cnc, istanbul, torna, işleme merkezi


TSK’dan ‘Şehit Çavuş’ Açıklaması

Yazar mehmet | 18.01.2010 | Kategori Gündem

Haber: TSK'dan 'Şehit Çavuş' Açıklaması

Genelkurmay, Operasyon Sırasında Şehit Olan Uzman Çavuş’la İlgili Açıklama Yaptı.Genelkurmay Başkanlığından, Batman‘ın Sason ilçesindeki operasyon sırasında, dün bir uzman çavuşun şehit olduğu ve bir uzman çavuşun yaralandığı olayın ”Nasıl meydana geldiğinin tespiti amacıyla, aynı gün, Kulp Cumhuriyet Savcılığı tarafından soruşturma başlatıldığı” bildirildi.

Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan bilgi notunda şunlara yer verildi:

”17 Ocak 2010 günü, Batman?Sason bölgesinde Geçici Köy Korucuları ve Jandarma timlerince müştereken icra edilmekte olan bir operasyonda, alınan terörist görüntüsü üzerine yapılmakta olan manevra esnasında, açılan ateş sonucu bir Uzman Jandarma Çavuş şehit olmuş, bir Uzman Jandarma Çavuş ise yaralanmıştı.

Olayın nasıl meydana geldiğinin tespiti amacıyla, dün (aynı gün) Kulp Cumhuriyet Savcılığı tarafından bir soruşturma başlatılmıştır. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.”

Soruşturmadan çıkacak sonuç merakla beklenirken, şehidin acılı ailesi de evlatlarını Konya‘da toprağa verdi. Tören sırasında, şehit çavuşun annesi kriz geçirirken, törene katılanlar PKK‘ya lanet yağdırdı.

Bu yazı toplamda 4341, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

Emekli Albay’ın Sır Ölümü

Yazar mehmet | 18.01.2010 | Kategori Gündem

Haber: Emekli Albay'ın Sır Ölümü

Su İçmek İçin Yatağından Kalkan Emekli Albay, 3’üncü Kattaki Evinin Penceresinden Düşerek Yaşamını Yitirdi.İstanbul Kağıthane‘de su içmek için yatağından kalkan emekli Deniz Piyade Albay Süleyman Yılmaz, 3’üncü kattaki evinin penceresinden düşerek yaşamını yitirdi. Olayı soruşturan polis, bir süredir psikolojik tedavi gören Süleyman Yılmaz‘ın intihar etmiş olabileceği ihtimali üzerinde duruyor

Emekli Deniz Piyade Albay Süleyman Yılmaz, gece saatlerinde kalkıp su içmek için yatak odasından çıktı. Bir süre sonra uyanan Mahide Yılmaz, eşinin yanında göremeyince diğer odaları kontrol etti. Eşini bulamayan Mahide Yılmaz, bir odanın açık olan penceresinden baktığında Süleyman Yılmaz‘ı beton zemin üzerinde yerde kanlar içinde gördü. Paniğe kapılıp çığlık atan Mahide Yılmaz’ın sesine uyanan oğlu, hemen polis ve sağlık ekiplerine haber verdi. Kısa sürede olay yerine ulaşan sağlık ekipleri, Süleyman Yılmaz‘ın öldüğünü belirledi.

Olay yerinde yapılan incelemenin ardından Süleyman Yılmaz‘ın cesedi Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin morguna kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturmayı sürdüren polis, Süleyman Yılmaz‘ın intihar etmiş olabileceği ihtimali üzerinde duruyor.

Öte yandan, Süleyman Yılmaz‘ın 3 yıldır psikolojik tedavi gördüğünü belirten komşuları, zaman zaman halüsinasyonlar gördüğünü ve birileri tarafından takip edildiğini zannettiğini söyledi.

MAÇTA FELÇ GEÇİRMİŞ

Fanatik bir Fenerbahçe taraftarı olan emekli Deniz Piyade Albay Süleyman Yılmaz‘ın 2000 yılında Kadıköy Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda oyanan Fenerbahçe- Bursaspor maçını tribünde izlerken, hakemin verdiği yanlış karar sonrası rahatsızlanıp felç geçirdiği belirtildi.

Süleyman Yılmaz‘ın Karadeniz Ereğli Askerlik Daire Başkanlığı’ndan 1999 yılında emekli olduğu bildirildi. Yılmaz’ın evine gelen askeri yetikililer, olayla ilgili bilgi aldı

Bu yazı toplamda 3036, bugün ise 1 kez görüntülenmiş

Share

İstanbul’a Yarın Kar Geliyor

Yazar mehmet | 18.01.2010 | Kategori Gündem

Haber: İstanbul'a Yarın Kar Geliyor

Meteoroloji Genel Müdürlüğü, İstanbul‘da Yarın Öğle Saatlerinden Sonra Kar Yağışı Beklendiğini Bildirdi.Meteoroloji Genel Müdür Yardımcısı Ali Karataş, İstanbul‘da yarın öğle saatlerinden sonra Anadolu yakasının yükseklerinde ve akşam saatlerinden itibaren de kentin genelinde kar yağışı beklendiğini bildirdi.

Karataş, yaptığı açıklamada, İstanbul‘da bugün ve yarın öğleye kadar yağmurun devam edeceğine işaret ederek, hava sıcaklıklarının yarın ve çarşamba günü düşeceğini ifade etti.

”Yarın öğle saatlerinden sonra Anadolu yakasının yükseklerinde ve akşam saatlerinden itibaren de kentin genelinde kar yağışı bekleniyor” diyen Karataş, kar yağışının ilk etapta yağmurla karışık olacağını söyledi.

Karataş, çarşamba günü ise kent genelinde kar yağışının etkisini kaybedeceğini ancak Anadolu yakasında lokal olarak kar yağışı beklentisinin bulunduğunu belirterek, perşembe günü ise kentte yağışın beklenmediğini de kaydetti.

SICAKLIK DÜŞTÜ

Meteorolojinin yarın öğle saatlerinde kar yağışı uyarısı yaptığı İstanbul‘da bugün aralıklarla yağmur etkili oluyor. Yağmur zaman zaman trafikte aksamalara neden oldu. Yağmur nedeniyle yoldaki su birikintileri vatandaşlara zor anlar yaşattı. Sıcaklığın hissedilir derecede düştüğü kentte yağmurun gün boyu etkili olacağı belirtiliyor.

Bu yazı toplamda 2580, bugün ise 1 kez görüntülenmiş

Share

Ağca’ya Çürük Raporu Verildi

Yazar mehmet | 18.01.2010 | Kategori Gündem

Haber: Ağca'ya Çürük Raporu Verildi

GATA’da Muayene Olan Ağca’ya “Askerliğe Elverişli Değil” Raporu Verildi.

Gazeteci- Yazar Abdi İpekçi’nin öldürülmesinden hükümlü olan ve bu sabah tahliye edilen Mehmet Ali Ağca‘ya, GATA’dan “askerliğe elverişli değil” raporu verildi.

Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Gazeteci-Yazar Abdi İpekçi’yi öldürmekten ve Papa 2. Jan Paul’e suikast yapmaktan hükümlü Mehmet Ali Ağca, muayene için GATA’ya geldi.

Gazeteci-yazar Abdi İpekçi cinayeti ve iki ayrı gasp suçundan hükümlü Mehmet Ali Ağca, işlemlerin tamamlanmasının ardından Sincan F tipi Cezaevinden tahliye edildi.

Ağca, Ankara Emniyet Müdürlüğü ekipleri eşliğinde araçlarla Ankara Ceza İnfaz Kurumları Kompleksi’nden ayrıldı.

Kampüs çevresindeki yol üzerinde bekleyen ve Ağca’nın kardeşi Adnan Ağca’nın da aralarında bulunduğu grup, konvoyun geçişi sırasında davul ve zurna eşliğinde sevinç gösterilerinde bulundu. Grup, Ağca’nın da içinde bulunduğu aracı konvoy halinde takip etti.

Mehmet Ali Ağca‘nın, askerlik işlemleri nedeniyle güvenlik görevlilerince askerlik şubesine götürüldüğü öğrenildi.

AVUKATINI AZLETTİ

Öte yandan Mehmet Ali Ağca‘nın kardeşi Adnan Ağca, avukat Hacı Ali Özhan’ı ”kardeşinin can güvenliğini tehlikeye düşürdüğünü” ileri sürerek azlettiğini bildirdi.

Mehmet Ali Ağca‘nın avukatı olduğunu belirten Özhan, Ankara Ceza ve İnfaz Kurumları Kompleksi önünde gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Malatya Askerlik Şubesi’nden en yakın askerlik şubesine gitmesi yönünde kendilerine bir yazı geldiğini anımsatan Özhan, kendisinin geçtiğimiz cuma günü Milli Savunma Bakanlığına, askerlik şubesine ve cezaevi yönetimine itiraz dilekçelerini sunduğunu kaydetti.

Kendisinin cezaevine girerek Ağca’nın çıkış işlemlerinde hazır bulunacağını belirten Özhan, Ağca’ya kendisi yanında bulunmadan herhangi bir evraka imza atmaması yönünde uyarıda bulunduğunu söyledi. Özhan, şunları kaydetti:

”Milli Savunma Bakanlığından bize Ağca’nın raporunun onaylanmadığına yönelik bilgi 4 yıldan sonra cuma günü bize bildirildi. Hafta sonu olmasından dolayı gerçekten bir onaylamama işleminin olup olmadığını ve gerekçesini, rapordan sonra onaylamama işleminin olmadığı kanaatindeyim. Gerek avukatı olarak bana, kardeşine, cezaevi yönetimine böyle bir bilgi gelseydi onaylamama işlemine itiraz hakkımız olabilirdi. Bizde bu hakkımızı kullanıp kullanmamayı düşünürdür. Varsa böyle bir belgeyi gerekçelerini inceleyeceğiz, Mehmet Ali Ağca ile onları değerlendireceğiz. Ondan sonra da askerlik şubesinde yapılacak işlemleri değerlendireceğiz.”

Özhan, perşembe günü Ağca’ya mavi renkli bir kazak getirdiğini, ancak cezaevi yönetiminin ”mahkumlara mavi renkli bir giysi getirilemeyeceğini” belirterek almadığını, bugün bir mavi kazak getirdiğini gazetecilere gösterdi.

KARDEŞİ ADNAN AĞCA’DAN AÇIKLAMA-

Özhan’ın konuşması sırasında Mehmet Ali Ağca‘nın kardeşi Adnan Ağca’nın imzasının bulunduğu yazılı açıklama gazetecilere dağıtıldı. Adnan Ağca, avukat Özhan’ın dün yaptığı açıklamalarla ”kardeşinin can güvenliğini tehlikeye düşürdüğünü” ileri sürerek azlettiğini belirtti. Açıklamada, şunlar
kaydedildi:

”10 Ocak 2010 tarihinde tahliye olacak olan kardeşim ve vasisi olduğumu Mehmet Ali Ağca‘nın avukat olduğunu iddia eden avukat Hacı Ali Özhan tarafımdan habersiz yaptığı basın toplantılarıyla Ağca’nın can güvenliğini tehlikeye düşürmüş olup, bugün itibariyle tarafımca azledilmiştir. Kendisine bugüne kadarki çalışmalarından dolayı teşekkür ederim. Vasisi bulunduğum Mehmet Ali Ağca‘nın avukatlarının Yılmaz Aboşoğlu ve Gökay Çağlaralp Gültekin olduğunu
bildiririm.”

Özhan, açıklamayla ilgili sorulara, kendisinin Ağca’nın avukatı olduğunu öne sürdü.
Mehmet Ali Ağca‘nın tahliye edilmesi dolayısıyla kardeşi Adnan Ağca’nın yanı sıra cezaevi önünde yerli ve yabancı çok sayıda basın mensubu bekliyor.

AĞCA’DAN İNCİLER!..
Adnan Ağca, beraberinde kardeşi Mehmet Ali Ağca‘nın avukatları Yılmaz Aboşoğlu ve Gökay Gültekin ile cezaevi önünde basın açıklaması yaptı. Kardeşi Mehmet Ali Ağca için daha önce ”askerliğe elverişli olmadığı” yönünde rapor verildiğini ifade eden Adnan Ağca, ancak daha sonra bu raporun kabul edilmediğini söyledi.

Mehmet Ali Ağca‘nın avukatı olduğunu belirten Gökay Gültekin ise müvekkilinin bugün basına açıklama yapmayacağını, Ağca’nın Ankara’da birkaç gün kalacağını, daha sonraki günlerde basının karşısına çıkacağını söyledi.

Avukat Gültekin, daha sonra gazetecilere Mehmet Ali Ağca tarafından yazıldığını söylediği İngilizce bir metni dağıttı. ”Sonsuz güç sahibi Allah’ın adıyla Tanrının ilahi mesajını ilan ediyorum” diye başlayan metinde şu ifadeler yer aldı:

”Madde 1: Tanrı sonsuza dek tek ve benzersizdir. Tanrı sonsuza dek bütündür. Teslis (Üçleme) diye bir şey yoktur.

Maadde 2: Ben Tanrı değilim. Ben Tanrı’nın oğlu değilim. Ben ebedi Mesihim, yani ete kemiğe bürünmüş ve yeniden doğmuş aynı ilahi söz. Ben tüm evrende Tanrı’nın ebedi yüksek hizmetkarıyım. Teslis (Üçleme) diye bir şey yoktur.

Madde3: Ve Kutsal Ruh (Ruhül Kudüs) Tanrı’nın yarattığı bir melekten başka bir şey değildir. Teslis diye bir şey yoktur.

Madde 4: Dünyanın sonunun geldiğini ilan ediyorum. Tüm dünya bu yüzyıl içinde yok olacak. Her bir insan bu yüzyıl içinde ölecek.

Madde 5: İncil hata ile doludur. Mükemmel İncil’i ben yazacağım.
Ebedi Mesih Mehmet Ali Ağca

Avukat Gökay Gültekin, ayrıca Ağca ve Papa 2. Jean Paul’un birlikte çekilmiş bir fotoğrafını kapağına taşıyan Times dergisinde çıkan bir makalenin fotokopisini de basın mensuplarına dağıttı. Gazeteci- Yazar Abdi İpekçi’nin öldürülmesinden hükümlü olan ve bu sabah tahliye edilen Mehmet Ali Ağca‘ya, GATA’dan “askerliğe elverişli değil” raporu verildi.

Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Gazeteci-Yazar Abdi İpekçi’yi öldürmekten ve Papa 2. Jan Paul’e suikast yapmaktan hükümlü Mehmet Ali Ağca, muayene için GATA’ya geldi.

  • İşte Ağca’dan İlk İnciler! FOTO GALERİ

Gazeteci-yazar Abdi İpekçi cinayeti ve iki ayrı gasp suçundan hükümlü Mehmet Ali Ağca, işlemlerin tamamlanmasının ardından Sincan F tipi Cezaevinden tahliye edildi.

Ağca, Ankara Emniyet Müdürlüğü ekipleri eşliğinde araçlarla Ankara Ceza İnfaz Kurumları Kompleksi’nden ayrıldı.

Kampüs çevresindeki yol üzerinde bekleyen ve Ağca’nın kardeşi Adnan Ağca’nın da aralarında bulunduğu grup, konvoyun geçişi sırasında davul ve zurna eşliğinde sevinç gösterilerinde bulundu. Grup, Ağca’nın da içinde bulunduğu aracı konvoy halinde takip etti.

Mehmet Ali Ağca‘nın, askerlik işlemleri nedeniyle güvenlik görevlilerince askerlik şubesine götürüldüğü öğrenildi.

AVUKATINI AZLETTİ

Öte yandan Mehmet Ali Ağca‘nın kardeşi Adnan Ağca, avukat Hacı Ali Özhan’ı ”kardeşinin can güvenliğini tehlikeye düşürdüğünü” ileri sürerek azlettiğini bildirdi.

Mehmet Ali Ağca‘nın avukatı olduğunu belirten Özhan, Ankara Ceza ve İnfaz Kurumları Kompleksi önünde gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Malatya Askerlik Şubesi’nden en yakın askerlik şubesine gitmesi yönünde kendilerine bir yazı geldiğini anımsatan Özhan, kendisinin geçtiğimiz cuma günü Milli Savunma Bakanlığına, askerlik şubesine ve cezaevi yönetimine itiraz dilekçelerini sunduğunu kaydetti.

Kendisinin cezaevine girerek Ağca’nın çıkış işlemlerinde hazır bulunacağını belirten Özhan, Ağca’ya kendisi yanında bulunmadan herhangi bir evraka imza atmaması yönünde uyarıda bulunduğunu söyledi. Özhan, şunları kaydetti:

”Milli Savunma Bakanlığından bize Ağca’nın raporunun onaylanmadığına yönelik bilgi 4 yıldan sonra cuma günü bize bildirildi. Hafta sonu olmasından dolayı gerçekten bir onaylamama işleminin olup olmadığını ve gerekçesini, rapordan sonra onaylamama işleminin olmadığı kanaatindeyim. Gerek avukatı olarak bana, kardeşine, cezaevi yönetimine böyle bir bilgi gelseydi onaylamama işlemine itiraz hakkımız olabilirdi. Bizde bu hakkımızı kullanıp kullanmamayı düşünürdür. Varsa böyle bir belgeyi gerekçelerini inceleyeceğiz, Mehmet Ali Ağca ile onları değerlendireceğiz. Ondan sonra da askerlik şubesinde yapılacak işlemleri değerlendireceğiz.”

Özhan, perşembe günü Ağca’ya mavi renkli bir kazak getirdiğini, ancak cezaevi yönetiminin ”mahkumlara mavi renkli bir giysi getirilemeyeceğini” belirterek almadığını, bugün bir mavi kazak getirdiğini gazetecilere gösterdi.

KARDEŞİ ADNAN AĞCA’DAN AÇIKLAMA-

Özhan’ın konuşması sırasında Mehmet Ali Ağca‘nın kardeşi Adnan Ağca’nın imzasının bulunduğu yazılı açıklama gazetecilere dağıtıldı. Adnan Ağca, avukat Özhan’ın dün yaptığı açıklamalarla ”kardeşinin can güvenliğini tehlikeye düşürdüğünü” ileri sürerek azlettiğini belirtti. Açıklamada, şunlar
kaydedildi:

”10 Ocak 2010 tarihinde tahliye olacak olan kardeşim ve vasisi olduğumu Mehmet Ali Ağca‘nın avukat olduğunu iddia eden avukat Hacı Ali Özhan tarafımdan habersiz yaptığı basın toplantılarıyla Ağca’nın can güvenliğini tehlikeye düşürmüş olup, bugün itibariyle tarafımca azledilmiştir. Kendisine bugüne kadarki çalışmalarından dolayı teşekkür ederim. Vasisi bulunduğum Mehmet Ali Ağca‘nın avukatlarının Yılmaz Aboşoğlu ve Gökay Çağlaralp Gültekin olduğunu
bildiririm.”

Özhan, açıklamayla ilgili sorulara, kendisinin Ağca’nın avukatı olduğunu öne sürdü.
Mehmet Ali Ağca‘nın tahliye edilmesi dolayısıyla kardeşi Adnan Ağca’nın yanı sıra cezaevi önünde yerli ve yabancı çok sayıda basın mensubu bekliyor.

AĞCA’DAN İNCİLER!..
Adnan Ağca, beraberinde kardeşi Mehmet Ali Ağca‘nın avukatları Yılmaz Aboşoğlu ve Gökay Gültekin ile cezaevi önünde basın açıklaması yaptı. Kardeşi Mehmet Ali Ağca için daha önce ”askerliğe elverişli olmadığı” yönünde rapor verildiğini ifade eden Adnan Ağca, ancak daha sonra bu raporun kabul edilmediğini söyledi.

Mehmet Ali Ağca‘nın avukatı olduğunu belirten Gökay Gültekin ise müvekkilinin bugün basına açıklama yapmayacağını, Ağca’nın Ankara’da birkaç gün kalacağını, daha sonraki günlerde basının karşısına çıkacağını söyledi.

Avukat Gültekin, daha sonra gazetecilere Mehmet Ali Ağca tarafından yazıldığını söylediği İngilizce bir metni dağıttı. ”Sonsuz güç sahibi Allah’ın adıyla Tanrının ilahi mesajını ilan ediyorum” diye başlayan metinde şu ifadeler yer aldı:

”Madde 1: Tanrı sonsuza dek tek ve benzersizdir. Tanrı sonsuza dek bütündür. Teslis (Üçleme) diye bir şey yoktur.

Maadde 2: Ben Tanrı değilim. Ben Tanrı’nın oğlu değilim. Ben ebedi Mesihim, yani ete kemiğe bürünmüş ve yeniden doğmuş aynı ilahi söz. Ben tüm evrende Tanrı’nın ebedi yüksek hizmetkarıyım. Teslis (Üçleme) diye bir şey yoktur.

Madde3: Ve Kutsal Ruh (Ruhül Kudüs) Tanrı’nın yarattığı bir melekten başka bir şey değildir. Teslis diye bir şey yoktur.

Madde 4: Dünyanın sonunun geldiğini ilan ediyorum. Tüm dünya bu yüzyıl içinde yok olacak. Her bir insan bu yüzyıl içinde ölecek.

Madde 5: İncil hata ile doludur. Mükemmel İncil’i ben yazacağım.
Ebedi Mesih Mehmet Ali Ağca

Avukat Gökay Gültekin, ayrıca Ağca ve Papa 2. Jean Paul’un birlikte çekilmiş bir fotoğrafını kapağına taşıyan Times dergisinde çıkan bir makalenin fotokopisini de basın mensuplarına dağıttı.

Bu yazı toplamda 1590, bugün ise 4 kez görüntülenmiş

Share

“Önce Allah Sonra da Siz”

Yazar mehmet | 18.01.2010 | Kategori Gündem

Haber: 'Önce Allah Sonra da Siz'

Mustafa Sarıgül, Partisinin İzmir Bornova‘daki Mitinginde “Çare Ben Değilim. Çare Önce Allah, Sonra Sizsiniz” Dedi.Türkiye Değişim Hareketi (TDH) lideri Mustafa Sarıgül’ün İzmir Bornova’daki mitingine meydan yetmedi

Ezilme tehlikesi geçirenler oldu. Sarıgül İstanbul, Muğla, Bursa ve Trabzon’dan da gelenlerin olduğu mitingde, beklentileri boşa çıkararak, parti kurduğunu açıklamadı ancak her an seçime hazır olduklarını söyledi. Oğulları Emir, Ömer ve gelini Fatoş’un yalnız bırakmadığı Sarıgül, özetle şunları söyledi:

Bahara hareket, sonra bereket

Bu meydanı gördükten sonra inanıyorum ki Türkiye’nin her tarafına Bismillah diyerek yürüyeceğiz. Çare ben değilim. Çare önce Allah, sonra sizsiniz. Ben gelmiyorum, siz geliyorsunuz. TDH’nın görevi halkımızın içindeki cevheri ortaya çıkarmaktır. Ülkemizin yorgun iktidar, dermansız muhalefet arasında sıkışmasına seyirci kalmayacağız. Ankara’ya tabela takmaya gitmeyeceğiz, iktidar mührünü almaya gideceğiz. TDH’nın planı, programı seçime hazırdır. İlkbahara kadar hareket sonra bereket. Seçim ne zaman yapılırsa yapılsın TDH bütün tedbirlerini almıştır. Yapılacak ilk genel seçime hazırız.

Haksız telefon dinlenmeyecek

Türkiye’nin ateşi her gün yükseliyor, 40 dereceyi buldu. Hiç merak etmeyin ilaç da var çare de. Ankara’daki siyasiler boş vaatlerle, karşılıklı atışmalarla ülkemizi geriye götürüyor. Ankara’da kurumlararası ilişkiler sertleşmiş, kopmuş. Kardeş kavgası büyüyor. THD iktidarında, kurumlar uyum içinde çalışacak. Yargıda kesinlikle partizanlık yapılamayacak. Hiç kimsenin telefonu haksız yere dinlenmeyecek. Asker, polis kesinlikle yıpratılmayacak.

Atatürk malzeme olmayacak

Bizim ötekimiz, ayrımız gayrımız olmayacak. Başı açık kardeşimiz de bizim, kapalı da. Biz Atatürk’ümüzü de inançlarımızı da siyaset malzemesi yapmayacağız. Dün hangi siyasi partiye oy vermiş olursa olsun hudut ve bayrak birliği diyen herkese kapımız açıktır. Lidere bağlı değil halka bağlı demokrasi işleteceğiz. Gece darbeleri olmayacak. Delege ağalığı olmayacak. Her kademede yüzde 30 kadın kotası olacak. İlçe başkanlarını partiye kayıtlı bütün üyeler seçecek.

Çetin: Evde oturamazdım

Hikmet Çetin de, Türkiye’de uzun süredir iktidara alternatif sorunu gördüğünü belirterek, “O arayış, geleceğe bakan, dünyaya bakan bir arayış. İnsanlar daha iyiyi arıyor. Ve boşluk var. Bugün artık o boşluğun doldurulmaya başlandığını gördüm. Parti kurulmasa da Ege’de gençlerin, kadınların ilgisini gördüm. Bütün Türkiye’ye hitap eden bir hareket” dedi. Kendisinin genel başkan, Mustafa Sarıgül’ün başbakan olacağı şeklinde formüllerle ilgili olarak Çetin, “Benim hiçbir beklentim yok. Her türlü görevi geride bıraktım. Emekli gibi evde oturmak halkımıza haksızlıktı. Çevremden de bunu çok söylediler. Türkiye’nin geleceği dışında hiçbir beklentim yok. Söz konusu değil” dedi.

Dünyanın abisi

TDH’nın eski Washington Büyükelçisi Faruk Loğoğlu’ndan Anap’lı bakan Yüksel Yalova’ya, Erbakan’ın yeğeni Sabri Erbakan’dan solun ağır toplarından Mehmet Moğultay, Onur Kumbaracıbaşı’na kadar olan destekçilerine dün de eski TBMM Başkanı, eski Başbakan Yardımcısı, NATO’nun Afganistan eski Sivil Temsilcisi Hikmet Çetin katıldı. Sarıgül, eski ünvanına atfen “Genel Başkanım” diye hitap ettiği Çetin’i, “Ulusumuzun ve dünyanın abisi” diye tanımladı.

NOTLAR

Sarı boyayla uçurdu

* Mustafa Sarıgül’ü taşıyan otobüsün üzerine Buca Köprüsü üzerinden sarı konfetiler atıldı. Sarıya boşanmış beyaz güvercinler uçuruldu. Sarıgül’ün otobüsünde Ali Kocatepe, Fehmi Işıklar, Yüksel Yalova gibi isimler de dikkat çekti.

* Mitingde açılan bir pankartta, “ Biz Mustafalara inanıyoruz. Muhammed Mustafa. Mustafa Kemal. Mustafa Sarıgül” yazıyordu.

* Partileşmedikleri için Sarıgül il ve ilçe başkanlıklarına “İktidara Hazırlık Merkezi” adıyla hitap etti.

* Konuşmanın sonunda Sarıgül kürsüye çıkan Güneydoğu gazilerinin elini öptü.

* Hareketin dağıttığının dışında henüz partileşmemesine karşın işportacılar, TDH ve Sarıgül’ün bayraklarını, atkılarını yaptırmış, açtıkları tezgahlarda satıyorlardı.

Alemin kralı

* Sarıgül, miting için geldiği İzmir´in Adnan Menderes Havalimanı’nda ‘Alemin kralı’ sloganıyla karşılandı. Yaklaşık 500 kişi sarı atkı, sarı şapka ve sarı kravatlarıyla ‘Alemin kralı geliyor’ sloganı attı. Efelerin halk oyunu gösterileriyle karşılanan Sarıgül, üzerinde ‘Sevgi kazanacak’ yazılı otobüsten taraftarlarını selamlarken elinde, Konukçu Köyü Derneği (memleketi Erzincan’ın köyü) yazılı bayrağı salladı.

* Sarıgül konuşmadan önce ceviz ve kayısı yedi.

* Havalimanından Bornova’ya kadar onlarca araç Sarıgül’ü konvoy halinde takip etti. Konvoydaki araçların üzerinde sayıları yazıyordu. 288’e kadar numara görüldü.

* Aralarında Ak Parti, CHP, SHP ve Anap’lıların olduğu 17 eski milletvekili harekete destek veriyor.

Bu yazı toplamda 2351, bugün ise 1 kez görüntülenmiş

Share

‘Seni Seviyorum’ Sözü Ölümüne Sebep Oldu

Yazar mehmet | 18.01.2010 | Kategori Gündem

Haber: 'Seni Seviyorum' Sözü Ölümüne Sebep Oldu

Ağrı’da Oturan 5’inci Sınıf Öğrencisi Meryem Sökmen’in, Bir Kağıda ‘Seni Seviyorum’ Yazması Canına Mal Oldu.Ağrı’nın Doğubayazıt İlçesi’ne bağlı Somkaya Köyü’nde oturan ilköğretim okulu 5’inci sınıf öğrencisi Meryem Sökmen, bir kağıda ‘seni seviyorum’ yazdı.

Bunu bir arkadaşına vermek isterken öğretmeni gördü. İddiaya göre, öğretmen notu Meryem’in babasına verdi. Meryem de bunun üzerine korkudan intihar etti.

AĞRI’nın ilçesi Doğubayazıt’ın Tendürek Dağı eteklerindeki Somkaya Köyü’nde yaşayan Meryem Sökmen, 7 Ocak sabahı okula gitti. Meryem, dördüncü derste, iddiaya göre, ‘Seni seviyorum’ yazılı notu bir arkadaşına verirken sınıf öğretmeni R.Ç.’ye yakalandı. Bu olaydan etkilenen Meryem, beşinci ve altıncı derslere girmeyerek eve gitti. Öğretmen de notu, Meryem´in okula çağırdığı korucu babasına verdi. Ertesi gün okula gitmeyen Meryem, evde annesiyle bulunduğu sırada misafir odasına girdi ve iddiaya göre, köy korucusu olan babasına ait otomatik Kalaşnikof tüfeği alıp başına dayayarak tetiğe dokundu. Birbiri ardına çıkan üç kurşun, Meryem’in alnından girerek başını parçaladı. Silah sesinin duyulması üzerine evin etrafında toplanan kalabalık jandarmaya haber verdi. Olay yerine gelen jandarma ve Cumhuriyet Savcısı, Meryem’in ölümüyle ile ilgili soruşturma başlattı. Meryem´in cenazesi Trabzon Adli Tıp Kurumu’nda yapılan otopsinin ardından 9 Ocak günü köy mezarlığında toprağa verildi. 

Ablası da intihar etmiş

Dördü kız sekiz çocuk babası korucu Muzaffer Sökmen’in ‘Necla’ adındaki kızının da, 1997 yılında kendisini asarak yaşamına son verdiği belirtildi. Muzaffer Sökmen, kızının kendisini vurduğu zaman evde olmadığını belirterek, “Meryem, Cuma günü okula gitmedi. Evde yalnızca annesinin olduğu bir sırada oturma odasına girerek bana ait olan korucu tüfeğiyle kendisini vurmuş. Tüfekten çıkan ses üzerine odaya giden annesi, kızını kanlar içinde bulmuş. Ben fazla bir şey bilmiyorum. Eğer kızım sevdiği birisi olduğunu söyleseydi, ben onunla  evlendirirdim” dedi.

Öğretmene soruşturma

22 yaşındaki öğretmen R.Ç., Meryem´in arkadaşına yazdığı ‘Seni seviyorum’ notunu babasına vermediğini söyledi. Ağrı Milli Eğitim Müdürlüğü ise küçük kızın intiharında öğretmenin ve okul yönetiminin kusuru olup olmadığını ortaya çıkartmak için soruşturma başlattı

Bu yazı toplamda 1644, bugün ise 1 kez görüntülenmiş

Share

‘Maraz Ali’nin Babaannesi Öldürüldü

Yazar mehmet | 18.01.2010 | Kategori Gündem

Haber: 'Maraz Ali'nin Babaannesi Öldürüldü

Adanalı Dizisinin ‘Maraz Ali’ Karakterini Canlandıran Mehmet Akif Alakurt‘un Babaannesi, Boğazı Kesilerek Öldürüldü.

Adanalı dizisinin ‘Maraz Ali’sine kötü haber… Dizide ‘Maraz Ali’ karakterini canlandıran Mehmet Akif Alakurt‘un babaannesi, boğazı kesilerek öldürüldü.

Ordu‘nun Fatsa İlçesi’nde oturan Mehmet Akif Alakurt‘un babaannesi 77 yaşındaki Şahin Alakurt, boğazı kesilerek öldürüldü. Cinayeti işlediği belirlenen Şefik Ay gözaltına alındı.

Şerefiye Mahallesi’nde bir ekmek fırınında çalışan Şefik Ay, eşinin babaannesi Alakurt’un yanına giderek para istedi. Parasının olmadığını söyleyen kadını üzerinde bulunan bıçakla boğazını keserek öldüren Şefik Ay kolundaki 2 altın bileziği alarak kaçtı.

Komşularının durumu polise bildirmesi üzerine gelen ekipler soruşturma başlattı. Ay, bugün gözaltına alındı. Şefik Ay ifadesinde “Çok borcum vardı. Borçlarımı ödemek için para istedim. Vermeyince öfkelendim ve boğazını keserek öldürdüm” dedi. 

Soruşturma sürdürülürken, öldürülen Şahin Alakurt’un bir televizyon kanalında yayınlanan ‘Adanalı’ dizisinde rol alan oyuncu Mehmet Akif Alakurt’un babaannesi olduğu öğrenildi

Bu yazı toplamda 2390, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

Share

Mehmet Ali Ağca Tahliye Oldu

Yazar mehmet | 18.01.2010 | Kategori Gündem

Haber: Mehmet Ali Ağca Tahliye Oldu

Mehmet Ali Ağca, Sincan F Tipi Cezaevi’nden Bu Sabah Tahliye Oldu.

Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Gazeteci-Yazar Abdi İpekçi’yi öldürmekten ve Papa 2. Jan Paul’e suikast yapmaktan hükümlü Mehmet Ali Ağca, Sincan F tipi cezaevi’nden bu sabah tahliye oldu. Ağca, askerlik şubesine götürüldü.

  • İşte Ağca’dan İlk İnciler! FOTO GALERİ

Gazeteci yazar Abdi İpekçi cinayeti ile iki ayrı gasp suçundan hüküm giyen, Papa 2. Jean Paul’e yönelik suikast girişimi nedeniyle de müebbet hapis cezasına çarptırılan Mehmet Ali Ağca, yarın serbest kalıyor. Ağca, 28 yaşında girdiği cezaevinden 52 yaşında çıkıyor.

Abdi İpekçi’nin katili olarak 1979’da yakalandığında, 1981’de San Pietro Meydanı’nda Papa’yı vurduğunda, 1983’te Papa tarafından ziyaret edildiğinde, hâkim karşısına çıktığında, 2006’da Kartal Cezaevi’nden tahliye edildiğinde, tekrar tutuklandığında üzerinde hep ‘mavi’ kazak bulunan Ağca’nın, cezaevinden yine mavi kazağıyla çıkması bekleniyor.

Mavi kazağın ‘özgürlüğün sembolü’ olduğunu iddia eden Ağca, yeni TCK’daki lehine olan hükümler de göz önüne alınarak, yaklaşık 5.5 yıldır hükümlü bulunduğu Kartal H Tipi Cezaevi’nden 12 Ocak 2006 günü tahliye edilmişti. Burada da mavi kazağını giyen Ağca, yanlış hesaplama olduğu anlaşılınca yeniden cezaevine gönderilmişti.

Mehmet Ali Ağca, yalnız Türkiye’nin değil, dünya kamuoyunun da yakından takip ettiği bir kişi. Gazeteci-yazar Abdi İpekçi’nin 1 Şubat 1979 yılında öldürülmesi olayına ilişkin çarptırıldığı idam cezası 10 yıl hapse dönüşen Ağca, cezaevinden kaçtıktan sonra 13 Mayıs 1981’de Papa 2. Jean Paul’e suikast girişimi sonrası yakalandı. Ağca, müebbet ağır hapis cezasına mahkum edildi. Önce Papa, sonra İtalya Cumhurbaşkanı tarafından affedildi. 2000 yılında Türkiye’ye iade edilen Ağca ‘gasp’ suçundan 36 yıl hapis cezasına çarptırıldı. İpekçi’nin 1 Şubat 1979’da öldürülmesi olayıyla ilgili 25 Haziran 1979’da gözaltına alınan Ağca, 11 Temmuz 1979’da tutuklandı.

Ağca, 25 Kasım 1979 tarihinde ise tutuklu bulunduğu Maltepe Askeri Cezaevi’nden firar etti. İpekçi’nin öldürülmesine ilişkin İstanbul 1 No’lu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi’nde gıyabında yargılanan Ağca’ya, 28 Nisan 1980’de idam cezası verildi.

PAPA VİCDANEN AFFETTİ

Papa 2. Jean Paul’e yönelik 13 Mayıs 1981’de Saint Pierre Meydanı’nda suikast girişiminde bulunan Mehmet Ali Ağca, olay sonrası yakalanarak müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Olaydan sonra Ağca’yı ‘vicdanen affettiğini’ belirten Papa 2. Jean Paul, 27 Aralık 1983’te de Ağca’yı hücresinde ziyaret etti.

Ağca, 1996 yılında bir İtalyan televizyonuna verdiği röportajda, 15 yıldır tutuklu bulunduğunu, Vatikan’dan kendisini affetmesini ve serbest bırakmasını istediğini söyledi. Vatikan’ın ise bu röportaja ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, Mehmet Ali Ağca’nın salıverilmesi için herhangi bir girişim olmadığı belirtilerek Papa 2. Jean Paul’un Ağca’yı zaten affettiği kaydedildi.

Ağca’nın avukatları Marina Magistrelli ve Gianni Marasca, 1996 yılının Eylül ayında İtalyan Adalet Bakanlığı’na resmen başvurarak, Ağca’nın Türkiye’ye iadesini talep etti. Ağca’nın avukatları, taleplerini, İtalyan Anayasası’nda da yer alan “Bir tutuklunun, cezasını ileride kendi toplumuna yeniden katılabileceği bir çevrede, özellikle de cezasının son kısmını ailesine yakın geçirmesi” prensibine dayandırdı.

Avukatlar, aynı zamanda dönemin İtalya Cumhurbaşkanı Oscar Luigi Scalfaro’ya gönderdikleri bir dilekçeyle de Ağca için af veya ceza indirimi istedi. Bu talebin ardından Ağca ve avukatları, çeşitli şekillerde bu isteklerini tekrarladı. Ağca da birçok kez Papa 2. Jean Paul’e bu konuya ilişkin mektup gönderdi.

Ağca’nın, Mart 1999’da Papa’ya bir mektup yazarak 2000 yılı kutlamaları nedeniyle affını, hiç olmazsa Türkiye’ye iadesini istedi. Bunun üzerine 18 Mart 1999’da bir açıklama yapan Vatikan Sözcüsü Joaquin Navarro Valls, Papa’nın, Ağca’nın affına veya Türkiye’ye iadesine karşı olmadığını belirterek dönemin Adalet Bakanı Oliviero Diliberto’nun bu konuda karar vermesi gerektiğini ifade etti.

2000 YILINDA TÜRKİYE’YE İADE EDİLDİ

Vatikan’ın 2000 yılının Mayıs ayında yaptığı açıklamada, “1917 yılında Portekiz’in Fatima Köyü’nde göründüğü 3 çoban çocuğa 3 sır veren Meryem Ana’nın verdiği son sır, Papa suikastıydı” denilmesinden sonra Ağca ile görüşen avukatı Marina Magistrelli, “Ağca, 1985 yılında Fatima’nın üçüncü sırrının açıklanmasını istiyordu. Bu olaya alet olduğundan dolayı oldukça şüpheliydi. Ondan dolayı da (Meryem Ana’yı gören 3 çocuktan şu anda hayatta olan Lucia Santos tüm bunları biliyordu. Silahı elime Şeytan verdi) diye söyledi.” açıklamasını yaptı.

İtalya Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, 13 Haziran 2000’de Cumhurbaşkanı Carlo Azeglio Ciampi’nin Mehmet Ali Ağca’nın affını, Adalet Bakanı Piero Fassino’nun ise Türkiye’ye iade kararını imzaladığını açıkladı. Ancona Cezaevi’nde 19 yıl tutuklu kalan Ağca, 14 Haziran 2000 tarihinde özel bir uçakla İstanbul’a getirilerek hakkındaki yakalama emri uyarınca Kartal H Tipi Cezaevi’ne konuldu.

Ağca, birleştirilen 2 ayrı dava kapsamında Kadıköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, 3 Nisan 1979’da Cengiz Aydos’un sahibi olduğu 34 EL 919 plakalı taksinin gasp edilmesi, 4 Nisan 1979’da Koşuyolu Fruko Gazoz deposundan para alınması, 22 Mart 1979’da Kızıltoprak’taki Yıldırım Kuyumcusu’nun soyulması olaylarına ilişkin yargılandı.

Mahkeme heyeti, 18 Aralık 2000 tarihinde davayı karara bağlayarak, Kızıltoprak’taki Yıldırım Kuyumcusu’nun soyulması ve 6136 sayılı ‘Ateşli Silahlar Kanunu’na muhalefet’ suçlarından açılan davanın zaman aşımı nedeniyle düşmesine hükmetti. Mahkeme heyeti, Ağca’yı, Cengiz Aydos’un kullandığı ticari otomobilin gasp edilmesi ve Fruko Gazoz Deposu’nun kasasından para alınması olaylarına ilişkin ise toplam 36 yıl ağır hapis cezasına çarptırdı.

ŞARTLI SALIVERME BAŞVURUSU

Ağca’nın avukatlarının, müvekkillerinin 4616 sayılı Şartla Salıverme ve Cezaların Ertelenmesine İlişkin Yasa’dan faydalanması ve bu kapsamda serbest bırakılması için 2000 yılı Aralık ayında yaptıkları başvuru, Kartal 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nce reddedildi. Avukatlar, bu karara yaptıkları itirazlardan da sonuç alamadı.

Mehmet Ali Ağca’nın, gazeteci-yazar Abdi İpekçi’nin öldürülmesine ilişkin çarptırıldığı idam cezasının infazı, 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası’nın geçici 1. maddesinin ‘8 Nisan 1991 tarihine kadar işlenen suçlarda verilen idam cezalarının uygulanamayacağını, bunun yerine 10 yıl boyunca hapiste kalmayı’ öngörmesi nedeniyle 10 yıl hapis cezası haline geldi.

Ağca’nın ‘gasp’ suçundan aldığı 36 yıllık ağır hapis cezasının infazı da 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası’nın ilgili maddesi uyarınca 7 yıl 2 aya dönüştü. Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Gazeteci-Yazar Abdi İpekçi’yi öldürmekten ve Papa 2. Jan Paul’e suikast yapmaktan hükümlü Mehmet Ali Ağca, Sincan F tipi cezaevi’nden bu sabah tahliye oldu. Ağca, askerlik şubesine götürüldü.

  • İşte Ağca’dan İlk İnciler! FOTO GALERİ

Gazeteci yazar Abdi İpekçi cinayeti ile iki ayrı gasp suçundan hüküm giyen, Papa 2. Jean Paul’e yönelik suikast girişimi nedeniyle de müebbet hapis cezasına çarptırılan Mehmet Ali Ağca, yarın serbest kalıyor. Ağca, 28 yaşında girdiği cezaevinden 52 yaşında çıkıyor.

Abdi İpekçi’nin katili olarak 1979’da yakalandığında, 1981’de San Pietro Meydanı’nda Papa’yı vurduğunda, 1983’te Papa tarafından ziyaret edildiğinde, hâkim karşısına çıktığında, 2006’da Kartal Cezaevi’nden tahliye edildiğinde, tekrar tutuklandığında üzerinde hep ‘mavi’ kazak bulunan Ağca’nın, cezaevinden yine mavi kazağıyla çıkması bekleniyor.

Mavi kazağın ‘özgürlüğün sembolü’ olduğunu iddia eden Ağca, yeni TCK’daki lehine olan hükümler de göz önüne alınarak, yaklaşık 5.5 yıldır hükümlü bulunduğu Kartal H Tipi Cezaevi’nden 12 Ocak 2006 günü tahliye edilmişti. Burada da mavi kazağını giyen Ağca, yanlış hesaplama olduğu anlaşılınca yeniden cezaevine gönderilmişti.

Mehmet Ali Ağca, yalnız Türkiye’nin değil, dünya kamuoyunun da yakından takip ettiği bir kişi. Gazeteci-yazar Abdi İpekçi’nin 1 Şubat 1979 yılında öldürülmesi olayına ilişkin çarptırıldığı idam cezası 10 yıl hapse dönüşen Ağca, cezaevinden kaçtıktan sonra 13 Mayıs 1981’de Papa 2. Jean Paul’e suikast girişimi sonrası yakalandı. Ağca, müebbet ağır hapis cezasına mahkum edildi. Önce Papa, sonra İtalya Cumhurbaşkanı tarafından affedildi. 2000 yılında Türkiye’ye iade edilen Ağca ‘gasp’ suçundan 36 yıl hapis cezasına çarptırıldı. İpekçi’nin 1 Şubat 1979’da öldürülmesi olayıyla ilgili 25 Haziran 1979’da gözaltına alınan Ağca, 11 Temmuz 1979’da tutuklandı.

Ağca, 25 Kasım 1979 tarihinde ise tutuklu bulunduğu Maltepe Askeri Cezaevi’nden firar etti. İpekçi’nin öldürülmesine ilişkin İstanbul 1 No’lu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi’nde gıyabında yargılanan Ağca’ya, 28 Nisan 1980’de idam cezası verildi.

PAPA VİCDANEN AFFETTİ

Papa 2. Jean Paul’e yönelik 13 Mayıs 1981’de Saint Pierre Meydanı’nda suikast girişiminde bulunan Mehmet Ali Ağca, olay sonrası yakalanarak müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Olaydan sonra Ağca’yı ‘vicdanen affettiğini’ belirten Papa 2. Jean Paul, 27 Aralık 1983’te de Ağca’yı hücresinde ziyaret etti.

Ağca, 1996 yılında bir İtalyan televizyonuna verdiği röportajda, 15 yıldır tutuklu bulunduğunu, Vatikan’dan kendisini affetmesini ve serbest bırakmasını istediğini söyledi. Vatikan’ın ise bu röportaja ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, Mehmet Ali Ağca’nın salıverilmesi için herhangi bir girişim olmadığı belirtilerek Papa 2. Jean Paul’un Ağca’yı zaten affettiği kaydedildi.

Ağca’nın avukatları Marina Magistrelli ve Gianni Marasca, 1996 yılının Eylül ayında İtalyan Adalet Bakanlığı’na resmen başvurarak, Ağca’nın Türkiye’ye iadesini talep etti. Ağca’nın avukatları, taleplerini, İtalyan Anayasası’nda da yer alan “Bir tutuklunun, cezasını ileride kendi toplumuna yeniden katılabileceği bir çevrede, özellikle de cezasının son kısmını ailesine yakın geçirmesi” prensibine dayandırdı.

Avukatlar, aynı zamanda dönemin İtalya Cumhurbaşkanı Oscar Luigi Scalfaro’ya gönderdikleri bir dilekçeyle de Ağca için af veya ceza indirimi istedi. Bu talebin ardından Ağca ve avukatları, çeşitli şekillerde bu isteklerini tekrarladı. Ağca da birçok kez Papa 2. Jean Paul’e bu konuya ilişkin mektup gönderdi.

Ağca’nın, Mart 1999’da Papa’ya bir mektup yazarak 2000 yılı kutlamaları nedeniyle affını, hiç olmazsa Türkiye’ye iadesini istedi. Bunun üzerine 18 Mart 1999’da bir açıklama yapan Vatikan Sözcüsü Joaquin Navarro Valls, Papa’nın, Ağca’nın affına veya Türkiye’ye iadesine karşı olmadığını belirterek dönemin Adalet Bakanı Oliviero Diliberto’nun bu konuda karar vermesi gerektiğini ifade etti.

2000 YILINDA TÜRKİYE’YE İADE EDİLDİ

Vatikan’ın 2000 yılının Mayıs ayında yaptığı açıklamada, “1917 yılında Portekiz’in Fatima Köyü’nde göründüğü 3 çoban çocuğa 3 sır veren Meryem Ana’nın verdiği son sır, Papa suikastıydı” denilmesinden sonra Ağca ile görüşen avukatı Marina Magistrelli, “Ağca, 1985 yılında Fatima’nın üçüncü sırrının açıklanmasını istiyordu. Bu olaya alet olduğundan dolayı oldukça şüpheliydi. Ondan dolayı da (Meryem Ana’yı gören 3 çocuktan şu anda hayatta olan Lucia Santos tüm bunları biliyordu. Silahı elime Şeytan verdi) diye söyledi.” açıklamasını yaptı.

İtalya Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, 13 Haziran 2000’de Cumhurbaşkanı Carlo Azeglio Ciampi’nin Mehmet Ali Ağca’nın affını, Adalet Bakanı Piero Fassino’nun ise Türkiye’ye iade kararını imzaladığını açıkladı. Ancona Cezaevi’nde 19 yıl tutuklu kalan Ağca, 14 Haziran 2000 tarihinde özel bir uçakla İstanbul’a getirilerek hakkındaki yakalama emri uyarınca Kartal H Tipi Cezaevi’ne konuldu.

Ağca, birleştirilen 2 ayrı dava kapsamında Kadıköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, 3 Nisan 1979’da Cengiz Aydos’un sahibi olduğu 34 EL 919 plakalı taksinin gasp edilmesi, 4 Nisan 1979’da Koşuyolu Fruko Gazoz deposundan para alınması, 22 Mart 1979’da Kızıltoprak’taki Yıldırım Kuyumcusu’nun soyulması olaylarına ilişkin yargılandı.

Mahkeme heyeti, 18 Aralık 2000 tarihinde davayı karara bağlayarak, Kızıltoprak’taki Yıldırım Kuyumcusu’nun soyulması ve 6136 sayılı ‘Ateşli Silahlar Kanunu’na muhalefet’ suçlarından açılan davanın zaman aşımı nedeniyle düşmesine hükmetti. Mahkeme heyeti, Ağca’yı, Cengiz Aydos’un kullandığı ticari otomobilin gasp edilmesi ve Fruko Gazoz Deposu’nun kasasından para alınması olaylarına ilişkin ise toplam 36 yıl ağır hapis cezasına çarptırdı.

ŞARTLI SALIVERME BAŞVURUSU

Ağca’nın avukatlarının, müvekkillerinin 4616 sayılı Şartla Salıverme ve Cezaların Ertelenmesine İlişkin Yasa’dan faydalanması ve bu kapsamda serbest bırakılması için 2000 yılı Aralık ayında yaptıkları başvuru, Kartal 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nce reddedildi. Avukatlar, bu karara yaptıkları itirazlardan da sonuç alamadı.

Mehmet Ali Ağca’nın, gazeteci-yazar Abdi İpekçi’nin öldürülmesine ilişkin çarptırıldığı idam cezasının infazı, 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası’nın geçici 1. maddesinin ‘8 Nisan 1991 tarihine kadar işlenen suçlarda verilen idam cezalarının uygulanamayacağını, bunun yerine 10 yıl boyunca hapiste kalmayı’ öngörmesi nedeniyle 10 yıl hapis cezası haline geldi.

Ağca’nın ‘gasp’ suçundan aldığı 36 yıllık ağır hapis cezasının infazı da 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası’nın ilgili maddesi uyarınca 7 yıl 2 aya dönüştü.

Bu yazı toplamda 2747, bugün ise 1 kez görüntülenmiş

Share

Erdoğan’ın Yemeğinde Skandal

Yazar mehmet | 18.01.2010 | Kategori Gündem

Haber: Erdoğan'ın Yemeğinde Skandal

Erdoğan’ın Eşi ve Kızıyla Katıldığı Dünya Aile Zirvesi Akşam Yemeği, Benzeri Görülmemiş Hijyen Skandalına Sahne OlduGeçtiğimiz ay Esma Sultan Yalısı’nda düzenlenen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‘ın eşi ve kızıyla katıldığı “6. Dünya Aile Zirvesi” akşam yemeği, benzeri görülmemiş hijyen skandalına sahne oldu.

Başbakan Erdoğan’ın eşi ve kızının da aralarında bulunduğu, 105 ülkeden davetlilerin katıldığı Dünya Aile Zirvesi yemeğinde gıdalarda yüksek oranda bakteri çıktı.

Başbakanlık korumalarının rutin tarama için laboratuvara gönderdiği yemek örneklerinden humus, çerkez tavuğu ve bademli pilavda yüksek oranda “Koli Basili” ve “Staph.aureus” bakterisi saptandı. Hijyen uzmanı Doçent Doktor Uğur Günşen iki bakterinin şiddetli gıda enfeksiyonlarına neden olabileceğini söyledi. 5 Aralık 2009 tarihinde yaşanan skandal, Beşiktaş Kaymakamlığı’nın savcılığa suç duyurusunda bulunmasıyla ortaya çıktı.

O gün, Esma Sultan Yalısı’nda 6. Dünya Aile Zirvesi sonrası bir akşam yemeği düzenlendi. Yemeğe, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan, kızı Sümeyye Erdoğan, Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, Vali Muammer Güler, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve eşleri ile 105 ülkeden çok sayıda yabancı davetli katıldı. Başbakanlık Koruma Müdürlüğü görevlileri rutin kontrol amacıyla yemeklerden numune alınması için Tarım Müdürlüğü’ne başvurdu.

İKİ KONTROLÖR DENETLEDİ
Talep üzerine Eyüp İlçe Tarım Müdürlüğü’nde görevli gıda kontrolörü Mine Sevil Kara ve Şirin Yılmaz gecede servis yapılan yemeklerden levrek balığı, zeytinyağlı soğuk mezelerden çerkez tavuğu ve humus, tatlılardan kazandibi ve garnitür olarak bademli pilavdan numune aldı. Numune alınması sırasında bazı eksiklikler de tespit eden kontrolörler, bu eksikliklerin tamamlanması için işletmeye 15 gün ek süre vererek rapor hazırladı. Esma Sultan Yalısı’nın işletmesi, önemli davetlerde cathering hizmeti veren büyük bir şirket tarafından yapılıyor. Numuneleri inceleyen İstanbul İl Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü’nün 18 Aralık 2009 tarihinde hazırladığı rapor hijyen skandalını ortaya çıkardı. Gıda kontrolörleri Mine Sevil Kara ve Gökhan Dik tarafından düzenlenen değerlendirme raporunda, o gece mönüde yer alan çerkez tavuğu, bademli pilav ve humus mezesinde normalin üzerinde “kanalizasyon bulaşığı” olarak bilinen “E.coli” (Koli Basili) ve “Staph.aureus” bakterisine rastlandığı belirtildi.

SUÇ DUYURUSU YAPILDI
Skandal rapor üzerine Beşiktaş Kaymakamı Sadettin Yücel İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusu yaptı. Kaymakam Yücel suç duyurusunda, sorumluların TCK 185. maddeden yargılanmasını talep etti. İlgili maddenin içeriği ise şöyle: “…içilecek sulara veya yenilecek veya içilecek veya kullanılacak veya tüketilecek her çeşit besin veya şeylere zehir katarak veya başka suretlerle bunları bozarak kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşüren kimseye iki yıldan 15 yıla kadar hapis cezası verilir” Gıdayı yiyenlerde ishal görülebilir “E.COLİ” bakterisi genelde hijyen standardının düşük olduğunu gösterir. Bu tarz gıdalar hijyenik olarak da üretilmiş olabilir ama personel tuvaletten sonra elini sabunla iyi bir şekilde yıkamazsa direkt olarak gıdaya bulaşabilir.

“E.coli” ve “Staph.aureus” personel kaynaklı bulaşmaların mevcut olduğunu gösteren mikroorganizmalardır. Bazı tiplerinin şiddetli gıda enfeksiyonlarına sebep olduğu bilinmektedir. İlgili gıdayı yiyen insanların ishal tablosu ile karşılaşma riskinin büyük olduğu ortadadır.

Bu yazı toplamda 1636, bugün ise 2 kez görüntülenmiş

Share

Ankara’da El-Kaide Operasyonu

Yazar mehmet | 18.01.2010 | Kategori Gündem

Haber: Ankara'da El-Kaide Operasyonu

Ankara Emniyet Müdürlüğü, Terör Örgütü El Kaide ile İrtibatlı Olduğu İddia Edilen 11 Kişiyi Gözaltına Aldı.

Ankara Emniyet Müdürlüğü terör örgütü El Kaide ile irtibatlı olduğu iddia edilen 11 kişiyi gözaltın aldı.

Ankara Emniyeti’nden verilen bilgiye göre, geçtiğimiz hafta sonu yurdun çeşitli illerinden eş zamanlı olarak başlatılan operasyonun Ankara ayağında da 11 kişi gözaltına alındı. 1 kaleşnikof marka tüfek ve örgütsel dökümanın da ele geçirildiği belirtilen operasyonda gözaltına alınanlar Ankara Emniyeti Terörle Mücadele Şubesi’nde sorguya alındı. Operasyonun henüz devam ettiğini belirten emniyet yetkilileri, çalışmanın başta Adana olmak üzere Ankara ve Konya‘da devam edildiğini ifade ettiler.

Sorguları devam eden 11 zanlının Salı günü sağlık kontrolünden geçtikten sonra Ankara Adliyesi’ne sevk edilmesi bekleniyor.

Bu yazı toplamda 1521, bugün ise 1 kez görüntülenmiş

Share