cnc, istanbul, torna, işleme merkezi


Bayramda hava nasıl? – Haritalı

Yazar aSh | 19.12.2007 | Kategori Gündem

 
Kurban Bayramı süresince yurdun Karadeniz üzerinden gelen yüksek basınç sistemi ile soğuk havanın etkisinde kalacağı bildirildi.

Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, bugün, Karadeniz kıyılarının yağmurlu, Orta ve Doğu Karadeniz’in iç kesimlerinin, İç Anadolu’nun kuzeydoğusu ile Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusunun kar yağışlı, öteki yerlerin ise parçalı bulutlu geçmesi bekleniyor. Yurdun iç ve batı kesimlerinde sabah saatlerinde yoğun olmak üzere sis ve buzlanma görüleceği tahmin ediliyor.

İSTANBUL’DA DURUM

İstanbul’da Kurban Bayramı süresince soğuk ve yağışsız bir hava bekleniyor. İstanbul Meteoroloji Bölge Müdürü Mustafa Yıldırım, İstanbul’da bugün ve yarın mevsim normalleri altında, oldukça soğuk bir gün yaşanacağını belirterek, bayramın 2, 3 ve 4. günlerinde hava sıcaklığının mevsim normallerinde seyredeceğini, ancak yer yer yoğun sis görüleceğini bildirdi.

Özellikle yoğun sisin bayramın son iki gününde hava, kara ve deniz ulaşımında aksamalara neden olabileceğini ifade eden Yıldırım, bayramda yola çıkacak vatandaşları sis konusunda dikkatli olmaları konusunda uyardı. Mustafa Yıldırım, açık alanlar, köprü ve viyadüklerde buzlanma görülebileceğini de belirterek, sürücülerin bayramda sis ve buzlanmaya dikkat etmelerini istedi.

5 GÜNLÜK HAVA TAHMİNİ






 

samanyoluhaber

Bu yazı toplamda 1502, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

Gebze’de akıl almaz kaza

Yazar aSh | 18.12.2007 | Kategori Gündem

 Gebze’de yaşanan akıl almaz kazada yerinden çıkan bariyer, sürücü ve arkadaşının ayaklarını koparttı.

Eskihisar Feribot İskelesi yönüne giden Hasan Tekin’in (30) kullandığı cip aşırı hız ve yağmurun etkisiyle kontrolden çıktı. Karşı yola geçen araç, son sürat bariyerlere çarptı. İşte o anda cipten çığlıklar yükseldi. Yerinden çıkan bariyer araçtan içeri girerek, sürücü Tekin’in 2 ayağını ve yanındaki arkadaşı Erdoğan Altun’un (30) bir ayağını kopartmıştı. Sağlık ekipleri ve itfaiyenin demir kesme araçları kısa sürede olay yerine ulaştı. Ekipler manzara karşısında şoka girdi.Yaralı Altun kopan ayağının dikilmesi için acilen Kartal Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Hasan Tekin’e ise ayaklarının dikilmesi güç olduğu için cipte müdahale edildi. Bacakları sarılan Tekin, kanamasının durmasının ardından aynı hastaneye kaldırıldı. Hasan Tekin ve Erdoğan Altun ameliyata alındı.
Resimler Kazazede Ailesinin isteği üzerine kaldırılmıştır.

Fotoğraflar: CİHAN

Bu yazı toplamda 4902, bugün ise 1 kez görüntülenmiş

Share

Eğlenceye AK Parti’yle kalite geldi

Yazar aSh | 15.12.2007 | Kategori Gündem

 
Eğlence dünyasının patronları, AK Parti döneminde eğlence dünyasında yaşanan değişimi değerlendirdi.

Eğlence dünyasının patronları Cahide’nin sahibi İzzet Çapa, Sortie’nin sahibi Erol Kaynar ve Hayal Kahvesi’nin ortağı Ebru Köktürk, AK Parti döneminde eğlence dünyasında yaşanan değişimi değerlendirdi. Ortaya çıkan manzara sanılanın aksine korkunç değil. AK Parti’li yıllarda toplum eğlencenin dozunu artırmış, yurtdışında marka olan kafe, restoran, bar zincirleri ise İstanbul’daki yatırımlarını hızlandırmış.

“AK Parti Genel Merkezi’ne komşu Ankara Laila’nın lüks bir lokantaya dönüşü bir istisna değildi. İstanbul’un gözde eğlence mekanları da toplumdaki muhafazakarlaşmaya paralel kapanmayla yüz yüze. Eğlence dünyasının duayenleri bu gidişten endişeli; İstanbul’un yüz yıllık gece hayatı geleneği bitiyor mu? Araştırma raporlarının işaret ettiğine göre gece hayatı popülasyonu 4 kat küçüldü, içki tüketimi Sudan’ın altına düştü…” Böylesine akıp giden, “Işıltılı İstanbul geceleri kararıyor” haberi, felaket senaryolarının çokça yazılıp çizildiği şu günlerde ne iyi giderdi değil mi? AK Parti’li yıllarda İstanbul gece hayatının gelişip serpildiğini duymayı kim ister ki? Ne AK Parti ne de herhangi bir kurum kimsenin eğlencesine iktidara geldiği günden bu yana karışmadı. Hatta, 15 yıldan bu yana eğlence dünyasının içinde yer alan Hayal Kahvesi’nin ortağı Ebru Köktürk, “Müşteri sayımız giderek artış gösteriyor.” diyor.

Cahide’nin patronu İzzet Çapa, ‘AK Parti iktidarında özellikle mafyanın belinin kırılması ile çok daha güvenli zamanlar geçirmeye başladıklarını’ ifade ediyor. Sortie’nin sahibi Erol Kaynar ise, “Suni gündemler oluşturularak eğlence sektörü ile AK Parti’yi temsil eden kurumlar karşı karşıya getirilmeye çalışıldı. İki kesim karşı karşıyaymış izlenimi oluşturuldu. Bugüne kadar aşırı bir baskıyla karşılaşmadık. Diyalogla bütün sorunları çözdük.” diyor. Herkes son 6-7 senedir toplumda bir değişimden bahsediyor. AK Parti iktidarıyla gelen bir değişim söz konusu ediliyor ve özellikle 22 Temmuz seçimlerinden sonra bu değişimin daha görünür olduğu, yapılan anketlerle okunuyor. Gerçekten eğlence dünyasında böyle bir değişimin olup olmadığını, varsa bu farklılaşmanın nasıl algılandığını araştırdık. Eğlence dünyasının patronlarına söz konusu değişimden etkilenip etkilenmediklerini, bugüne kadar herhangi bir baskıyla karşılaşıp karşılaşmadıklarını, müşteri portföylerinin dünü ve bugününü sorduk. Ortaya çıkan manzara gösteriyor ki, AK Parti’li yıllarda toplum eğlencenin dozunu artırmış. Yurtdışında marka olan kafe, restoran ve bar zincirleri ise İstanbul’daki yatırımlarını hızlandırmış.

CAHİDE’NİN SAHİBİ İZZET ÇAPA:

AK Parti mafyanın belini kırdı

Açtığı mekanlarla eğlence dünyasında hatırı sayılır bir yer edinen Cahide’nin patronu İzzet Çapa, 10 yıldan beri bu işin içinde. Birkaç hafta önce bir televizyon programında, “Başörtülü müşteri benim için bir şıklıktır.” diyerek dikkatleri üzerine çeken İzzet Çapa’ya bahsedilen değişimin eğlence dünyasına nasıl yansıdığını sorduk. Çapa, öncelikle yaptığı bu açıklamadan sonra radikal laiklerden büyük bir tepki aldığını belirtiyor ve “Bir gün bunun sıkıntısını çekersen kendini yalnız bulursun, diyenler oldu. Sürü psikolojisinden hoşlanmıyorum. Nereden gelirse gelsin radikal söylemleri sevmiyorum.” diyerek bu tepkiyle ilgili düşüncelerini dile getiriyor. Söz konusu değişimle ilgili olarak sihirli bir değnek değmiş gibi bir anda değişim yaşamadıklarını söylüyor. Cahide’nin gerek müşteri profilinde gerekse mekanlarının işleyiş tarzında şimdilik herhangi bir değişiklik yok. Bugüne kadar muhafazakar çevrelerden negatif bir baskı görmediklerini söyleyen Çapa, “Evet, her şeyin değişeceğini, hayatımızda köklü değişiklikler olacağını bekleyen bir kesim vardı. Ama henüz bize yansıyan bir şey olmadı. Eğlence dünyası için ekonomik krizler, sınır ötesi operasyon gibi konular daha önemli. Bu iktidarda özellikle mafyanın belinin kırılması ile çok daha güvenli zamanlar geçirmeye başladık.” diyor. Kafe, restoran, bar konseptindeki bazı mekanların başörtülüleri, diğer müşterileri rahatsız olduğu için içeri almak istemediği bilinen bir gerçek. Bunun örneklerini yakın tarihe bakan herkesin görmesi mümkün. Çapa’nın bu konudaki tavrı ve düşüncesi çok açık. Çok istemesine rağmen başörtülü müdavimlerinin olmadığını söyleyen Çapa, Cahide’de kapıya gelen müşteriyi içeriye almanın tek bir kriteri olduğunu belirtiyor: Müşteriyi gözlerine bakarak seçmek. İzzet Çapa, “Bugüne kadar Cahide’ye birçok türbanlı girmiş ve çok da eğlenmiştir. Bu tür müşteri, ağırlıklı olarak doğum günü ve kına geceleri için geliyor. Onlardan ve diğer müşterilerimizden de “türban” merkezli bir sıkıntı veya problem yaşamadık. Biz kapıda insanları üzerlerindeki kıyafetlerin markası, taşıdıkları dini semboller veya maddi durumlarını ele verecek kriterlere göre seçmiyoruz. Ama pek çok insanın gözünden kaçan bir şeye dikkat çekmek istiyorum. Kocası takım elbisesini giyip içeri girerken, türbanlı kadın niye kapıya takılsın ki? Bırakın herkes hayatını yaşasın. Türbanı da rahat bırakın, içki içeni de.” diyor.

HAYAL KAHVESİ’NİN ORTAĞI EBRU KÖKTÜRK:

Müşterimiz her yıl artıyor

Ebru Köktürk, 15 yıl önce eğlence dünyasına adım atan Hayal Kahvesi’nin üç ortağından biri. Yazlık mekan Çubuklu Hayal Kahvesi’nin işletmesini yürüten Köktürk, Türk toplumunun alışkanlıklarının her iktidarla değiştiğini düşünmüyor. Köktürk, “İnsanlar daha samimi ve çalışkan buldukları için AK Parti’ye oy verdiler, daha dindar olmak istedikleri için olduğunu sanmıyorum.” diyor. Köktürk de aynen İzzet Çapa gibi bu dönemde baskı yaşamadıklarını, hatta sektörel sorunlarının birçoğunu daha kolay ve hızlı bir şekilde çözüme kavuşturduklarını söylüyor. Köktürk, toplumda yaşanan ve söz konusu değişimin kendilerini etkilemediğini, tam tersine müşteri sayılarının her yıl artış gösterdiğini ifade ediyor: “Bizim müşterimizin de memleketimizdeki diğer insanlar gibi yarısının AK Parti’ye oy verdiği bir gerçek. Ancak müşteri sayımızda geçmiş yıllara oranla bir azalma söz konusu değil. Bilakis her yıl artarak gelen bir gençlik var, müzikten, danstan keyif alan, genç yaşayan, genç düşünen insanlar var.”

Köktürk, Hayal Kahvesi’nin bir statü sembolü olarak algılanmasını istemiyor ve bu nedenle kapılarına kim gelirse gelsin, kimseyi rahatsız etmemek kaydıyla geri çevirmiyor. Bu yaz Hayal Kahvesi’nin kapısına bir grup başörtülü genç kız gelir. Ebru Köktürk önce şaşırır, ‘acaba basın bize bir oyun mu yapıyor, bizi deniyorlar mı’ diye düşünür. Çünkü iki yıl önce Tempo’nun yazarı Elif Çakır’ın başörtülü olduğu için Bebek’teki Lucca’ya alınmamasıyla patlayan gürültüyü hatırlar. Aynı durumla karşılaşmak istemez. Biletler Biletix’ten satıldığı için gençler içeri alınır. Ancak Ebru Köktürk, bir köşede durup sürekli onları takip eder, acaba ne yapacaklar diye düşünür. Gerisini kendisi anlatıyor: “Emre Aydın ve Teoman konserini izlemeye gelen başörtülü gençler en ön saflara geçtiler, resim çektiler, alkışladılar, birlikte söylediler, sahneye uzandılar… Pek alışık olmadığımız bir resimdi; ama gördük. Çoğunlukta olmanın özgüveni diye düşünüyorum.”

SORTİE’NİN SAHİBİ EROL KAYNAR:

Laikler de, muhafazakârlar da bizi yanlış anlıyor

Erol Kaynar, 25 yıldır eğlence dünyasının içinde. Sporcu kimliğine sahip bir isim; dalış yapıyor, sualtında film çekiyor, Çekül Vakfı’nda danışmanlık yapıyor. Bir dönem Beşiktaş başkanlığına adaylığını koymuştu. Ancak kendisi, daha çok magazin programlarından hiç eksik olmayan yazlık mekan Sortie’nin sahibi olarak tanınıyor. Kaynar, iki yıl önce açılan Sortie’de bu yıl Ramazan ayında iftar yemeği vererek dikkatleri üzerine çekmişti. Muhafazakar olmayan kesim bu iftarları, ‘iktidara sempatik görünme’ tavrı ve toplumdaki değişimin bir uzantısı olarak algıladı. Muhafazakar kesim ise “İçki içilen yerde iftara kim gelir?” diye sordu. Ancak Kaynar, ilk defa iftar vermediğini, işlettiği tüm mekanlarda geleneksel iftar yemekleri organize ettiğini söylüyor.

Ramazan başladıktan bir hafta sonra sezonu kapatan Sortie’de bu iftarların çok yoğun geçmediğini belirten Kaynar, “Seneye belki de Ramazan ayıyla birlikte kapatacağız Sortie’yi. Bunu söylediğiniz zaman bir kesim AK Parti’ye yağ çekiliyor diye düşünüyor. Neden yağ çekelim? Muhafazakar dediğimiz bir kesim var, bir de daha ılımlı bir kesim var. Muhafazakar kesimin dışında kalan insanların iftar vermesi, oruç tutması bugün gündeme geliyor. Halbuki normal bir şey bu. Hepimiz çok şükür Müslüman’ız. İftar yapan iftar yapıyor. İçki içmek isteyen içkisini içiyor. Her iki kesimden de yanlış algılanıyoruz. 25 senedir ne yapıyorsam bugün de onları yapıyorum. Biz her iki tarafın ortasında kaldık.” diyor. Hiç kuşkusuz ki, eğlence sektörü turizmin olmazsa olmaz ayaklarından… Çünkü bir turistin, gittiği ülkeden birkaç beklentisi var. Kalacak iyi bir otel, gezilecek yerler ve deniz, akşam olduğunda ise arkadaşlarıyla yemek yiyip eğleneceği bir mekan. İstanbul, Türkiye genelinde eğlence sektörünün lokomotifliğini yürütüyor. Eğlence dünyasının turizme çok ciddi hizmette bulunduğunu anlatan Kaynar, dünyaya açılan bir kentte bu sektörün olmamasının düşünülemeyeceğini anlatıyor. Kaynar, “Sektörde son beş senedir müthiş bir gelişim var. Kafe, restoran ve bar anlamında yabancı firmalar İstanbul’a yatırım yapmaya başladı. Çünkü Türkiye, istikbali iyi olan bir ülke. Yabancı bizden daha iyi gözlemleyebiliyor durumu. Bu da demektir ki, Türkiye kendini artık pazarlamaya başladı.” diyor.

ZAMAN / CUMAERTESİ

Bu yazı toplamda 1641, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

12 yılı dağda geçirdi 221’le serbest kaldı

Yazar aSh | 14.12.2007 | Kategori Gündem

 F.D., K. Irak’taki PKK kamplarından, bir albay ve iki korucunun yardımıyla kaçtı.

Müebbetle yargılandığı davada mahkeme “Eyleme katılmadı” diyerek F.D.’yi özgürlüğüne kavuşturdu

Başbakan Erdoğan’ın dağda kanlı teröre bulaşmamış gençlere ‘baba ocağına dönün’ çağrısı ile “eve dönüş yasası” tartışmalarının alevlendiği bir dönemde F.D. isimli bir PKK’lı, Kuzey Irak kamplarında 12 yıl faaliyet yürüttükten sonra film gibi bir kaçış sonrasında teslim olduğu Türkiye’de “Hiçbir eylemi bulunmadığı ve örgütten gönüllü ayrıldığı” gerekçesiyle serbest bırakıldı.

AİLESİ DEVREYE GİRDİ
F.D.’nin, örgütten filmleri aratmayan kaçışı şöyle gerçekleşti: Kuzey Irak’taki Kalereş kampında attan düşerek yaralanan F.D. buradan Mahmur kampına götürülerek, burada tedavi gördü. Kampta kaldığı süre içerisinde örgütten kaçmayı planlayan ancak öldürüleceğini düşündüğü için buna cesaret edemeyen F.D. fırsatını bulur bulmaz durumu telefonla görüştüğü Şırnak’taki ailesine anlattı. Ailesine, “Kaçmak istiyorum. Bana yardım edin” diyen terörist, yakınlarından gelecek cevabı beklemeye başladı. F.D’nin ailesi, durumu yakınları olan geçici köy korucuları F.D ve M.N.G.’ye iletti. Köy korucuları, teröristin yakınlarıyla birlikte, eski Şırnak İl Jandarma Alay Komutanı kurmay albay Habip Doğar ile görüştü. Albay Doğar’ın yardımları sonucunda pasaport işlemleri yapılan ve Kuzey Irak’a geçen köy korucuları, burada kamptan bir bahane uydurarak çıkan F.D. ile buluştu. F.D. korucularla birlikte yardım istediği IKDP yetkililerinin ‘peşmergeye katıl’ tekliflerini kabul etmeyince Türkiye’ye gönderildi. Güvenlik güçlerine teslim olan terörist F.D. verdiği ilk bilgide terör örgütüne ait 14 kilogram patlayıcının ele geçirilmesinin ardından örgüt içerisindeki bağlantılarını kullanarak 2 PKK’lının teslim olmasını sağladı. Hakkında Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nce ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle geçen yıl dava açılan F.D. 1995’te Batman’ın Sason ilçesinden Gabar Dağı’na çıkarak örgütün dağ kadrosuna katıldığını belirten F.D. IKDP güçleriyle silahlı çatışmaya girdiğini ve bu çatışmada parmağından yaralandığını anlattı. F.D. “Gördüğüm tedavinin ardından bana kaçakçılardan para toplama görevi verildi. Daha sonra Kandil Dağı’ndaki kampa giderek, Osman Öcalan’ın yakın korumalığını yaptım. Türkiye’de hiçbir eyleme katılmadım” dedi. F.D. için Albay Habip Doğar ve köy korucuları F.D. ile M.N.G. duruşmada tanıklık etti. Mahkeme, sanık ile ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı’ndan yazı istedi.

ÖCALAN’A KORUMA
Gelen yazıda, “sanığın ifadelerinde geçen kaçakçılık yapan kişilerden para toplanması ve IKDP güçleri ile girdiği çatışmaya ilişkin herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı” belirtildi. Mahkeme, geçen ekim ayındaki duruşmada, ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanan sanığın, herhangi bir eylemde bulunduğunun tespit edilemediği ve örgüte katıldığı için pişmanlık duyduğu, gerekçesiyle TCK’nın “etkin pişmanlık” maddesini içeren 221. maddesi uyarınca serbest bırakılmasına karar verdi.

İşte TCK 221’deki ‘etkin pişmanlık’

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Yeni Pişmanlık Yasası’na gerek yok” diyerek, TCK’nın 221. maddesi üzerinde çalışma yapılıp esnetilebileceği açıklaması, gözleri bu maddenin nasıl işletilebileceğine çevirdi. 221. maddede suç işlemek için örgüt kuranların hangi koşullarda cezalandırılmayacağı, kişinin örgüt içindeki konumuna göre şartlara bağlanıyor: Liderlerin cezadan kurtulabilmeleri için, örgütü dağıtmaları gerekiyor. Örgüt üyesi suç işlemeden teslim olursa ceza almıyor. Yasaya göre, pişmanlık hükümlerinden yararlananlar için, bir yıl süreyle, “sürekli karakola imza vermek”, “yurtdışına çıkamamak”, “belli bir yerde çalışmak” gibi denetimli serbestlik hükümleri uygulanıyor. Teslim olan için savcılık emniyet ve jandarma kayıtlarına göre “ceza verilmeye yer olmadığı”na karar veriliyor. Suça karışanlar içinse verdikleri bilgilere göre aynı uygulama geçerli olabiliyor.

AA

Bu yazı toplamda 1639, bugün ise 1 kez görüntülenmiş

Share

Lokum oldu ‘lokumi’

Yazar aSh | 14.12.2007 | Kategori Gündem

 
Lokumu ‘lokumi’ adıyla AB’ye tescil ettirmek için harekete geçen Rumlar, fazla uğraşmayacak gibi görünüyor.

Çünkü Türkiye, 6 aylık itiraz süresi boyunca resmi bir girişimde bulunmadı!

Türkiye’nin en ünlü şekerlemesi olan lokum, Avrupa Birliği tarafından tescillenmek üzere. Ancak “Türk lokumu” adıyla değil, Rumların girişimiyle “lokumi” adıyla…
Lokumu “lokumi” adıyla AB’ye tescil ettirmek için harekete geçen Rumlar, isteklerini elde edecekler gibi görünüyor, çünkü Türkiye, 6 aylık itiraz süresi boyunca bu konuda resmi bir girişimde bulunmadı. Yakında lokumun, bir Rum şekerlemesi olarak ve “lokumi” adıyla AB’deki tescil işlemi tamamlanacak.

Konuyu AP gündeme getirdi
Bu konuyu işleyen AP, abonelerine konunun Türk ve Rum taraflarının görüşlerinin yer aldığı bir haber geçti. Habere göre, Adana’da lokumculuk yapan Adnan Özdoğru “Yıllardır dünya pazarında Türk lokumu Türk tatlısı (Turkish delight) adıyla bilinir. Rumlar lokumun nasıl yapıldığını bile bilmez” dedi. Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nde “lokumi” işiyle uğraşan George Gabriel ise “Kimse lokumiyi kendisinin ilan edemez” diyerek Türkiye, Kıbrıs, Yunanistan ve Lübnan’da lokumun aynı tarifle hazırlandığına dikkat çekti.
Lokum, ana hammaddesi olan nişasta ve şekerin kazanlarda yüksek ısıda kaynatılmasıyla yapılıyor. Bu işlem sayesinde lokum, jelatinimsi ve çiğnenebilir kıvamını kazanıyor.

‘Boğaz rahatlatan’

Osmanlıca rahat ul-hulküm yani ‘boğaz rahatlatan’ kelimesinden türeyen lokum, 15. yüzyıldan beri Anadolu’da bilinmekle birlikte, özellikle 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yaygınlaştı.

MİLLİYET

Bu yazı toplamda 1422, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

Soğuk kar getirecek…

Yazar aSh | 14.12.2007 | Kategori Gündem

 Meteoroloji’den yapılan açıklamada, Marmara’nın bir bölümü, Batı Karadeniz ve Doğu Anadolu’nun bugünden itibaren beyaza bürüneceği duyuruldu

Sürücüler dikkatli olmaya çağırıldı. Bolu’da etkili olan kar yağışı hayatı olumsuz etkilerken, D-100 Karayolu’nun Karanlıkdere ve Seymenler mevkiinde ulaşım zaman zaman durma noktasına geldi. Doğal güzellikleriyle ünlü Gölcük Tabiat Parkı’ndaki göl, buz tuttu. Doğu Anadolu Bölgesi’nde ise bugün ve yarın etkili yağış bekleniyor. Kars ve Ardahan’da kendisini hissettiren kar, gün içinde de bölge geneline yayılacak.

BOLU BEYAZA BÜRÜNDÜ

Kar yağışından olumsuz yönde etkilenen yerlerin başında Bolu ve Bolu Dağı geldi. Önceki geceki sağanak yağış, dün sabah saatlerinde yerini kara bıraktı. Özellikle ulaşımı etkileyen yağış yüzünden Akçakoca’da balıkçılar denize açılamadı. D-100 karayolunun Bolu Dağı Karanlıkdere ve Seymenler mevkiinde etkili olan kar yağışı sebebiyle sürücüler zor anlar yaşadı.

DOĞU’DA ISI EKSİLERE DÜŞTÜ

Doğu Anadolu Bölgesi’nde bugün ve yarın kar yağışının etkili olması bekleniyor. Meteoroloji Bölge Müdürlüğü’nden alınan bilgiye göre, sabah saatlerinde Kars ve Ardahan’da başlayacak kar yağışı, gün içinde bölge genelinde kar ve karla karışık yağmur şeklinde sürecek. Bölgede dün gece en düşük hava sıcaklığı sıfırın altında olmak üzere Kars ve Ardahan’da 4, Erzurum ve Iğdır’da 1 derece; Ağrı’da sıfır, Erzincan’da ise 4 derece oldu. Bu arada, Ardahan’ın bazı köylerle ulaşımı kar yüzünden kapandı.

KAYAK MERKEZLERİNİN BAYRAMI ERKEN GELDİ

Kurban Bayramı’na hazırlanan kayak merkezleri ise durumdan oldukça memnun. Kartalkaya ve Erciyes’te sezon bu hafta açıldı. Kar kalınlığı, Bayraktepe’de 105, Uludağ’da 98, Kartalkaya’da 90, Ilgaz’da 70, Palandöken’de 60, Erciyes’te 40 santimetreye ulaştı.

Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, 1-12 Aralık tarihleri arasında başta Ege ve Akdeniz bölgeleri olmak üzere yurdun güney ve batı kesimlerinin önemli miktarlarda mevsim yağışı aldığına dikkat çekti. Bu dönemde metrekareye; Antalya 189, Muğla 171, Aydın 159, Bursa 139, Mersin 135, Hatay 130,

MİLLİYET






 

Bu yazı toplamda 1463, bugün ise 1 kez görüntülenmiş

Share

Dua, Allah’la gizlice konuşmaktır

Yazar aSh | 14.12.2007 | Kategori Gündem

 
Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) me’sûratında pek çok istiâze ve dua vardır.

Bu duaların bazılarının hangi durumlarda okunacağı belirlenmiş olsa da bazılarının ne için okunacağı bildirilmemiştir.
Mesela, Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), bazı şeylerin şerrinden, hususiyle de bilmediğimiz bir yerde yatıp kalkarken hevâm ve haşerâtın zararlarından emin olmak için “Eûzü bikelimâtillâhi’t-tâmmâti min şerri mâ haleka ve zerae ve berae – Allah’ın yarattığı, zürriyet halinde her tarafa saçtığı ve kusursuz meydana getirdiği şeylerin şerrinden yine O’nun tastamam kelimelerine ve vech-i kerimine sığınırım” (Muvatta, Şi’r, 12; Müsned, 3/419) duasının okunmasını tavsiye etmiştir. Bununla beraber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), yaptığı her duada, duayı hangi gaye için okumak gerektiğini bildirmemiştir. Bundan dolayı bütün dualardaki ortak hakikati kavramak çok mühimdir. Evet, küllî bir nazarla bakıldığında dua ve münâcâtlarda esas olanın Hakk’a teveccüh olduğu anlaşılmaktadır. Yani Cenab-ı Hakk’a yapılan tazarru ve niyazların ortak noktası, O’na teveccüh etmek, O’na açılan kapının tokmağına dokunmak veya düğmesine basmak demektir.

Allah Teâlâ’ya yapılan dua ve niyazların bütünü için geçerli olan diğer bir hususiyet de bu duaların bizim kuvve-i mâneviyemizi takviye etmeleridir. Yani Hâkim-i Mutlak olan Allah, bizimle beraber olduktan, mü’min de bunun bilincinde olarak hareket ettikten sonra hiçbir kimsenin veya hâdisenin dua dua yalvaran bir mümine zararının dokunması mümkün değildir. Duaların mü’mine kazandırdığı sırlardan biri de Allah’a karşı yaptığı niyazların onun için çok yüksek bir moral kaynağı olduğudur.

Meselenin diğer bir yanı da şudur: Allah’a sığınılacak hususlardan istiâze edilmesi veya beklenen neticelerin istenmesi, bu hususların hârici şartlarına riayet edilmesini de iktiza eder. Bu konuyu bir misalle az daha açmak istiyorum:

Efendimiz’in yaptığı dualardan biri şöyledir: “Allâhümme innî eûzü bike mine’l-hemmi ve’l-hazeni ve eûzü bike mine’l-aczi ve’l-keseli ve eûzü bike mine’l-cübni ve’l-buhli ve eûzü bike min galabeti’d-deyni ve kahri’r-ricâli – Allah’ım! Üzüntüden, tasadan, acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, borca yenik düşmekten, başkalarının ayağı altında iki büklüm kalıp ezilmekten, bazı insanların galebe ve tasallutundan Sana sığınırım.” (Buhari, Daavat, 36-38)

Efendimiz’in yaptığı bu duada istiâze ettiği hususlardan biri “hazen”dir. Hazen, tasa, keder ve işin sarpa sarması gibi manalara gelir. İnsanın içindeki tasa ve keder, bazen hem işlerin sarpa sarmasına hem de iradeyi felç eden bir çaresizlikle bunalımlara sebebiyet verir. Buna karşılık yapılacak şey Allah’a sığınma olmalıdır. Zira gerçek melce’ ve menca (sığınılacak yer) Allah Teâlâ’dır; evet sadece O’na sığınılır ve her şey O’ndan beklenir. Böyle bir mülahaza, aynı zamanda kulun Rabb’isine karşı edebi ve saygısının gereğidir. Eskiden tekyelerde kapının arkasında “Edep Yâhû!” yazılıydı. Sahabenin de Hz. Peygamber Efendimiz’le (sallallahu aleyhi ve sellem) gizli bir şey konuşmak istediğinde -ayetin ifadesiyle- sadaka vermesi gerekirdi. (Bkz.: Mücadele, 58/12) Şüphesiz bu, onların mazhar olduğu nimete ve hiç de ucuz olmayan bir mülakata şükran nişanesiydi.

Bize düşen, sebeplere riayet etmektir

İşte mü’min, Allah’a yalvarmak, tazarru ve niyazda bulunmakla aslında O’nunla gizlice konuşmuş olmaktadır. Bu da bir manada kendi güç ve kuvvetinden teberri etme manasına gelir ki, müminin yaptığı böyle bir dua ile adeta “Kendi güç ve kudretimden teberri ettim ve Senin güç ve kuvvetine sığındım Allah’ım!” demektedir. “Allah’ım! Bütün eşrârın şerrinden, füccârın keydinden Sana sığınıyorum” demenin yanı başında, “Nefsimin şerrinden de Sana sığınıyorum.” demiş olmaktadır. Böyle bir duada bulunma bu manaları ihtiva ettiği gibi bir de “Allahım! Eğer Sen muhafaza buyurmazsan hiç kimse beni koruyamaz.” manasını da muhtevidir. Bu da, doğrudan doğruya O’ndan O’nu istemek demektir.

Mevzu ile alakalı mülahazalarımıza, ele aldığımız dua üzerinden devam edersek, tasa ve kederden sıyrılma meselesinin de bir mümin için çok önemli olduğunu söyleyebiliriz. Yani bu dua, insanın tasa ve kederlerinin ruhunu sarmasına sebep olan ihmal, söz ve davranışlardan uzak durmayı da nazara vermektedir. Bu açıdan böyle bir duayı yapan mü’minin aynı zamanda tasa ve kederlerden sıyrılma gayreti ve cehdi içinde olmasının gerekliliği söylenebilir.

Binaenaleyh hem düşünce ve duygularımızı hem de davranışlarımızı alakadar eden dua gibi bir meselede esbab her şey demek değildir. Bir diğer yönüyle de madem dua ile istediğimiz hususu hedef olarak ele alıyoruz ve bu husus bizim için bir gâye-i hayâl oluyor; hatta onunla matlabımıza ulaşmak istiyoruz. Öyle ise bu isteklerimizin aksini netice verecek esbaba karşı tavır almamız gerekmektedir. Aynı zamanda arzu ettiğimiz hususlara ulaşmak için de gerekli sebeplere riayet etmemiz lazımdır. Hususiyle de esbap dairesinde bulunduğumuz sürece -ki bu durum insanın ömrü bitene kadar devam eder- sebeplere riayet bizim için bir sorumluluktur.

Evet, her şey fertte başlar. Daha sonra himmeti toplum olan fertler, toplumun sesi ve soluğu haline gelir ve her yerde bunları soluklarlar. Bundan böyle de Yunus’un yaklaşımıyla her yerde onların pazarlığı yapılır. Onların alış-verişinde alıp sattıkları şey de tevhiddir.

Bu yazı toplamda 1421, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

Kamuya 23 bin personel alınacak

Yazar aSh | 14.12.2007 | Kategori Gündem

 Kamudaki serbest memur kadrolarına açıktan veya diğer kamu kuruluşlarından nakil suretiyle atama yapılacak.Kamuya 23 bin, YÖK’e 5 bin personel alınacak.

TBMM Genel Kurulu’nda 2008 yılı bütçe görüşmeleri sırasında kabul edilen bir kanun tasarısına göre, kamu kurum ve kuruluşlarının serbest memur kadrolarına 2007 yılında emeklilik, ölüm, istifa veya nakil sonucu ayrılan memur sayısının yüzde 50’sini geçmeyecek şekilde açıktan veya diğer kamu kuruluşlarından nakil suretiyle atama yapılabilecek. Bu sınırlar içinde memur ihtiyacını karşılayamayacak idare kurum ve kuruluşlar için ilave 23 bin atama izni verilecek.

Yükseköğretim kurumlarına da öğretim üyesidışındaki boş öğretim elemanı kadroları için ilave 5 bin atama izni verilmesi öngörülüyor. Bu kadroların 480’i, öğretim elemanı yetiştirmek amacıyla araştırma kadrolarına yapılacak atamalar için kullanılacak.

Kamunun işlettiği eğitim ve dinlenme tesisi, misafirhane, çocuk bakımevi, kreş, spor tesisi ve benzeri sosyal tesislerin giderleri, bu tesislerin işletilmesinden elde edilen gelirden karşılanacak. Bu yerlerde, merkezi yönetim bütçesi ile döner sermaye ve fonlardan ücret ödenmek üzere 2008 yılında ilk kez istihdam edilecek yeni personel görevlendirilmeyecek.

AA

Bu yazı toplamda 19395, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

İsimlerin anlamları

Yazar admin | 13.12.2007 | Kategori Gündem

Hangi isim ne anlama geliyor çoğu zaman merak etmişizdir. İşte bu sorunun cevaplarını bulabileceğiniz kaynaklar:

1 2 3 4 5 6 7

Bu yazı toplamda 1403, bugün ise 1 kez görüntülenmiş

Share

Kanal 24 internet sitesi iddialı

Yazar admin | 13.12.2007 | Kategori Gündem

Türkiye’nin yeni haber kanalı 24, internette de izleyicileri ile buluşmaya başladı. www.yirmidort.tv adresinde online olan 24 alanında farklı ve iddialı.

Tüm programların videolarla da tanıtıldığı www.yirmidort.tv. sitesi, canlı yayında hem kalitesi yüksek hem de oldukça hızlı olma iddiasında.

24 Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Hoş, sitenin yazılı bir haber sitesi olmayacağını çünkü haberi zaten canlı ve kaliteli olarak ekrana taşıdıklarını belirtti.

www.yirmidort.tv ile doğru ve kaliteli habere anında ulaşmak mümkün. Sitede yer alan canlı yayın, uyduda yayınlanan 24 ile sadece 9 saniye fakla eşzamanlı olarak izleyiciye ulaşıyor. Böylece internet izleyicileri sıcak gelişmelerden anında ve canlı yayınla haberdar oluyorlar. Ekran başında olmayan 24 izleyicileri, haber hattı ve son dakika gelişmeleri ile gündemde yer alan olayları anında takip etme şansına sahip olacaklar. Site ziyaretçileri, www.yirmidort.tv sayfasından internet radyoyu da dinleyebilecekler.

Bu yazı toplamda 2522, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share