cnc, istanbul, torna, işleme merkezi


Antoloji

Yazar jawscod2 | 24.03.2008 | Kategori Eğitim

Edebiyat eserlerinden seçme parçaları bir araya toplayan kitaplara denir. Yunanca’daki “anthos” (çiçek) ile “legein” (toplamak) kelimelerinden türemiştir. İlk antolojileri Eski Yunanlılar derlemişlerdir. Bilinen ilk antoloji M.Ö. II. yüzyılda derlenmiştir. “Çelenk” adındaki bu antolojinin derleyicisi Gadara’lı Meleagros’tur.

I. yüzyılda da, Makedonyalı Philippos buna benzer bir “çelenk” meydana getirmiştir. II. yüzyılda ise, Diagenianus ilk kez olarak “Anthologion” (antoloji) adı altında bir derleme yapmıştır. Hemen hemen aynı sıralarda Sardeis’li Straton da bir şiir antolojisi derledi. Bu saydığımız eserlerin çoğu bugün kaybolmuş bulunmaktadır.

IX. yüzyılda Constantinus Cephalas biraz önce saydığımız eserleri de kapsayan büyük bir antoloji meydana getirdi. Bu antoloji, konulara göre sıralanmıştı. Aynı şekilde konulara göre sıralanmış bir antoloji de, IV. yüzyılın sonlarında, Agathias tarafından derlenmişti.
devamı »

Bu yazı toplamda 1029, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

Aşık Tarzı Halk Edebiyatı

Yazar jawscod2 | 24.03.2008 | Kategori Eğitim

Âşıklar tarafından saz eşliğinde söylenirler. İslamiyet’ten önce başlar ve 15. yüzyıldan itibaren hızla gelişerek günümüze kadar ulaşmıştır. Âşıklar, köy, kasaba dolaşarak şiirlerini okurlar. Âşıklar, usta-çırak ilişkisiyle yetişirler. Doğaçlama, bu türün en büyük özelliğidir.

Koşma

11 heceli dörtlüklerden oluşan, belirli uyak düzenlerine göre kurulan şiir biçimidir. Koşmanın ilk dörtlüğünde 1. ile 3., 2. ile 4. dizeler, kendi aralarında uyaklıdır. Diğer dörtlüklerde, ilk üçer dize kendi aralarında, son dizeler, ilk dörtlüğün son dizesiyle uyaklıdır.

Koşma, genellikle 3-8 dötlükten oluşur. Son dörtlükte genellikle, âşığın adı yer alır. Koşma; aşk, özlem, doğa, toplusal sorunlar, yurt sevgisi gibi konuları işler. Güzelleme, koçaklama, taşlama ve ağıt olarak dörde ayrılır.
devamı »

Bu yazı toplamda 1827, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

Dini Tasavvufi Halk Edebiyatı

Yazar jawscod2 | 24.03.2008 | Kategori Eğitim

Tasavvuf, Türklerin İslamiyet’i kabulunden sonra Anadolu’da kendini göstermiştir. Tasavvuf düşünürlerine “mutasavvıf” denir. Mutasavvıflara göre, Allah’a bilmeden O’na ulaşılamaz. Dini tasavvufi halk edebiyatı, Allah aşkı, doğruluk, nefse hakim olma, ahlak, toplum gibi konuları işler.

Manzum Eserler

Şiirsel özelliğe sahip, dini tasavvufi halk edebiyatı ürünleridir.

İlahi

Türk Halk Edebiyatı’nda din ve tasavvuf konularında, ezgiyle söylenen şiir türüdür. İlahinin özel bir biçimi yoktur. Koşma, semai biçimlerde olur. 7-8 heceli olanları genellikle dörtlüklerden, 11 ve daha çok heceli olanları ise beyitlerden oluşur.
devamı »

Bu yazı toplamda 999, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

Dram

Yazar jawscod2 | 24.03.2008 | Kategori Eğitim

Yaşamın acıklı ve gülünç yönlerini bir arada yansıtan tiyatro türüne dram denir. Komediler yalnız gülünç, trajediler de acıklı olayları canlandırmak için yazılmıştır. Oysaki yaşam, acıları ve sevinçleriyle bir bütündür. 19. yüzyıl’da Fransa’da, yaşamın hem acıklı hem gülünç yönlerini birlikte işleyen dram türü ortaya çıkmıştır.

Dram türünün gelişiminde Shakespeare’in önemli katkıları olmuştur. Shakespeare, klasik tiyatronun zaman ve yer birliği kurallarını yıkmıştır. Ayrıca acıklı ve gülünç olayları sahnede içiçe vererek dramın ilk örneklerini vermiştir. Sanatçının, şiir ile düz yazıyı içiçe kullandığı oyunları, önce Alman romantiklerini, sonra da Fransız romantiklerini etkilemiş, böylece dramın temelleri atılmıştır.
devamı »

Bu yazı toplamda 1143, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

Edebiyat Terimleri

Yazar jawscod2 | 24.03.2008 | Kategori Eğitim

Abstre: Bir kitabın özeti.

Acaib-i Seb’a-i Alem: Dünyanın Yedi Harikası. Piramitler/ Mısır, Asma Bahçeler/ Babil, Artemis Tapınağı/ Efes, Zeus Heykeli/ Olimpus, Mozeleum/ Bodrum, Fener/ ıskenderiye, Helyos heykeli/ Rodos.

Akrostiş: Mısra başlarının ilk harfleri yukarıdan aşağıya bir özel adı gösteren şiir.

Alegori: Bir duyguyu, düşünceyi, kavramı ya da varlığı, başka bir varlık yardımıyla sembolize edip gösterme sanatı.

Anagram: Harfdeş.

Anakiklik: tersinden okununca gene aynı anlamı veren söz ya da cümle.

Asonans: Yarım kafiye.

Barok: Aşırı derecede süslü sanat tutumu.

Biyografi: Bir insanın hayatını anlatan eser.

Burlesk: Kaba, aşırı ve bayağı komiklik.

Cinas: Yazılışı, söylenişi bir, anlamı ayrı olan iki sözcüğü birarada bulundurma sanatı.
devamı »

Bu yazı toplamda 2165, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

Roman

Yazar jawscod2 | 24.03.2008 | Kategori Eğitim

Bir düzyazı türü olan roman, insan ilişkilerini anlatımıdır diyebiliriz. İnsanın yaşadığı Serüvenler, iç dünyasının gerçekliği; insan-insan, insan-mekan, insan-doğa ilişkileri yaşadığı ortamın özellikleri toplumsal olay ya da olgular ekseninde belli insanlık durumları öne çıkarılarak işlenir.

Romanın burjuva toplumunun bir ürünü olduğu, 18. ve 19. yüzyılda gerçek kimliğine kavuştuğu söylense de; burjuva öncesi dönemde, özellikle Ortaçağ ve Rönesans edebiyatında kimi roman örneklerine rastlamaktayız. Romanın ortaya çıkışında söylenceler, destanlar, kahramanlık öyküleri ve masalları ilk kaynak olarak alabiliriz.

Roman sanatının günlük yaşama dönük soyutlayıcı bakışı öncesinde ise söylenceler, mitolojik öyküler, şövalye ve kahramanlık öyküleri, anılardır. Romana ilk elden kaynaklık eden Pikaresk roman anlayışıyla “yeni bir insan tipi” ortaya çıkarılır. Romandaki ana figür olan “tip” dünyaya ve toplumsal yaşama “aşağıdan yukarıya doğru yönelmiş” bir bakışla bakar, bu eksende gezgin bir ruhla yaşar. Sürekli bir dönüşüm içindedir.
devamı »

Bu yazı toplamda 1081, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

Tanzimat Edebiyatı

Yazar jawscod2 | 24.03.2008 | Kategori Eğitim

Tanzimat Edebiyatı, siyasi tanzimatın ilanından yaklaşık 20 yıl sonra, 1860’ta, Şinasi’nin Tercümanı-ı Ahval Gazetesi’ni çıkarmasıyla başlar ve 1895’e kadar sürer.

Tanzimat Edebiyatı, eski kuruluşlarla düşüncelerin karşısına toplumsal ve siyasal düzeltimlerle çıkar. Yayınevlerinin gelişmesi, gazeteciliğin Batı’dan geniş ölçüde esinlenmesi, güçlü edebiyatçıların yetişmesi, etkili bir kamuoyu yaratır.

Tanzimat Edebiyatı, Batı’ya yönelmiş bir Türk Edebiyatı’dır. Toplum hayatımızın hızla değişme ve gelişme akımlarının itici fikir gücü Tanzimat’la başlar. Divan Edebiyatı’nın yüzyıllar boyu süren durgunluğu, Tanzimat’la ortadan kalkmıştır.
devamı »

Bu yazı toplamda 948, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

Dede Korkut Destanlarının Genel İç Yapısı

Yazar jawscod2 | 24.03.2008 | Kategori Eğitim

Dede Korkut’un Kutsal Kişiliği

Dede Korkut’un destanların ilk anlatıcısı olduğu tahmin edilmektedir. Hikayelerde veli bir kişi olarak ortaya çıkar. Oğuzlar önemli meseleleri ona danışırlar. Keramet sahibi olduğuna inanılır. Gelecekten haberler verdiği söylenir. Ozan ve kamdır. Kopuz çalıp, hikmetli sözler söyler. Kopuzuna da kendine duyulduğu gibi saygı duyulur.Oğuzname’de, Dede Korkut’un 295 yıl yaşadığı ve Hz. Muhammed’e elçi olarak gönderildiği anlatılmaktadır. Oğuz Han’a vezirlik yapmış olduğu da düşünülmektedir.

Korkut kelimesinin “kork-” fiil kökünden türemiş olma ihtimalinin yanı sıra Arapça kökenli olup elçi manasına gelmesi de mümkündür. Her iki ihtimalde de ‘Korkut’ kelimesinin bir lakap, bir unvan olduğu görülmektedir. “Dede” kelimesinin ise ecdat manasında kullanıldığı tahmin edilmektedir. Fakat destanlarda daha çok halk arasında büyük hürmet ve kutsallık kazanmış halk bilgini anlamında kullanılmıştır.
devamı »

Bu yazı toplamda 2514, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

Hikaye

Yazar jawscod2 | 24.03.2008 | Kategori Eğitim

İlk Çağ Anadolu’sunda masal, ve tarihi olayları anlatan eserlerle oluşmuştur. Orta Çağda özellikle Hindistan’da “Binbir Gece Masalları” sağlam bir hikaye geleneğinin varlığını bildirmektedir. Bu gelenek, Arapça’dan yapılan çevirilerle Avrupa’ya masal, efsane, rivayetler şekliyle yayılmıştır.
Hikâyeye bugünkü anlamda ilk edebi kimlik kazandıran İtalyan yazar Boccacio’dur. XVI. Yüz-yılda yazdığı “Decameron” adlı eseriyle ilk öykü örneğini vermiştir. Rönesans’ın etkisiyle de XIX. Yüzyıl edebiyatının en yaygın türü olmuştur.
Bizde, destanlar, halk hikâyeleri , ve masallarla eski bir temeli olan bu tür, XIV. Ve XV. Yüzyıl-da “Dede Korkut Hikâyeleri” ile çağdaş hikâye tekniğine yaklaşmıştır.
XIX. yüzyılda Tanzimat’la gelen yeniliklerle birlikte batılı anlamda ilk örneğini Ahmet Mithat Efendi “Letaif-i Rivayet ( söylene gelen güzel şeyler ) adlı eserini yazarak vermiş; “Kısadan Hise” ile bu türü geliştirmiş, Sami Paşazade Sezai : “Küçük Şeyler” adlı eseriyle modern hikâyeyi oluşturmuştur. Bağımsız bir tür olma özelliğini ise Milli Edebiyat döneminde Ömer Seyfettin’le kazanmıştır. devamı »

Bu yazı toplamda 2678, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

Şiir Türleri

Yazar jawscod2 | 24.03.2008 | Kategori Eğitim

Lirik Şiir
•Toplumsal sevinç yada acı gibi ortak duygular; aşk, ayrılık, özlem, ölüm acısı gibi bireysel duygular lirik şiirin konusudur.
•Kişisel duygular coşkulu ve etkili bir şekilde anlatılır.

Pastoral Şiir
•Doğa güzelliklerini, orman, yayla, dağ, köy ve çoban yaşayışını, bunlara karşı duyulan sevgi ve özlemleri anlatan şiir türüdür.
•Bu şiirin, Batı edebiyatlarında “idil” ve “eglog” olarak adlandırılan çeşitli biçimleri vardır.

Didaktik Şiir
•Belli bir düşünceyi aşılamak veya belli bir konuda öğüt, bilgi vermek, bir ahlak dersi çıkarmak amacıyla öğretici nitelikte yazılan, duygu yönü az olan şiir türüdür.
•Manzum hikaye ve fabllar bu gruba girer.

devamı »

Bu yazı toplamda 6077, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share