1654-1705, Daniel Bernoulli 1700-1782…), Euler (1707-1783), Gespard Monge (1746-1818), Lagrange (1776-1813), Joseph Fourier (1768-1830), Poncolet (1788-1867), Gauss (1777-1855), Cauchy (1789-1857), Nikolay İvanoviç Lobaçevski (1793-1856), Abel (1802-1829), Boole (1815-1864), Riemann (1826-1866), Dedekind (1831-1916), Henri Poincaré (1854-1912) ve Cantor (1845-1918) ile bunların çağdaşlarının adları belirtilir Bu bilginlerin adlarını ve matematikle ilgili sistem, teorem ve kavramlarını her kademedeki orta dereceli okul ile üniversite ve dengi okul matematik kitaplarında görmek mümkündür. devamı »

Bu yazı toplamda 355668, bugün ise 1 kez görüntülenmiş

Share

Buharlaşma Nedir?

Yazar admin | 28.11.2008 | Kategori Eğitim

Su her sıcaklıkta buharlaşabildiği için havada her zaman su buharı bulunur. Buharlaşma su yüzeyinden meydana gelir. Suyun su buharı haline gelmesine buharlaşma, su buharının tekrar su haline gelmesine de yoğunlaşma denir.Atmosferde bulunan su buharı ani yoğunlaşmalar yaşarsa yağmur yağar, yoğunlaşma ortamı aniden ve aşırı soğursa su buharı direkt yoğunlaşma olmadan katı hale geçer.

Sıvı bir maddenin ısı olarak gaz haline geçmesi olayına buharlaşma denir. Buharlaşma olayı sıvı yüzeyinde olur. Isı alan sıvı moleküllerinden bazıları sıvı yüzeyinde gaz haline geçer.

Buharlaşmaya basınç ve diğer fiziksel şartların etkisi çoktur.

Buharlaşma her sıcaklıkta olabilir. devamı »

Bu yazı toplamda 11119, bugün ise 2 kez görüntülenmiş

Share

Safahat Kitap Özeti – Mehmet Akif Ersoy

Yazar admin | 28.11.2008 | Kategori Eğitim

Eserin Adı: Safahat

Yazarı: Mehmet Akif Ersoy

Türü: Şiir dizisi

Basıldığı yayın evi ve basılış tarihi:İnkılap Kitabevi, 1999 – Ocak

Sayfa Sayısı: 600

Yazarı Hakkında Bilgi :
İstiklâl Marşı şâiri. Asıl adı Mehmet Ragif olan Mehmet Akif 1873 yılında İstanbul’da doğdu. Annesi Emine Şerife Hanım, babası Temiz Tâhir Efendidir. İlk tahsiline Emir Buhâri Mahalle Mektebinde başladı. İlk ve orta öğrenimden sonra Mülkiye Mektebine devam etti. Babasının vefâtı ve evlerinin yanması üzerine mülkiyeyi bırakıp Baytar Mektebini birincilikle bitirdi. Tahsil hayâtı boyunca yabancı dil derslerine ilgi duydu. Fransızca ve Farsça öğrendi. Babasından Arapça dersleri aldı. 1893 senesinde Tophâne-i Âmire veznedârı M. Emin Beyin kızı İsmet Hanımla evlendi. Âkif okulda öğrendikleriyle yetinmeyerek, dışarda kendi kendini yetiştirerek tahsilini tamamlamaya, bilgisini genişletmeye çalıştı. Memuriyet hayatına başladıktan sonra öğretmenlik yaparak ve şiir yazarak edebiyat sâhasındaki çalışmalarına devam etti. Fakat onun neşriyat âlemine girişi daha fazla 1908′de İkinci Meşrutiyetin îlânıyla başlar. Bu târihten itibaren şiirlerini Sırât-ı Müstakîm’de yayınlanır. Mehmed Âkif milletini ve dînini seven, insanlara karşı merhametli bir mizaca sâhip, şâir tabiatının heyecanlarıyla dalgalanan, edebî bakımdan kıymetli şiirlerin yazarı meşhur bir Türk şâiridir. İstiklâl Marşı şâiri olması bakımından da “Millî Şâir” ismini almıştır. devamı »

Bu yazı toplamda 4223, bugün ise 2 kez görüntülenmiş

Share

2.DÜNYA SAVAŞI

Yazar Salih | 29.10.2008 | Kategori Eğitim

PARTISININ YÜKSELISI:
1918
Birinci Dünya Savasi 1918 yilinda sona erdiginde ortaya çikan bilanço 37 milyon yarali ve 9 milyon ölüydü.Savaştan maglup olarak çikan Almanyada hayat standarti adeta yikima ugramis hayat felç olmustu.Meclisteki demokratik partiler yikilan kraliyetin enkaziyla karsi karsiya kalmisti.Komünist-Muhafazakar çatismalari kisa zamanda sokaklara yayildi.Yeni Weimar rejimi ekonominin çökmüslügünü,sokak kavgalarini,siddet gösterilerini,kanunsuzlugu önleyecek gibi degildi dogrusu… devamı »

Bu yazı toplamda 8353, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share