cnc, istanbul, torna, işleme merkezi


Sınavsız ikinci üniversite müjdesi!

Yazar admin | 23.11.2010 | Kategori Eğitim

destegi Güncel Haber Merkezi, MSN Desteği ve diğer genel bilgiler.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. devamı »

Bu yazı toplamda 3969, bugün ise 1 kez görüntülenmiş

Share

Öğretmenlerin ‘öğrenci sevgisi’ ölçüldü

Yazar admin | 23.11.2010 | Kategori Eğitim

destegi Güncel Haber Merkezi, MSN Desteği ve diğer genel bilgiler.
Ankara’da ilköğretim okullarında görevli 828 öğretmen üzerinde yapılan araştırma, orta yaş grubundakilerin, evli olanların ve sınıf öğretmenlerinin çocuk sevgisinin daha yüksek olduğunu ortaya çıkardı.

Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü’nden Prof. Dr. Veli Duyan ile Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesinden Prof. Dr. Selahattin Gelbal, ”İlköğretim öğretmenlerinin çocuk sevme durumlarına etki eden değişkenlerin incelenmesi” konulu çalışma yaptı.

İlköğretim öğretmenlerinin bazı sosyo-demografik özellikleri ve eğitim yaşamına ilişkin özellikleri ile çocuk sevme durumu arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlayan araştırmaya, Ankara’da görevli yüzde 43’ü sınıf, yüzde 57’si branş, yüzde 53’ü kadın, yüzde 47’si erkek 828 öğretmen katıldı.

Araştırmanın amacı doğrultusunda hazırlanan soru kağıdı ve insanların çocuklara yönelik tutumlarını ölçmek amacıyla geliştirilen ”Barnett Çocuk Sevme Ölçeği”nin kullanıldığı araştırmada, ölçeğe göre alınan puanın yüksekliğinin sevme düzeyinin fazlalığını gösterdiği belirtildi.

”ORTA YAŞLARDAKİ ÖĞRETMENLERİN TAHAMMÜL SINIRI YÜKSEK”

Araştırma sonuçlarına göre, kadın ve erkek öğretmenlerin çocuk sevme durumu bakımından aralarında fark bulunmadığı saptandı.

Yaş durumuna göre 41-45 yaş grubundaki öğretmenlerin çocuk sevme puanlarının en yüksek, 20-25 yaş grubundakilerin en düşük olduğu tespit edilen araştırmada, şu değerlendirmelerde bulunuldu:

”Orta yaş döneminde, benliğin en önemli işlevi üretme, yaratma ve üretilen, yaratılan nesnelere sevgiyle bağlanmadır. Ayrıca öğretmenlerin yaşları ilerledikçe olaylara bakış açıları, dayanma, tahammül etme düzeyleri de artıyor olabilir. Yaşın ilerlemesiyle öğretmenler, öğrencilerin yaptıkları gürültü, yaramazlık, ilginç sorular, anlamsız ve yersiz konuşmaları olağan görmeye başlayabilir.

20-25 yaş grubunda bulunanların ise karşı cinsten, sevilen bir eşle güven duygusunun paylaşılabilmesi, iş, üreme, eğlence alanlarında düzen kurulabilmesi ve yeni yetişecek kuşaklara birlikte yeterli gelişme olanaklarının sağlanabilmesi gibi gelişimsel görevleri yerine getirmesi beklenmektedir. Sonuç olarak sevme puanlarının bu şekilde olması, gelişimsel bakış açısıyla uyumlu.

”EVLİ ÖĞRETMENLER ÇOCUKLARI DAHA ÇOK SEVİYOR”

Evli öğretmenlerin çocuk sevme puanlarının yüksek, bekar ve dul öğretmenlerin düşük olduğu saptanan araştırmada, genel olarak, evlilerin çocuk sahibi olmaları ya da buna sıcak bakmaları nedeniyle çocukları daha çok sevebileceği, ayrıca sınıftaki öğrencilerle kendi çocukları arasında bağlantı kurmalarının sevgilerini artırıcı etmen olabileceği belirtildi.

Çocuk sahibi olan ve olmayan öğretmenlerin çocuk sevme durumu bakımından aralarında fark bulunduğu belirlenen araştırmada, çocuk sahibi olmanın çocuk sevgisinde belirleyici etmen olabileceği değerlendirmesinde bulunuldu.

Araştırmada, sahip olunan çocuk sayısı ile çocuk sevme durumu arasında ise ilişki olmadığı tespit edildi.

”ERGENLİK VE OTORİTE ÇATIŞMASI”

Sınıf ve branş öğretmenlerinin çocuk sevme durumu bakımından aralarında fark olduğu tespit edilen araştırmada, sınıf öğretmenlerinin branş öğretmenlerine göre daha fazla çocuk sevgisi taşıdığı görüldü.

Sınıf öğretmenlerinin ilgi alanına giren çocukların yaş gruplarının daha küçük olması, aldıkları eğitimin farklı ve çocuklarla geçirdikleri zamanın fazla olması, her gün yalnızca kendi sınıflarındaki öğrencileri görmelerinin bunda etkili olduğu ifade edildi.

Ergenlik dönemindeki çocukların ise gelişimsel özellikleri nedeniyle sürekli kendini kabul ettirme, branş öğretmeninin de otoritesini koruma çabasında olduğuna dikkat çekilen araştırmada, bu nedenle kimi gerginliklerin ortaya çıkmasının branş öğretmenlerinin çocukları sevme durumuna olumsuz etki etmiş olabileceği belirtildi.

”ÖĞRENCİ SAYISI AZALDIKÇA ÖĞRETMENİN SEVGİSİ ARTIYOR”

Öğretmenlerin hizmet süresine göre çocuk sevme puanları arasında fark bulunmadığı belirlenen araştırmada, çocukları sevip sevmeme durumunun öğretmenin yaşama bakışı, kişilik özellikleriyle yakından ilişkili olduğu bildirildi.

Sınıftaki öğrenci sayısı azaldıkça öğretmenlerin çocuk sevme puanlarının arttığı saptanan araştırmada, öğrenci sayısı arttıkça öğretmenin sınıfta çocuklara tek tek ayıracağı zamanın ve göstereceği ilginin azaldığı kaydedildi.

Araştırmada, çocuk kitapları okuyan ve çocuklarla ilgili takip eden öğretmenlerin çocuk sevme ölçeğinden aldıkları puanın yüksek olduğu tespit edildi.

Bununla ilgili değerlendirmede ise ”çocuk kitabı okuyan öğretmenlerin, onları daha iyi anlayabilme, dünyalarını keşfetme olasılığının daha yüksek olduğuna” ve ”insanların bilmedikleri, tanımadıkları şeyleri daha az sevdiğine” dikkat çekildi.

”ÇOCUK OYUNU BİLENLERİN PUANLARI YÜKSEK”

Çocuk oyunlarını bilen öğretmenlerin çocukları daha çok sevdiğini ortaya koyan araştırmada, bilinen oyun sayısıyla birlikte öğretmenlerin çocuk sevme puanlarının da arttığı tespit edildi.

Çocuk oyunlarını bilen öğretmenlerin, onların nelerden hoşlandığını kavrayabildiği, öğrencilerin de bu tür öğretmenleri daha çok sevmesinin, öğretmenin daha fazla doyum sağlamasına katkı sağladığı ifade edildi.

Araştırmada, çocuklara hizmet veren kurum ve kuruluşlarda gönüllü çalışan öğretmenlerin çocuk sevme ölçeğinden aldıkları puan ortalamasının da yüksek olduğu belirlendi.

Araştırmacılar, sonuç bölümünde, herhangi bir eğitim programının başarısı konusundaki anahtar unsurlardan birinin öğretmen olduğuna dikkati çekti.

Öğretmenin sahip olduğu bilgi, beceri ve değer temelinde çocukları sevmenin özel ve çok önemli yeri bulunduğuna işaret eden araştırmacılar, öğretmenlerin olumlu özelliklerinin desteklenmesi, geliştirilmesi ve çocukların dünyalarını daha iyi anlamaları bakımından ”çocuk kitapları okumaları, onlarla ilgili haberleri takip etmeleri, oyunlarını öğrenmeleri ve çocuklara hizmet veren kurum ve kuruluşlarda gönüllü çalışmalarının uygun olabileceği” vurguladı.
devamı »

Bu yazı toplamda 3032, bugün ise 1 kez görüntülenmiş

Share

KPSS’de ‘su’ya izin çıktı

Yazar admin | 23.11.2010 | Kategori Eğitim

destegi Güncel Haber Merkezi, MSN Desteği ve diğer genel bilgiler.
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), 28 Kasım Pazar günü ortaöğretim ve ön lisans mezunlarına yönelik yapılacak Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda (KPSS) adayların yanlarında ”şeffaf şişede su” getirmelerine izin verdi.

Temmuz 2010’da yapılan KPSS’deki iddialar nedeniyle ertelenen sınavlardan biri olanOrtaöğretim/Önlisans Sınavı iki yılda bir yapılıyor. devamı »

Bu yazı toplamda 7930, bugün ise 3 kez görüntülenmiş

Share

Öğretmenlikte en mühim nokta nedir?

Yazar admin | 23.11.2010 | Kategori Eğitim

destegi Güncel Haber Merkezi, MSN Desteği ve diğer genel bilgiler.
Çocuğu yeni okula başlayan bütün ebeveynlerin aklındaki en önemli soru “öğretmen nasıl” sorusudur. Öyle ki çouk için en iyi okul seçilmeye çalışılırken bir de okuldaki en iyi öğretmen tespit edilir ve çocuğun o öğretmenin sınıfına düşmesi için herşey yapılır. devamı »

Bu yazı toplamda 2695, bugün ise 1 kez görüntülenmiş

Share

Kalem dahi götürülmeyecek

Yazar admin | 23.11.2010 | Kategori Eğitim

destegi Güncel Haber Merkezi, MSN Desteği ve diğer genel bilgiler.
İlçe Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada; 28 Kasım’da 25 okulda 5 binin üzerinde öğrencinin ‘ye gireceği ve bu sınavlarda 150’nin üzerinde polisin görev alacağı bildirildi.

Açıklamada, sınavların iki oturum halinde gerçekleşeceği ve sınava girecek adayların yanlarında nüfus cüzdanları, sınav giriş belgeleri, son altı ayda çekilmiş iki adet vesikalık fotoğraf ve içi görülebilir şeffaf pet şişede su bulundurabilecekleri belirtildi. devamı »

Bu yazı toplamda 8799, bugün ise 2 kez görüntülenmiş

Share

‘FATİH’ eğitimde yeni bir çağ açıyor

Yazar admin | 22.11.2010 | Kategori Eğitim

destegi Güncel Haber Merkezi, MSN Desteği ve diğer genel bilgiler.
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, 2002’de 85 öğrenciye birdüşerken 2010’da 15 öğrenciye bir bilgisayar düştüğünü, 2003’te çok az okulda, sınırlıerişimi varken bugün ilköğretimde okulların yüzde 96’sında, orta öğretimde de yüzde 100’ünde internet erişimini sağladıklarını bildirdi.

”Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi”nin (FATİH Projesi) imza töreni Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı Çubukçu ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın katılımıyla Rixos ‘de gerçekleştirildi.

Toplantıda konuşan Çubukçu, projenin Türkiye’yi bilgi toplumuna ulaştırma konusunda büyük güç kazandıracağını belirtti. ‘ın ”eğitime yapılan her yatırımı Türkiye’nin aydınlık geleceğine yapılan bir yatırım” olarak değerlendirdiğini ve buna yönelik önemli çalışmaların yapıldığını dile getiren Çubukçu, bu dönemde bütçeden en fazla payın eğitime ayrıldığını söyledi.

Bu durumun yeni nesillere verilen önemi gösterdiğine işaret eden Çubukçu, Fatih Projesi’yle okulların bilişim teknolojileri laboratuvarlarındaki bilgisayar, internet bağlantısı ve teknolojik donanımın daha ileri bir aşamaya taşınacağını ifade etti.

Orta öğretimde başlayan, 3 yıl içinde okul öncesi eğitime inmesi planlanan projeyle eğitimde fırsat eşitliği ve kalitenin artırılmasını amaçladıklarını belirten Bakan Çubukçu, projeyi ”adından çok söz ettirici, örnek bir proje” olarak nitelendirdi.

Günümüz şartlarında eleştirel düşünce, etkin problem çözme yeteneği, bilgisayar okur yazarlığı gibi özelliklere sahip olmayanların diplomalarının çok fazla bir önem taşımadığını kaydeden Çubukçu, ”Fatih Projesi’nin, bir anlamda eğitimde bir çağı kapatıp bir çağı açacağına, gençleri teknolojiyle, bilgiyle, dünyayla buluşturacağına inanıyorum. Ana hedefimiz olan Cumhuriyetimizin 100. yılında istikrarı, bölgesel ve küresel ölçekte ekonomiye sahip lider Türkiye’nin nitelikli, donanımlı bireylerinin yetiştirilmesinde, eğitim ortamlarının iyileştirilmesinin sağlanmasında yeni bir adımı daha arkada bırakıyoruz” diye konuştu.

Çocukların çağın gerektirdiği donanıma, bilgi ve beceriye, yaratıcı, üretken ve bilgiyi hayatlarında kullanan bireyler olarak yetiştirilmesini amaçladıklarını anlatan Çubukçu, teknolojide hızlı bir değişim olduğunu, bu değişimi yakalayabilen toplumların bilgi toplumu olabileceğini söyledi. Bakanlık olarak Türkiye’nin bilgi toplumuna dönüştürülmesi için yoğun çalışma yürüttüklerini vurgulayan Çubukçu, bu konudaki en büyük gücün genç insan kaynağı olduğunu belirtti. Çubukçu, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Amacımız, dinamik ve genç insan kaynağımızı çağın gerektirdiği teknolojik donanıma sahip, soran, sorgulayan, geleceği şekillendiren nesiller olarak yetiştirmektir. Tüm okulları bilgisayar ile donattık, bilişim teknoloji sınıflarını kurduk. 2002’de 85 öğrenciye bir bilgisayar düşerken 2010’da 15 öğrenciye bir bilgisayar düşüyor. 2003’te çok az okulda, sınırlı internet erişimi varken bugün ilköğretimde okulların yüzde 96’sında, orta öğretimde de yüzde 100’ünde internet erişimini sağladık. Okullarımızın tamamını her türlü bilişim teknolojisi araçlarıyla donatmak istiyoruz. Amacımız Türkiye’nin her yerinde öğrencilerin sosyo ekonomik durumu ve şartları ne olursa olsun bilişim teknolojisi olanaklarından yararlanmasıdır.

”PROJE, ÖĞRENCİ VE ÖĞRETMENLERİN MOTİVASYONUNU ARTIRACAK”

Fatih Projesi’nin tüm öğrencileri kucaklayacağını, bilgiye çok daha hızlı ulaşmalarını sağlayacağını belirten Bakan Çubukçu, proje sayesinde öğretmenlerin çok daha zengin bir ortamda ders yapabileceğine işaret etti. Projenin öğretmen ve öğrencilerin motivasyonlarının artmasına olumlu katkı sağlayacağını da vurgulayan Çubukçu, proje kapsamındaalt yapısının iyileştirileceğini, eğitsel e-içeriğin sağlanacağını, öğretim programlarının bilişim teknolojisini içerecek hale getirileceğini, öğretmenlerin hizmet içi eğitiminin, bilinçli, güvenli ve izlenebilir bilişim teknolojisi kullanımının sağlanacağını söyledi.

Projeyle okulların donanım alt yapısının geliştirileceğini kaydeden Çubukçu, 40 bin okula projeyle ilgili cihazların kurulacağını, her dersliğe geniş bant internet erişim ağı sağlanarak okullara yeni bir internet omurgası yükleneceğini belirtti. Çubukçu, ayrıca okullara akıllı tahta ve çok amaçlı ağ yazıcısı kurulacağını da bildirdi.

”Teknolojinin eğitimde kullanımı ne kadar gelişirse gelişsin eğitimin ana unsuru öğretmenlerimizdir” diyen Bakan Çubukçu, öğretmenlerin etkin olmadığı bir eğitim sisteminin başarılı olamayacağını vurguladı. Fatih Projesi’nin bileşenlerinden birinin öğretmenlerin hizmet içi eğitimi olduğunu hatırlatan Çubukçu, okullarda görev yapan 608 bin öğretmenin yüz yüze ve uzaktan eğitimle sisteme, eğitim içi hizmete hazır hale getirileceğini söyledi.

Çubukçu, projeyle öğretmenlerin Türkiye’nin her yanında aynı teknolojik alt yapıyı kullanabileceğini anlatarak, ”Projenin sonunda öğretmen eğitimine yönelik Türkiye’nin her ilinde en az bir hizmet içi eğitim sınıfı kurulmuş olacak, bu yöntemle mekan ve zaman konusunda da ayrıca tasarruf yapmış olacağız” dedi.

İnternetin güvenli kullanımının en az bilgi kadar önemli olduğuna işaret eden Çubukçu, Fatih Projesi’yle öğrencileri her türlü zararlı içerikten korumak ve istismarı önlemek için gerekli altyapıyı oluşturacaklarını belirtti. Çubukçu, projenin 3 yılda bitirilmesinin hedeflendiğini, projeyle internet kullanımının da güvenli bir şekilde tamamlanmasının hedeflendiğini dile getirdi.

Proje kapsamında projektör cihazları, 38 bin 688 çok amaçlı fotokopi makinesi ve akıllı tahtaların 40 bin okula dağıtılacağını söyleyen Çubukçu, projede emeği geçenlere de teşekkür etti.
devamı »

Bu yazı toplamda 6010, bugün ise 3 kez görüntülenmiş

Share

ÖSYM’den KPSS açıklaması

Yazar admin | 22.11.2010 | Kategori Eğitim

destegi Güncel Haber Merkezi, MSN Desteği ve diğer genel bilgiler.
ÖSYM,Lisans-Eğitim Bilimleri Sınavının sorularıyla ilgili ”bir soruna rastlanmadığını” bildirdi.

Ayrıntılar geliyor. devamı »

Bu yazı toplamda 3132, bugün ise 2 kez görüntülenmiş

Share

Öğretmenlerin ‘öğrenci sevgisi’ ölçüldü

Yazar admin | 22.11.2010 | Kategori Eğitim

destegi Güncel Haber Merkezi, MSN Desteği ve diğer genel bilgiler.
Ankara’da ilköğretim okullarında görevli 828 öğretmen üzerinde yapılan araştırma, orta yaş grubundakilerin, evli olanların ve sınıf öğretmenlerinin çocuk sevgisinin daha yüksek olduğunu ortaya çıkardı.

Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü’nden Prof. Dr. Veli Duyan ile Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesinden Prof. Dr. Selahattin Gelbal, ”İlköğretim öğretmenlerinin çocuk sevme durumlarına etki eden değişkenlerin incelenmesi” konulu çalışma yaptı.

İlköğretim öğretmenlerinin bazı sosyo-demografik özellikleri ve eğitim yaşamına ilişkin özellikleri ile çocuk sevme durumu arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlayan araştırmaya, Ankara’da görevli yüzde 43’ü sınıf, yüzde 57’si branş, yüzde 53’ü kadın, yüzde 47’si erkek 828 öğretmen katıldı.

Araştırmanın amacı doğrultusunda hazırlanan soru kağıdı ve insanların çocuklara yönelik tutumlarını ölçmek amacıyla geliştirilen ”Barnett Çocuk Sevme Ölçeği”nin kullanıldığı araştırmada, ölçeğe göre alınan puanın yüksekliğinin sevme düzeyinin fazlalığını gösterdiği belirtildi.

”ORTA YAŞLARDAKİ ÖĞRETMENLERİN TAHAMMÜL SINIRI YÜKSEK”

Araştırma sonuçlarına göre, kadın ve erkek öğretmenlerin çocuk sevme durumu bakımından aralarında fark bulunmadığı saptandı.

Yaş durumuna göre 41-45 yaş grubundaki öğretmenlerin çocuk sevme puanlarının en yüksek, 20-25 yaş grubundakilerin en düşük olduğu tespit edilen araştırmada, şu değerlendirmelerde bulunuldu:

”Orta yaş döneminde, benliğin en önemli işlevi üretme, yaratma ve üretilen, yaratılan nesnelere sevgiyle bağlanmadır. Ayrıca öğretmenlerin yaşları ilerledikçe olaylara bakış açıları, dayanma, tahammül etme düzeyleri de artıyor olabilir. Yaşın ilerlemesiyle öğretmenler, öğrencilerin yaptıkları gürültü, yaramazlık, ilginç sorular, anlamsız ve yersiz konuşmaları olağan görmeye başlayabilir.

20-25 yaş grubunda bulunanların ise karşı cinsten, sevilen bir eşle güven duygusunun paylaşılabilmesi, iş, üreme, eğlence alanlarında düzen kurulabilmesi ve yeni yetişecek kuşaklara birlikte yeterli gelişme olanaklarının sağlanabilmesi gibi gelişimsel görevleri yerine getirmesi beklenmektedir. Sonuç olarak sevme puanlarının bu şekilde olması, gelişimsel bakış açısıyla uyumlu.

”EVLİ ÖĞRETMENLER ÇOCUKLARI DAHA ÇOK SEVİYOR”

Evli öğretmenlerin çocuk sevme puanlarının yüksek, bekar ve dul öğretmenlerin düşük olduğu saptanan araştırmada, genel olarak, evlilerin çocuk sahibi olmaları ya da buna sıcak bakmaları nedeniyle çocukları daha çok sevebileceği, ayrıca sınıftaki öğrencilerle kendi çocukları arasında bağlantı kurmalarının sevgilerini artırıcı etmen olabileceği belirtildi.

Çocuk sahibi olan ve olmayan öğretmenlerin çocuk sevme durumu bakımından aralarında fark bulunduğu belirlenen araştırmada, çocuk sahibi olmanın çocuk sevgisinde belirleyici etmen olabileceği değerlendirmesinde bulunuldu.

Araştırmada, sahip olunan çocuk sayısı ile çocuk sevme durumu arasında ise ilişki olmadığı tespit edildi.

”ERGENLİK VE OTORİTE ÇATIŞMASI”

Sınıf ve branş öğretmenlerinin çocuk sevme durumu bakımından aralarında fark olduğu tespit edilen araştırmada, sınıf öğretmenlerinin branş öğretmenlerine göre daha fazla çocuk sevgisi taşıdığı görüldü.

Sınıf öğretmenlerinin ilgi alanına giren çocukların yaş gruplarının daha küçük olması, aldıkları eğitimin farklı ve çocuklarla geçirdikleri zamanın fazla olması, her gün yalnızca kendi sınıflarındaki öğrencileri görmelerinin bunda etkili olduğu ifade edildi.

Ergenlik dönemindeki çocukların ise gelişimsel özellikleri nedeniyle sürekli kendini kabul ettirme, branş öğretmeninin de otoritesini koruma çabasında olduğuna dikkat çekilen araştırmada, bu nedenle kimi gerginliklerin ortaya çıkmasının branş öğretmenlerinin çocukları sevme durumuna olumsuz etki etmiş olabileceği belirtildi.

”ÖĞRENCİ SAYISI AZALDIKÇA ÖĞRETMENİN SEVGİSİ ARTIYOR”

Öğretmenlerin hizmet süresine göre çocuk sevme puanları arasında fark bulunmadığı belirlenen araştırmada, çocukları sevip sevmeme durumunun öğretmenin yaşama bakışı, kişilik özellikleriyle yakından ilişkili olduğu bildirildi.

Sınıftaki öğrenci sayısı azaldıkça öğretmenlerin çocuk sevme puanlarının arttığı saptanan araştırmada, öğrenci sayısı arttıkça öğretmenin sınıfta çocuklara tek tek ayıracağı zamanın ve göstereceği ilginin azaldığı kaydedildi.

Araştırmada, çocuk kitapları okuyan ve çocuklarla ilgili takip eden öğretmenlerin çocuk sevme ölçeğinden aldıkları puanın yüksek olduğu tespit edildi.

Bununla ilgili değerlendirmede ise ”çocuk kitabı okuyan öğretmenlerin, onları daha iyi anlayabilme, dünyalarını keşfetme olasılığının daha yüksek olduğuna” ve ”insanların bilmedikleri, tanımadıkları şeyleri daha az sevdiğine” dikkat çekildi.

”ÇOCUK OYUNU BİLENLERİN PUANLARI YÜKSEK”

Çocuk oyunlarını bilen öğretmenlerin çocukları daha çok sevdiğini ortaya koyan araştırmada, bilinen oyun sayısıyla birlikte öğretmenlerin çocuk sevme puanlarının da arttığı tespit edildi.

Çocuk oyunlarını bilen öğretmenlerin, onların nelerden hoşlandığını kavrayabildiği, öğrencilerin de bu tür öğretmenleri daha çok sevmesinin, öğretmenin daha fazla doyum sağlamasına katkı sağladığı ifade edildi.

Araştırmada, çocuklara hizmet veren kurum ve kuruluşlarda gönüllü çalışan öğretmenlerin çocuk sevme ölçeğinden aldıkları puan ortalamasının da yüksek olduğu belirlendi.

Araştırmacılar, sonuç bölümünde, herhangi bir eğitim programının başarısı konusundaki anahtar unsurlardan birinin öğretmen olduğuna dikkati çekti.

Öğretmenin sahip olduğu bilgi, beceri ve değer temelinde çocukları sevmenin özel ve çok önemli yeri bulunduğuna işaret eden araştırmacılar, öğretmenlerin olumlu özelliklerinin desteklenmesi, geliştirilmesi ve çocukların dünyalarını daha iyi anlamaları bakımından ”çocuk kitapları okumaları, onlarla ilgili haberleri takip etmeleri, oyunlarını öğrenmeleri ve çocuklara hizmet veren kurum ve kuruluşlarda gönüllü çalışmalarının uygun olabileceği” vurguladı.
devamı »

Bu yazı toplamda 8848, bugün ise 1 kez görüntülenmiş

Share

Raporun yankıları sürüyor

Yazar admin | 21.11.2010 | Kategori Eğitim

destegi Güncel Haber Merkezi, MSN Desteği ve diğer genel bilgiler. devamı »

Bu yazı toplamda 4034, bugün ise 2 kez görüntülenmiş

Share

21.11.2010 Her okula akıllı tahta ve bilgisayar

Yazar admin | 21.11.2010 | Kategori Eğitim

destegi Güncel Haber Merkezi
Milli Eğitim ve Ulaştırma Bakanlığı’nın uzun süredir üzerinde çalıştığı projeye göre, her sınıfa akıllı tahta,bağlantılıve projeksiyon cihazı geliyor. Bu sayede okullarda artık “bilgisayar sınıfı” olamayacak. Sınıftarın hepsi bilgisayarlı olacak. devamı »

Bu yazı toplamda 3655, bugün ise 1 kez görüntülenmiş

Share